Dünya Çöpçatanlık uygulamaları son 10 yılda romantik ilişkileri nasıl değiştirdi?

Çöpçatanlık uygulamaları son 10 yılda romantik ilişkileri nasıl değiştirdi?

Paylaş
Çöpçatanlık uygulamaları son 10 yılda romantik ilişkileri nasıl değiştirdi?

ABD'li oyuncu Sharon Stone'un, profilinin sahte olduğu düşünülerek atıldığı çöpçatan uygulaması Bumble'a "Beni geri alın" çağrısı yapmasının ardından, çöpçatanlık uygulamalarının romantik ilişkileri dönüştürdüğü nokta tekrar gündeme geldi.

61 yaşındaki Hollywod yıldızı Sharon Stone, geçtiğimiz hafta bazı kullanıcıların şikayetleri üzerine profili sahte zannedilerek çöpçatanlık uygulaması Bumble'dan çıkarıldı. Ünlü oyuncu Twitter'dan bir paylaşım yaparak "Beni kovandan atmayın" dedi. Bumble, İngilizce'de arı vızıltısı anlamına geliyor. Bumble'ın diğer benzer uygulamalardan farkı, diyaloğu kadınların başlatması. Bumble, Stone'un çağrısını yanıtsız bırakmadı, "İnan bize seni kesinlikle kovanda yeniden istiyoruz. Umarım balını bulursun" dedi. Böylelikle, dijital kaynaklar üzerinden partner aradığını saklamayan Stone, çöpçatanlık uygulamalarının en ünlü sembolü haline geldi. Altın Küre ödüllü oyuncu, partnerleriyle, gerçek yaşantıda tanışmadığını, bir uygulama üzerinden insanlarla buluştuğunu saklamadı, bundan utanmadı. Belki de bu uygulamaları kullandığını yakın çevresinden saklayan birçok insanın özgüveninin yerine gelmesini sağladı.

Haberin Devamı

Hepimizde kimlik kazanma çabası

2012 yılında 5 erkek ve bir kadın arkadaş, şu anda çöpçatanlık uygulaması deyince akla ilk gelen Tinder'ı tanıttı. Bugün ise bu uygulamaların 2020'de endüstrideki değeri 12 milyar dolar... Tinder ile birlikte 'potansiyel partnerleri' sağa sola kaydırmak ve randevulaşmak belki de bir oyun haline geldi, günlük ritüellerimiz arasına girdi. Haziran ayında gazeteci ve yazar Derek Thompson, Stanford Üniversitesi'nin yürüttüğü bir araştırmanın grafiğini paylaştı. Sosyolog Michael Rosenfeld'in 10 yıla yayılan 'modern heteroseksüel çiftler nasıl tanışıyor?' araştırmasına göre günümüzde çiftlerin yüzde 40'ı dijital ortamlarda tanışıyor. Araştırmacı Rosenfeld sonuç olarak malum olanın çıkacağını biliyordu ancak sonuçlarda, sosyal yaşantıda yükselen izolasyona karşılık topluluklara azalan bağlılık yeniden doğrulanmış oldu. Bir Twitter kullanıcısı, bunun 1950'lerde başlayan 'yabancı tehlikesi' ön yargısının tam zıttı olduğuna işaret etti. Bu, partnerlerin adeta internetten sipariş verilmesine benzetilebilir. Teknoloji, bizi kendi kimliklerimizin izole baloncuklarına mı hapsediyor? Belki... Dijital ortamın en büyük artısı, iletişim konusunda giderek zekileşmemiz, en azından kısa vadede öyleymişiz gibi davranabilmemiz oldu. Sürekli yeni çıkan kelimelere ayak uydurma çabası, hipsterlık, sapyoseksüellik ya da lumberseksüellik gibi... Kişilik testi sonuçlarını profilinde paylaşmak ya da anlamsız şekilde bir bebek fotoğrafını profiline sabitlemenin anlamına ne? Bu şekilde, potansiyel gerçek partnerimize karşı anonim olmaktan uzaklaşmaya, sahte internet karakterinden çıkıp gerçek bir kimlik kazanmaya çalışıyoruz. Kimlik kazanma çabasının altında da 'değerli' olmak ve değerli olmanın gücünü elde etme çabası yatıyor. Bunu da anlamak kolay. Gerçek hayatta birisinin insanlarla nasıl iletişim kurduğuna, nasıl dans ettiğine, mimiklerine, jestlerine bakarak çıkarım yapılabilirken; dijital ortamda kullanıcıların elinde sadece kelimeleri var.

Haberin Devamı