B12 ve D vitamini depolarını fullüyor: Günde 1 kaşık yiyen 20 yıl hastalık nedir bilmiyor, vücudu dipçik gibi yapıyor!

Doktor kontrolünde vitamin ve mineral kontrollerini gerçekleştirdikten sonra özel beslenme programlarını benimsemek, hastalıklardan korunmak adına atılması gereken ilk adım olarak öne çıkıyor. Bu adımları doğru şekilde gerçekleştirdikten sonra sağlık için faydalı asıl adımları atmak, doğru bir beslenme düzenine geçmek mümkün oluyor. www.posta.com.tr Uzmanı, en önemli şeyin güçlü bir bağışıklık olduğuna dikkat çekerek bunu sağlayacak özel besinlere de dikkat çekiyor. Vücutta yer alan vitamin ve mineral eksikliklerini hastanelerde uzmanların uygun gördüğü kan testleri ile saptayıp buna uygun olarak doğru besinler tercih edilebiliyor. Özellikle sağlığımızın koruyucusu olarak da adlandırılan D vitamini, B12, çinko, C vitamini değerlerinin yeterli oranda olması, bağışıklığın gücünü artırmak adına en önemli etken oluyor. Bu vitaminlerin eksikliklerinde bağışıklık düşerek çeşitli viral hastalıklara karşı korunmasız hâle geliyor. Bu durumun sonucunda ise vücudun hastalığa karşı kendini savunmakta zayıf düştüğü gözlemleniyor. C vitaminin eksikliğinde vücudu koruyan antioksidanlarda azalma görülebileceği için bu vitaminin alımı büyük önem taşıyor. Özellikle gribal ve mevsimsel enfeksiyonlara karşı vücudun en çok ihtiyaç duyduğu vitamin değeri C vitamini olarak öne çıkıyor. Bu vitamini almak için en avantajlı ve leziz kaynakları ise limon, greyfurt, portakal gibi turunçgiller ailesindeki meyveler oluşturuyor. Düzenli olarak alınan turunçgil takviyesi sayesinde bağışıklığın önemli ölçüde güçlendiği görülebiliyor. Pek çok kişi ana öğünlerinde tıka basa yemek yemeyi tercih ettiği için ara öğünlerin önemini farkına varmıyor. Bu durum ise aslında sağlığımız açısından uzun vadede büyük eksilere yol açıyor. Uzmanlar hem bağışıklığı korumak hem de obezite riskini ve mide rahatsızlıklarını ortadan kaldırmak için ara öğünlere önem verilmesi gerektiğini sıklıkla dile getiriyor. Ara öğün düzenini oturtabilmek için en faydalı besin seçeneklerini ise kuruyemişler oluşturuyor. Özellikle sağlıklı yağ alımını desteklemek adına fındık, ceviz, kabak çekirdeği, fıstık gibi kuruyemişlere ara öğünlerde yer verilmesi gerekli görülüyor. Vücuda çeşitli vitamin ve mineralleri de yükleyen kuruyemişler sayesinde hem sağlığımızı korumamız hem de bağışıklığımızı güçlendirmemiz mümkün oluyor. Özellikle B ve D vitamini değerlerini ve çinkoyu bu besinler sayesinde alarak vücut dengesi korunabiliyor. Tavuk ve et suyuyla hazırlanan çorbalar, sakatatlar ve kelle paça gibi kemikleşmiş kültürel lezzetlerimizi tüketmek hem yaşlılığa bağlı kolajen azalmasını önlemek hem de bağışıklığımızı güçlendirmek adına son derece faydalı kaynaklardır. Bu kaynaklardan düzenli olarak yararlanmak hastalık dönemlerini de hızlı ve etkili atlatmaya yardımcı oluyor. Bu nedenle hem hastalık süresince hem de hastalıklardan korunmak adına bu lezzetlerin tüketilmesi gerekiyor. Diyet süresinde olan kişilerin, kolesterol hastalarının ve damar tıkanıklığı gibi problemler yaşayanların ise yüksek yağ oranı nedeniyle bu tip besinleri sık tüketmeden önce bir uzmana danışması gerekiyor. Alerjen bünyeye sahip kişilerin de yine aynı şekilde uzman onayı almadan bu besinleri tüketmemesi gerekiyor. Sarımsak, soğan, yabani sarımsak gibi doğal antibiyotiklerden faydalanmak da enfeksiyonları def etmekte etkili oluyor. Vücudun doğal koruyucuları olan bu besinler sayesinde hastalığa yakalanma riskinde de büyük oranda düşüş gözlemleniyor. Baharatların kullanımı da bu noktada muhakkak dikkat edilmesi gerekenler arasında yer alıyor. Zerdeçal, karanfil gibi yemeklere lezzet katan baharatların kullanımı da yine bağışıklığın güçlenmesinde etki sağlayabiliyor. Çorbalara katılan veya balla karıştırılarak tüketilen karabiber, pul biber, kekik gibi baharatlar da özellikle bu noktada dikkatleri üzerine topluyor. Alerjen etkilerde uzak durulması önerilse de çoğunlukla baharatların etkilerinden faydalanmak sağlığınıza sağlık katmanıza yardımcı oluyor. Sakatatlar, kırmızı ve beyaz et seçenekleri, yumurta gibi güçlü ve önemli protein değerlerini düzenli olarak alan kişilerin bağışıklıklarının çok daha kuvvetli olduğu araştırmalarla da kanıtlanıyor. Bu besinlerin düzenli olarak tüketilmesi sayesinde hastalıklardan daha etkili şekilde korunulabiliyor. 2000 yılı aşkın süredir kullanılan sirke mucizesi, mevsimsel griplerden korunmak için de son derece etkili oluyor. Yemeklere, salatalara katılarak tüketilebilecek olan bu besinden ılık suya katarak veya günde 1 yemek kaşığı ile sınırlı olacak şekilde doğrudan tüketerek de yararlanılabiliyor. Bu sayede hem güçlü bir bağışıklık elde ediliyor hem de mide, bağırsak problemlerinin ve mikroplarının da önüne geçilebiliyor. İbn-i Sina döneminden kalma gizli bir cevher olarak görülen sirkelerin en etkilileri özellikle elma ve üzümden elde edilenler oluyor. Romatoid artrit gibi kronik hastalığa sahip kişilerin veya hastalığa bağlı vücudunda aşırı iltihap birikenlerin ise alıç sirkesi tüketmesi öneriliyor. Sık ve severek tükettiğimiz bitki çayları da bağışıklığımızı koruyan ve öksürüğümüzü, hastalığımızı yumuşatan etkileri ile dikkatleri üzerinde topluyor. Kış çayları başta olmak üzere, tarçınlı ve limonlu bitki çaylarını tüketerek de hastalığın getirdiği tıkanma ve öksürük etkilerinden kurtulmak mümkün oluyor. Hastalık öncesinde düzenli tüketilen bitki çayları da hastalığı geçirme evresinde kolaylık sağlayabiliyor.