Bir pazar gününü neden ağdaya ve kaş almaya ayırmalısınız?

Çok bunaldığınız bir günde hiç aynanın karşısına geçip makyaj yaptığınız oldu mu? Kişisel bakımı bir terapi yöntemi olarak kullanmak aslında pek çok kadının farkında olmadan uyguladığı bir ritüel. Bunun için de en uygun gün pazarları. Bütün hafta 'pazar gününü kendime ayıracağım' motivasyonuyla geçirmek emin olun ruh halinize büüyk katkı sağlayacak. Neden olmasın? Kahvaltıdan önce manikürünüzü yapın, ardından ağdanızı... Bakın görün, pazar günü nasıl da rahat bir uyku çekiyorsunuz?// Neslihan Arslan Peki bir pazar gününe biz neleri sığdırabiliriz? Kahvaltıdan sonra ağda tezgahını açın. Evin en güneş alan odasını kendinize ayırın ve başlayın ağdaya. Nerede tüy kaldı diye bakarken saatlerin aktığını hissetmeyecek, ağda seansının sonunda pürüzsüz cildinizle kalacaksınız. Kuaföre heba etmediğiniz paranız da cebinizde kalacak. Kaşlarınızı kendiniz almaktan korkmayın. İnternette bu konuyla ilgili sayısız videoya ulaşabilirsiniz. Başlarda sadece çıkan kaşlarınızı alacak, birkaç hafta tekrarın ardından elinizi korkak alıştırmamaya başlayacaksınız. Kaşlarınız kötü olduğunda sorumlu tuacağınız tek kişi de siz olacaksınız. Mutfağa girin, buzdolabındaki tüm doğal ürünleri karıştırın. Meyveler, doğal yağlar, şekerler, sebzeler... Sadece karıştırma kısmından bile keyif alacaksınız. Maskeniz yüzünüzde kururken ister kitat okuyun, ister film izleyin. Bir selfie çekmeyi de sakın unutmayın. Açın en sevdiğiniz müziği, o arkada çalarken ayaklarınızı poponuzun altında toplayın ve başlayın maniküre. Elinizi oyalayan her aktivite zihninizi özgürleştirir bunu unutmayın. Defalarca izlediğiniz bir diziyi de açabilir, arkadan onu dinleyebilirsiniz. Sonuç başarılı ya da değil, siz manikürün iyileştirici gücüne inanın. En simli, en renkli ojeniz hangisiyse onu sürün. Bir bakım gününde duşu pas geçersek olur mu? Asla! Tüm bunların üzerine, pürüzsüz bacaklarınız, yay gibi kaşlarınız, bebek gibi cildiniz ve muhteşem tırnaklarınızla suyun altında bir süre kalın. Tüm negatif düşünceleri bırakın aksın gitsin banyo giderinden. Havlunuzun yumuşatıcı kokmasına dikkat edin. Bizce suyunuz da soğuk olsun ki hafif ürperip üzerinize bir hırka alma şansınız olsun. Kim mis gibi kokan temiz çarşaflarda uyumayı sevmez ki. En sevdiğiniz nevresimleri geçirin yatağınıza, saçlarınızı kuruturken pembe temiz çarşafların hayalini kurun. Aynaya bakıp gülümseyeceğinizi garanti ediyorum. Bu gece çıplak girin yatağa, üzerinizde sadece kulaklıklarınız olsun. Belki en sevdiğiniz şarkıyı dinlerken uyuyakalırsınız? Okuması bile rahatlattı değil mi? Harika bir pazartesi sabahına uyanacaksınız. ‘Hasarlı Bir Beyni Tedavi Etmek’ kitabının yazarı Psikolog Mike Dow, depresyon ve kaygı bozukluğunun nörolojik bir süreç olduğunu söylüyor ve cilt bakımı makyaj gibi gündelik alışkanlıkların bu süreçte kişiyi ‘tuzak düşünceler’den uzak tuttuğunu belirtiyor. Beyin aktivitelerinin doğrusal değil, daireler halinde olduğunu söyleyen Dow, bu gibi kendini tekrarlayan aktivitelerin beyni tuzak düşüncelerden koruduğunu saptamış. Dr. Dow bakım, makyaj gibi uğraşlarının beyni korumasının ötesinde beynin hasar görmüş bölgelerinin de tekrar istenilen noktaya gelmesinde etkili olduğunu düşünüyor. Tabii kaygı ve depresyonu sadece makyajla yenmek çok mümkün değil. Kişinin bu gibi aktivitelerin yanında profesyonel anlamda destek alması gerekiyor. Ancak makyaj bu süreçte destekleyici bir yöntem olarak kullanılabilecek kadar da önem taşıyor. Üstelik bu araştırmayı destekleyen başka bilimsel veriler de bulunuyor. Mesela yapılan araştırmalar gösteriyor ki makyaj ve cilt bakımı uygulamasında yaptığımız her dokunuş beyindeki nörokimyasalları tetikliyor ve bu da ruhunuzu dinginleştirmenizi sağlıyor. Bu nedenle kendinizle ilgilenmeye başladığınızda otomatik olarak sakinleşiyorsunuz. Ve bilim gösteriyor ki makyaj yaparken, meditasyon sırasında oluşan beyin aktivitelerinin aynısı gerçekleşiyor. Yani makyaj yapmak meditasyon yapmakla aynı kapıya çıkıyor. Makyajın ve kişisel bakımın bu güzelliğinin yanına bir de özgüveninize yaptığı pozitif etkiyi de ekleyince ortaya muhteşem bir eylem çıkıyor. Depresyon, anksiyete gibi durumların sosyal hayatımızı olumsuz yönde etkilediğini düşünürsek, kişisel bakımın bu anlamda da bize yararı büyük.