Astroloji Astroloji ve psikoloji

Astroloji ve psikoloji

Paylaş
Astroloji ve psikoloji

Astroloji ve psikoloji birbirini besleyen iki önemli alan. Bu iki alanı aynı anda konuşmaya başladığımızda ise kuşkusuz ki akla ilk gelen isim, psikanaliz alanındaki çalışmalarıyla bir asıra damgasını vuran İsviçreli Psikanalist Carl Gustav Jung oluyor. // Büşra Efe

Jung insan psikolojisini anlamlandırabilmek için, müşterek alanın içgüdü ve davranış kalıplarını nasıl etkilediğini, mitoloji, simya ve astroloji gibi birçok farklı alanı harmanlayarak analiz etmeye çalışmıştır.

Haberin Devamı

İnsan psikolojisini yorumlarken, çalışmalarında astrolojik sembolizmi oldukça fazla kullanmış, özellikle Güneş ve Ay konumlarının bilinçaltımıza yansıttığı anne-baba modelini ve dişileril prensiplerin psikolojimiz üzerine nasıl yansıdığını incelemiştir.

“Siz bilinçaltınızı bilince dönüştürene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz’’ C.G.Jung.

Astrolojiyi ve psikolojiyi birbirine bağlayan en önemli faktör, kendi benliğimizle tanışmamızda en önemli araç olmalarıdır. Kişisel doğum haritalarını astrolojik açıdan analiz ettiğimizde, insanların belirli potansiyellerle dünyaya geldiğini görürüz. Bu potansiyelleri nasıl geliştireceğimiz konusunda özgür irademizle karar verebileceğimiz seçeneklerimiz vardır. Doğuştan getirdiğimiz davranış kalıpları ve karakterimiz farkındalığımız artana kadar hayatlarımızdaki seçimlerimizde önemli rol oynarlar ve öz benliğimizle tanışana kadar rollerimiz kaderimiz olarak karşımıza çıkar.

Haberin Devamı

Astroloji bu noktada insanın davranış kalıplarını, yaşadıklarını ve duygularını anlamlandıracağı bir aynalama sanatıdır.

Bir kişinin doğum anında Güneş, Ay ve gezegenler tarafından oluşturulan göksel motif evrenin (kozmos) o anki halini gösterir. Parmak iziniz gibi sadece size ait bireysel doğum haritası dediğimiz göksel kombinasyonlar bütünü ise hayatta yönelimlerinizi ve buna paralel olarak çevreyi algılama biçiminizi ve bireysel tepkilerinizi ifade eder.

Bu açıdan astroloji, kişinin, bütün olan evren ile temel kozmik ilişkisini görebileceği bir metottur. Hayatını anlamlandırabileceği bir yorum tekniğidir. Birey olarak varoluşumuzun anlamını öğrenmemizi sağlayan bir araçtır.

Mikro Kozmos (küçük evren) ve Makro Kozmosun (büyük evren) içerisindeki resmimizi ve varlığımızı anlamlandırmamıza yardımcı bu alan, bizim farkındalığımızı arttırarak kadersel yaşadığımız bazı döngüleri kırmamıza ve bütün insanlık ile daha uyumlu, daha rahat bir enerji akışında olmamız için hayatımızı basitleştirecek yepyeni kapıların açılmasına sebep olabilir. Astrolojik ifade ile müşterek bilinç dışının yorumlanmasıyla iç dünyamıza yapacağımız bu yolculuk yepyeni farkındalıkları da beraberinde getirir.

Haberin Devamı

Jung bireyin bilinçaltını ikiye ayırır. Biri bireysel bilinçaltı diğeri ise “ortak bilinçaltı” yani müşterek alan olarak adlandırdığı, bireyin, tüm diğer bireylerle paylaştığı bilinçaltıdır.

Varoluşun anlamı

Gezegen hareketleri direkt ve net şekilde hayatımızda somut etki yaratmıyor olsa da müşterek alandan, içgüdülerimize ve bilinçdışı seçimlerimize etki ederek, hayattaki eylemlerimize ve başımıza gelen olaylara dolaylı yoldan sebep olurlar. Evrende her şey manyetik alanda birbirine bağlı ve düzen içerisinde çalışır.

’İnsan varlığının tek amacı, saf varoluş karanlığında bir anlam ışığı yakabilmektir’’ C.G. Jung

Astroloji ve psikoloji alanının destekleriyle bütünün içindeki varlığımızı anlamlandırabilmek ise bizi hayata karşı daha motive ve güçlü kılacaktır.

Eşzamanlılık

Gökyüzü ve yeryüzü arasındaki ilişki bilinçaltımızda ve ruhumuzda daima etki yaratır. Hermetik felsefenin en önemli anlatımlarından biri “Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır’’ ifadesi, astroloji alanını ve yeryüzüyle gökyüzü arasındaki muazzam senkronizasyonu özetleyen en güzel cümledir. Dolayısıyla, insan ve evren bir bütündür ve birbirlerine bağlıdırlar. İnsanoğlu, evrenden ayrı yaşayan bir parça değildir. Jung, bu noktada gezegen hareketlerinin bireysel hayatlarımıza etkisini ve bireyin yaşam deneyimleri ile paralellik gösterme halini eşzamanlılık teorisiyle açıklamıştır. Eşzamanlılık, uzay ve zamandaki olayların anlamlı tesadüfünü ifade eder. Yaşadığımız her şeyin anlamlı bir nedeni ve bağlantısı vardır. Gökyüzünün hareketleri bu eşzamanlılık kavramı ile bağlantılı çalışır. Şans kanunlarından öte, anlamlı tesadüflerin en yaygın örneği, uzun süredir görüşülmemiş bir arkadaşı düşünürken, o arkadaş tarafından telefonla aranmak veya rüyalarda alınan bilinçdışı, zamana paralel anlamlı mesajlardır.

Haberin Devamı