Cumartesi Postası Bahadır Sağlam: Akademi Türkiye yarışması hayatımın 10 yılını çaldı

Bahadır Sağlam: Akademi Türkiye yarışması hayatımın 10 yılını çaldı

Paylaş
Bahadır Sağlam: Akademi Türkiye yarışması hayatımın 10 yılını çaldı

Hikayesi olan insanlardan. Üç üniversite mezunu. ‘2008 Akademi Türkiye’ birincisi. Ama ilk albümünü kendi imkanlarıyla çıkardı. Ardından gelen single’larının klipleri Youtube’ta 5 milyon kez izlendi. Ama müzikten para kazanamadığı için bir ay öncesine kadar geceleri taksiye çıkıyordu. Şimdi yeni single’ı ‘Çaresiz Şehir’ ile karşımızda...

Hayatımıza 2014’te ‘Mavi’nin’ albümüyle girdiniz. Öncesinde ‘2008 Akademi Ses Yarışması’ birinciliğiniz var. Müzik nasıl girdi hayatınıza?

Haberin Devamı

Ben Urfa, Siverek doğumluyum. İlkokul beşinci sınıfa kadar oradaydım. Urfa’da genetik olarak herkesin sesi güzel olduğu için müzik de insanların doğal olarak ilgilendiği bir sanat dalı. Bana da bunu ilk aşılayan dayım olmuştu. Bir bağlama hediye etmişti. Ona özenerek başladım diyebilirim.

Albüm yapma fikri nasıl gelişti?

2008’de arkadaşlarımın benim yerime ‘Akademi Türkiye’ye başvurmasıyla başladı her şey. O yarışmada birinci olunca “Ben artık bir şeyler yapmalıyım” dedim kendime. Çünkü normalde o yarışmanın birincisine albüm yapılması gerekiyordu ama yapımcılar sözlerini tutmadı. Ben de tamamen kendi imkanlarımla, arkadaşlarımın ve üniversiteden hocalarımın desteğiyle albümü hazırladım. Ama benim albüm yaptığımı duyunca aradılar, “Madem yapmışsın albümü, hadi çıkaralım” dediler. Zaten sözleşmemiz de vardı, “Hayır” diyemedim o yüzden.

Haberin Devamı

Yarışmadan bu yana ne değişti hayatınızda?

Yarışma benim için sadece bir basamaktı. İnsanlar bu yarışmalara girince hayatlarının bir gecede değişeceğini umuyor. Ben öyle olmayacağının bilincindeydim. Beklentiyle girmediğim için hayal kırıklığım da olmadı. Sadece kendime güveniyordum. Çünkü üreten bir insanım. Tüm şarkı sözlerim ve bestelerim bana ait. Tek fark şu aslında: Eskiden şarkılarımı arkadaşlarıma, dostlarıma okurdum. Şimdi herkese ulaşıyor.

Kliplerinizin izlenme oranı çok yüksek. ‘Sınırımız Gökyüzü’ Youtube’ta 5 milyondan fazla kez izlenmiş. Bu durum size para olarak dönüyor mu?

Açık konuşayım bugüne kadar bu işten kuruş para kazanmadım. Yapımcılar sağ olsun, genelde onlar kazanıyor. Ben üretmekle meşgulüm. Akademi Türkiye’de çok kötü bir sözleşmeye imza atmıştım. Daha 20 yaşındaydım, neyin ne olduğunu bilmiyordum. Sadece para değil konu, o yarışma hayatımdan 10 yılımı çaldı. Benim yerimde başka biri olsa psikolojisi altüst olurdu. Ben de zaten ürettiğim için sağlıklı kalmayı başarabildim.

Genel olarak müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her gün yeni biri çıkıyor ve hepsi birbirine benziyor. Saçma sapan, hiçbir müzikalitesi olmayan, duyunca “Bu ne ya?” dediğiniz onlarca şarkı çıkıyor. Duygu namına bir şey yok.

Haberin Devamı

BENİM DERDİM POPÜLER OLMAK DEĞİL EFSANE OLMAK

Kendinizi hak ettiğiniz yerde görüyor musunuz şimdi?

Bana bazen arkadaşlarım soruyor. “Abi sence şu an daha başka bir yerde olman gerekmiyor mu?” diye. Cevabım şu: Benim derdim popüler olmak değil, efsane olmak.

‘Yaz Aşkları’ klibinizde bir detay dikkatimi çekti. Genç bir kadın şirin bir vosvos’la sizi yoldan alıyor. Ama araca binince direksiyona siz geçiyorsunuz. Neden?

Hahaha! Klipte oynayan kişi çok sevdiğim bir arkadaşım. Araba kullanmayı bilmiyor. Yoksa maçolukla zerre kadar ilgisi yok. Allahtan az buçuk direksiyon hakimiyeti vardı da birkaç saniye kullanıyor gibi çekebildik.

Peki hayatınızın genelinde kontrol hep sizde mi olmalı?

Genelde temkinliyim. Mutlaka bir sınırım olur. Ama o sınırı geçince de kendimi olabildiğince teslim ederim karşımdakine. O sınır da güvenle ilgili. Güven duygusu oturduktan sonra her şey çok kolay ilerler.

ÖLÜM ACISINI TADINCA SAÇMA ŞEYLERE ÜZÜLMÜYORSUN

Haberin Devamı

Yeni single’ınız ‘Çaresiz Şehir’ ilk 10 günde 900 bin izlendi. Şarkıda “Bir kadın sevdim, bir şehir yandı” diyorsunuz. Özel bir hikayesi var mı?

Çok çok özel bir hikayesi var. Altı yıllık ilişkimin hiç beklemediğim şekilde bitmesi neticesinde çıktı ortaya bu şarkı. Kız arkadaşımı kan kanserinden kaybettim. İnsan çok acı çektiğinde sürekli ağlama hissi olur ya... Ben o duygumu şarkı yazmaya çevirdim. Çünkü çok çaresiz bir durum. Ama şarkı yaptığımda, onu insanlarla paylaştığımda yükümün hafiflediğini hissediyorum.

İnsanı böyle bir acıdan sonra ne üzebilir hayatta?

Artık saçma sapan şeylere üzülmemem gerektiğini biliyorum. “Şu olmadı, bu olmadı” diye kafa yormuyorum kesinliklikle. “Neden olmadı?” sorusuna dikkat ediyorum.

Nasıl atlattınız peki?

Çok zordu... Dört yıl boyunca zorunlu olmadıkça evden çıkamadım. Ne yaşadığımı bir ben bilirim, bir de Allah... Benim garip bir duyum var. Anılarımı objelerle bütünleştiriyorum. Mesela onunla bir yerde çay içiyoruzdur ve o gün oraya çay değişik bir bardakla gelmiştir. Onu bir daha unutmam. Bu yüzden daha da uzun sürdü toparlanmam. Çünkü kullandığım her eşyada onunla ilgili bir anım vardı. O duydu mu duymadı mı bilmiyorum, ama ona tutunarak yazdığım ve söylediğim şarkılar iyileştirdi beni.

Haberin Devamı

Aşka bakışınız değişti mi?

Değişmedi, değişmeyecek de. Ondan sonra da aşık oldum, çok güzel kişiler girdi hayatıma. Onlara da ona nasıl güzel davranıyorsam öyle davrandım. Fakat insanın beklentileri değişiyor ister istemez. Hayatıma her giren insanda “Ya yine aynı şeyi yaşarsam” korkusu yaşıyorum. Onu henüz yenemedim. Belki de hiç yenemeyeceğim...

GECELERİ TAKSİYE ÇIKIYORDUM

Müzikten arta kalan zamanlarda taksiye çıkıyorsunuz...

Birkaç ay öncesine kadar evet. Bunu da gocunmadan her zaman söylüyorum. Neticede bu da bir iş. Nasıl bankacı işini yapıyorsa ben de işimi yapıyordum. Çünkü henüz müzikten hiç para kazanamadım. Bundan sonra değişeceğini umuyorum tabii, değişmeye başladı da!

İlginç şeyler geliyor muydu başınıza?

Ben geceleri çıkıyordum ve insanlar genelde sarhoş oluyor gece. Komik hikayeler çıkıyor. Bir kez şöyle bir durum oldu: İki genç kız bindi. Kendi aralarında konuşmaya başladılar. Sonra biri cep telefonunu çıkardı. Benim ‘Kır Papatyası’ şarkımın klibini gösterdi ve “Ne kadar benziyorsunuz” dedi. Güldüm, “Keşke o kadar şanslı olsam, sesim o kadar güzel olsaydı” dedim.

Oya Çınar

oya.cinar@posta.com.tr

Fotoğraflar: Paşa Güven