Pazar Postası Atilla Saral: Mutluluğu konteynerde buldum
Paylaş
Atilla Saral: Mutluluğu konteynerde buldum

Kanal D'nin iddialı yapımlarından 'İkizler Memo-Can' dizisinin vazgeçilmez karakteri, mahallenin kahveci Mahmut Ağabeyi. Eski manken ve oyuncu Atilla Saral'la tam da dizinin çekildiği o kahvede buluştuk. Hem 'İkizler Memo-Can'ı, hem de şehirden köye uzanan yeni yaşamını konuştuk. Saral'ın herkese bir önerisi var: Köylerinize dönün ve her şeyinizi kendiniz üretin. Tıpkı benim gibi

● ‘İkizler Memo-Can’ nasıl gidiyor?

Haberin Devamı

Çok iyi. Herkesin kendini bulabileceği tam bir aile dizisi. Mahallenin kahvesini işleten Mahmut’u oynuyorum. Mahallede herkesin ağabeyiyim. Kahvem de mahallenin eğlence merkezi.

● Kahvehane kültürü azalsa da devam ediyor. İnsanlara nostaljik de geliyor galiba...

Samimiyet kokan her şey özlenir. Mahalle kültürü maalesef gerçek hayatta bitti. Büyük binalar, rezidanslar, siteler yapıldı. Şehirlerdeki koca binalar samimiyetin mezarı oldu.

MAFYA DİZİLERİNDEN RAHATSIZ OLUYORUM

● Ne tür roller sizi rahatsız eder?

Mafya dizileri beni rahatsız ediyor. Benim bütün işlerim çok başarılı oldu. ‘İkizler Memo-Can’da Karadeniz şivesi ile konuşmamı istediler, ben istemedim. O şiveyi iyi yapamayıp tepki alabilirdim. Genelde bu tarz şeyler rol yapmadan doğal oynanınca seviliyor. Bu dizide bir pantolonla 14 bölüm bitirdim. Asla makyaj yok, pudra bile sürmüyorum. Eskiden defile öncesi çok fazla makyaj yapardım. Şimdi çok rahatım.

Haberin Devamı

● Uzun zamandır ekranlarda yoktunuz. ‘İkizler Memo-Can’ı nasıl kabul ettiniz?

En büyük etken Türker İnanoğlu. Başta ‘Kahveci Mahmut’ rolünün bana uymayacağını düşündüler. “Atilla Saral manken, nasıl olacak?” dendi. Ama ben yaptım. Türker Ağabey benim babam gibidir. 1987’de Hürriyet Gazetesi’nin düzenlediği ‘Sinema Kral’ yarışmasında Türkiye 2.’si oldum. Ömrüm sinema ve dizi setlerinde geçti. Yeterince birikim yaptım ve “Artık yeter” dedim. Ege’ye taşınarak kendime farklı bir hayat kurdum.

● Mankenlik yıllarını özlüyor musunuz?

Mankenliğin yaşı yok, yine devam ediyorum.

● Hep tersi söylenir halbuki...

Kadınlarda durum biraz farklı ama erkeklerde pek öyle değil. Avrupa’ya bakarsanız kadınlarda da öyle bir yaş durumu yok aslında.

● Kentten köye giden ünlüler kervanına ilk katılan isimlerdensiniz.

Lüks evlerde oturmanın çok gereksiz olduğunu yıllar sonra öğrendim. Mutluluğu küçücük bir konteynerde buldum. Sabah kalkar kalkmaz denize atlıyorum. Zeytin ağaçlarım, sebzelerim, meyvelerim var. Her şeyimi kendim üretiyorum. Şehirde nefes alamıyorum, şehre indiğimde bir an önce Asos’a dönmek istiyorum. Önceden bir plajım ve bir beach restoranım vardı, işletiyordum. Şimdi “Tavuklara yem mi versem” ya da “Hayvanlarım ne durumda” diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

KİMSEDEN HESAP İSTEYEMEDİM BATMA NOKTASINA GELDİM

● Plaj ve restoranı ne yaptınız?

Kiraya verdim. Hep oyuncular, yazarlar, çizerler, yapımcılar gelmeye başlamıştı ve ben kimseden hesap isteyemedim. Yapı olarak böyleyim. Bu sebeple batma noktasına gelmiştim.

● “Maddi anlamda sıkıntısı var o nedenle konteynere yerleşti” diyenler de oldu.

Bu doğru değil. Daha güzel bir hayat için oraya yerleştim. Üç tane daha evim var. Birini küçük ağaçlardan kendim inşa ettim. Diğerlerini ise kiraya veriyorum. Genelde yabancılar konaklıyor. Gelip görseler hepsi muazzam. Kalabalıktan uzak olmak, düşünebilmek, balık tutmak şahane. 52 yaşındayım! Artık gürültülü ortamlar, Beyoğlu’ndaki barlarda, kulüplerde gezmek bana göre değil.

ZIPKIN GİBİYİM

● 52 yaşındasınız ama görüntü olarak hiç yaşlanmıyor gibisiniz. Hep aynı görünüyorsunuz.

Yok canım! Saç sakal beyazlara büründü. Kendimi yaşlı hissetmiyorum ama kendime yeni uğraşlar buluyorum. Bunlar da insanı dinç tutuyor. Zıpkın gibiyim.

Haberin Devamı

● Uzun yıllardır İnci Türkay ile birliktesiniz. Onun için zor olmuyor mu sizin bu köy yaşantınız?

İnci Hanım Londra’da eğitim veriyor. Ben de sürekli gidip geliyorum. O, orayı tercih etti, ben Asos’u. Birbirimize saygı duyuyoruz. İnsan isteyince her yer yakın. Sürekli yan yana olunca sorun çıkabilir. Böylesi daha iyi. 11 yıldır birlikteyiz.

● Ama evlenmiyorsunuz...

İmza şart değil. Evlenmedik ve çok mutluyuz. 11 yıl dayanmayan evlilikler var. Biz hem arkadaş, hem dost hem de sevgiliyiz. Hayatı güzel paylaşıyoruz.

● Eskiye baktığınızda en çok neyi özlüyorsunuz?

Gençliğimi özlüyorum. Ama bu yaşlarımı da en keyifli halde değerlendiriyorum. Hayat insanı yoruyor. Yine de çok mutluyum.

HERKES KÖYÜNE DÖNÜP ÜRETİM YAPMALI

● Dönem dönem ay sonunu düşünmek zorunda kalıyor musunuz?

Cüzdanıma hiç bakmam. Tavuğumu, yumurtamı, ekmeğimi, sebzemi kendim üretiyorum. Herkes köyüne dönüp üretim yaparsa mutlu olur. Sessizlik ve hayat köylerde. Şehirde doğa yok. Her yer beton. Buraya gelenler “Biz 365 gün boyunca buradaki beş günümüzü hayal ettik. Şimdi bitti, gidiyoruz” diyor. Çünkü gittikleri yer kalabalık, kimsenin birbirine anlayış göstermediği, insanların mutsuz olduğu bir yer. Bir de herkesin elinde telefon, sohbet etmeyi unuttuk. Ben açıkçası İstanbul’a geldiğimde telefona bakıyorum. Asos’a döndüğümde de sadece çalarsa bakıyorum.

Haberin Devamı

● Sanat dünyası hakkında neler düşünüyorsunuz?

Keşke sanat adına daha fazla üretim olsa. Sergiler daha çok açılsa. Sinemalar daha aktif olsa.

● Sosyal medya ile aranız nasıl?

Beni daha çok yabancılar takip ediyor. Özellikle İtalyanlar. Sosyal medyada karşılaştıklarımı ciddiye alsam sinirlerim geriliyor, almasam başka türlü. Bir ara kapatmayı bile düşündüm. Zaten çok ilgili de değilim. Çok fazla yazıp çizmiyorum. Gerçekten yoruyor.

DÜNYANIN EN GÜZEL ÜLKESİNDE YAŞIYORUZ

● Gündemle ilgileniyor musunuz?

Saçmalıklar görüyorum. İnsanlar birbirinin yüzüne baka baka yalan söylüyor. İnsanın aklıyla oynuyorlar. Herkes birbiriyle dalga geçiyor. Ama bir gerçek var ki o da şu: Dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz. Hiçbir zaman politik olmadım. Düşündüğüm şeyleri kendime saklarım. İnsanlar benim görüşümü değil sanatımı takip ediyor. Oyum bana ait ve ben bunu sandıkta belirtiyorum.