Türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak geçen 6-7 Eylül olaylarının üzerinden 60 yıl geçti Türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak geçen 6-7 Eylül olaylarının üzerinden 60 yıl geçti 6 - 7 Eylül olayları 1955 yılında İstanbul'da meydana geldi. Başta Rumlar olmak üzere azınlıklara yönelik tahrip ve yağma hareketi yalan bir haberle başladı. Selanik'te Atatürk'ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı haberinin yayılması üzerine, 6 Eylül 1955'te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerini yakıp yıktı. Yalan haber Demokrat Parti yanlısı Ekspres gazetesinde çıktı. Gazete Atamızın evi bombalandı manşetiyle ikinci baskısını yaptı. Tirajı 20 bin civarında olan gazete 6 Eylül'de 290 bin bastı. 'Kıbrıs Türktür Derneği' üyeleri basılan yüz binlerce gazeteyi bütün İstanbul'da dağıtıp halkı galeyana getirmek üzere harekete geçti. Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba attığı iddia edilen Selanik üniversitesi Siyasal Bilgileri öğrencisi Oktay Engin daha sonra gıyabında mahkûm edildi. Ancak Oktay Engin, 22 Şubat 1992 - 18 Eylül 1993 tarihleri arasında Nevşehir Valiliğine getirildi. 6 - 7 Eylül olaylarında ilk saldırı saat 19.00 sıralarında Şişli'deki Haylayf Pastanesi'ne yapıldı.Ardından büyüyen kalabalık Kumkapı, Samatya, Yedikule, Beyoğlu'na geçerek gayrimüslimlerin toplu olarak yaşadığı semtlerde önce Rumların, ardından da Ermeni, Yahudi ve hatta bazı Türklerin dükkânlarına saldırarak yağmaya başladı. İstanbul'daki Rum azınlığın ev, işyeri ve ibadet yerlerine yönelik bu saldırılarda emniyet pasif bir tutum sergiledi. Rum vatandaşların adresleri hakkında önceden bilgi sahibi olan, yirmi-otuz kişilik organize birliklerin kent içindeki ulaşımı özel arabalar, taksi ve kamyonların yanı sıra otobüs, vapur gibi araçlar yardımıyla sağlandı. 7 Eylül sabahına kadar süren saldırılarda aralarında kilise ve havraların da bulunduğu 5 binden fazla taşınmaz tahrip edildi ve milyonlarca dolarlık mal sokaklara saçılıp, yağmalandı. Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortadoks kilisesinin tamamı ateşe verildi. Olayların ardından, Türkiye'de yaşayan binlerce Rum Türkiye'den göç etti. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100.000'e düşen İstanbul'daki Rum nüfus, 2006 yılında 2.500 kişiye kadar düştü. Gayrimüslimlerin büyük bir kısmı için, yaşananlar, Türk vatandaşı olarak kabul görmediklerinin kanıtı oldu. Gelecekte de ayrımcılıklara maruz kalacakları düşüncesiyle ve kendilerini güvende hissetmedikleri için anavatanlarını terk etti.