Oral Çalışlar Satranç hamleleri
HABERİ PAYLAŞ

Satranç hamleleri

Haberin Devamı

AK Parti'nin fırsat bulduğunda "Başkanlık sistemi"ni gündeme getireceği biliniyordu. 15 Temmuz darbesinin püskürtülmesiyle, Erdoğan'ın iç siyasetteki kartları güçlenmişti.

FETÖ tasfiye edilirken, PKK'nın saldırıları tırmandırması, HDP'nin diskalifiyesi için uygun ortam yaratmıştı.

Böyle bir ortamda, anayasa değişikliği imkanı ortaya çıktı.

Bu elverişli durumu makul bir tarzda kullanmak ve "başkanlık sistemi"ni demokrasi beklentilerini zedelemeden inşa etmek bence mümkün olabilirdi.

Maalesef, 18 maddelik değişim paketi, öne sürülen "acil ihtiyaç" iddialarının çok ötesinde bir değişiklikle karşımızda.

Bugünkü yapıya eklenecek 18 madde, Türkiye'nin ihtiyacı olan demokratikleşmeyi, "başka bahara" erteliyor. Meclise yansıyan tablo, toplumsal durumu, büyük ölçüde yansıtıyor. Muhalif çevrelerde oluşan genel kanaat, çok partili rejimin hayat damarlarının kesildiği yönünde: Hayal kırıklığının ötesinde, “geri dönülemez bir sistem değişikliği” algısından söz edilebilir.

Referandum yolu

Meclisteki tablo, tasarıyı referanduma götürmeye yeterli. Asıl hesaplaşma referandumda yaşanacak gibi görünüyor. Mecliste bazı değişiklikler mümkün olabilir mi? “Denge mekanizması” oluşturma adına, Siyasi Partiler K. ve Seçim K. değişiklikleri gündeme getirilebilir mi?

Parti merkezlerinin milletvekili aday listelerinin tamamını belirleyebilmelerinin önüne geçilebilir mi? Ön seçim şartı konabilir mi? Yüzde 10’luk baraj kaldırılıp, yerel tercihleri güçlendiren "dar bölge" sistemi getirilebilir mi?

Tasarının Meclis'te değişikliğe uğraması, çok kolay görünmüyor. CHP'nin tutumu, "toptan ret" şeklinde olduğundan; olsa olsa Bahçeli'nin belli bir değişiklik gücünden söz edilebilir. Bahçeli’de böyle bir arayış göremiyoruz.

Tasarı, bir uzlaşmayla gündeme gelebilir miydi? Gelmiş olmasını isterdim.

Olaylar böyle gelişmedi. Çok sorunlu maddeleri de içinde taşıyarak, halkın önüne gelmek üzere. AK Parti'yi iktidara taşıyan, Erdoğan'ı cumhurbaşkanı yapan iradenin bu kez nasıl bir tepki göstereceğini, yaşayıp göreceğiz.

Ekonomisi zorlanan, iç gerilimi yükselen, terör örgütlerinin tehdidinin tırmandığı bir ülkede, "bütün sorumlulukları ve idareyi ben üstlenmek istiyorum" anlayışı neler getirebilir?

Halk bu "yönetme" isteğini nasıl karşılayabilir? Halk, tercihini ortaya koyduktan sonra, nasıl bir zemin üzerinde uzlaşıp konuşabileceğimiz, netlik kazanabilir.

Yeni bir Türkiye formatı hedeflenirken, halkın frene mi basacağını, yoksa tasarıya destek mi vereceğini, hep birlikte göreceğiz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder