“Mükemmel anne” illüzyonu, hem anneleri hem de çocuklarını sık sık zorlayan temel sorunlardan biri Uzman Klinik Psikolog Deniz Keskin, mükemmelliğin hayali ile bunu bulamamanın endişesini, belki de çocuk sahibi olmanın çok öncesinde içimizde taşıdığımıza dikkat çekiyor ve annelere şunları söylüyor: “Standart bir anne yoktur. Her anne kendine özgüdür. Önemli olan hata yapmamak değil, hatalar üzerine düşünerek, kendimizi ve çocuğu anlamaya çalışmaktır.”
Her anne çocukları için en iyisini ister. Ama en iyisini istemek fikri, bazen mükemmel olmaya dönüşüyor. Oysa mükemmel olma çabası, aynı zamanda annelerin kaygısını artıran dolayısıyla öncelikle kendisine zarar veren bir duygu Uzman Klinik Psikolog Deniz Keskin, annelerin sık sık kendilerine “Ben iyi bir anne miyim?” sorusu sorduklarını vurgulayarak şunları söylüyor: Bu soru beraberinde, “kusurlu ya da eksik olma” korkusunu getiriyor. Aynı zamanda çaresizlik, hayal kırıklığı, öfke ve suçluluk gibi başka pek çok zor duyguyu da içinde taşıdığı söylenebilir. Dahası, bu duygular yalnızca anneye zarar vermez. Beraberinde, aile içi çatışmalar, bazen çocukta başlayan şikayetler kendini gösterir. Peki, hem iyi bir anne olmak hem de bu kaygılarla baş etmek mümkün mü? Elbette! Öncelikle mükemmel bir anne olma fikrinden uzaklaşmak gerekiyor. Zira annelik, mükemmel değil, kah bocalayıp kah bu bocalamalar üzerine düşünmek anlamına geliyor. İngiliz pediatrist ve psikanalist D.W. Winnicott’un teorisine göre çocukların ihtiyacı “mekanik bir mükemmellik” değil, “yeterince iyi anne”dir. Yeterince iyi anne, aslında kendisi olabilen annedir. Uzman Klinik Psikolog Deniz Keskin, “yeterince iyi anne”liğin tek bir formülü olmadığını, her anne-çocuk ikilisinin, kendine has yolculuğunu yaşadığını vurgulayarak; bu keşif sürecinde annelere ve babalara rehberlik edebilecek 5 fikir sunuyor.