Dünyadaki bütün kıtalara ayak basan en genç Türk sensin Barkın. Bu nasıl bir his yaratıyor üstünde?
-Tuhaf bir his, halen o kadar yer gezdiğime inanamıyorum. Neyse ki pasaport damgaları, fotoğraflar, videolar var :)
-Tuhaf bir his, halen o kadar yer gezdiğime inanamıyorum. Neyse ki pasaport damgaları, fotoğraflar, videolar var :)
-Macerapest bir içerik üreticisi ve dijital göçebe diyebilirim. 21. yüzyılda yaşıyoruz, pek çok farklı başlık altında birleşebiliyoruz. Dijital göçebe dememin asıl sebebi, her an her yerde olabilmem, dijital pazarlama stratejistliği yapıyorum ve bilgisayarımın ve internetimin olduğu her yer çalışmamı sağlıyor.
-Asla inanamazdı! Şu anki Barkın bile inanamıyor.
-Özyeğin Üniversitesinde tam burslu işletme okudum. Şu Anda da kurumsal bir firmada dijital pazarlama stratejisi olarak çalışıyorum ve yanında bir dergide editörlük yapıyorum.
-Şu an bunu yapar mısın deseniz, tam bir çılgınlık deyip pas geçerdim. İnsan seyahat sırasında daha bir hayalperest daha bir cesaretli oluyor. Güney Amerika turumun son durağı Brezilya’ da durdum ve arkama baktım. O ilk Avrupa turundan sonra Afrika oradan Asya derken 6 kıtayı bitirdiğime halen inanamıyorum. Olayların bu noktaya geleceğini asla tahmin etmemiştim ve bir tık ilerisi neden olmasın dedim. Günde 10 dolar harcıyordum, Antarktika özel bir destinasyon olduğundan en uygun turlar da 10 bin dolarlardan başlıyordu. Zaten gezerken zorlanırken böyle bir şeye hiç bütçem yoktu benim de aklıma kitlesel fonlama geldi. Yurtdışında aslında çok popüler ben de neden denemeyeyim dedim. Kitlesel fonlama sadece bireysel bir şey değil, topluma etkisi de var. Öncelikle insanların size bağışlamasının bir anlamı olmalı ve her bir bağışta, karşılığında bir şey vermek zorundasınız. Ben Antarktika projesini üç sebebe bağlamıştım.
1) 22 yaşında sıradan bir üniversite öğrencisinin kendi fırsatlarını yaratıp dünyayı gezebildiğini ve bunu isteyen, hayal eden herkesin yapabileceğini en uç örnek ile göstermek, ilham olmak.
2) Dünyada zaten hep gündemde olan, ama ülkemizde çok dikkat çekmeyen küresel ısınma konusunda farkındalık yaratmak.
3) Seyahatlerim boyunca 6 kıtayı gezme şansı buldum. Sırada bir tek Antarktika kıtası kaldı. Eğer bu kıtaya da ayak basarsam bütün kıtalara ayak basmış en genç Türk ünvanını kazanacak olmam.
Ve 20 liradan 5000 liraya kadar bağış segmentlerine ayırmıştım. 20 liraya dijital teşekkür kartı, 100 lira Antarktika’dan kartvizit, 1000 liraya Antarktika’da adınızı dağlara yazalım tarzında ödüller vermeye karar verdik.
Hiç beklemediğim insanlardan çok güzel tepkiler aldım, hatta bu süreçte başımdan beni çok etkileyen bir olay geçti. Kitlesel fonlama surecindeyken bilmediğim bir telefon numarası aradı. Tanımadığım kızgın bir ses bana evladım, sen Barkin Ozdemir misin dedi? Çekingen bir ses ile evet dedim ve hızlıca konuya girdi. Ben şuranın CEO’suyum hayatta makam, para her şeye sahibim ama evladım şu dünyada kıskandığım tek bir kişi var o da sensin, helal olsun benim en çok yapmak isteyip yapamadığım hayalimi bu yaşta gercekleştiyorsun dedi ve kampanyama ciddi destek oldu. Kitlesel fonlama sadece bir bağış kampanyası değil size çok farklı tecrübeler katacak bir öğretici serüven.
-Kitlesel fonlamayı çok güzel şeyler için duymaya devam ediyoruz. Ama karşımıza çıkan birkaç kötüye kullanım da geçtiğimiz senelerde izlediğimiz şeyler arasındaydı ve bu da belki de insanlarda güven sorunu yarattı. Kitlesel fonlama ile hayallerini gerçekleştirmek isteyenlere hem inandırıcılık açısından hem de hayallerine ulaşabilme açısından nasıl öğütler verebilirsin?
-Kitlesel fonlama yapmak isteyenlere en büyük tavsiyem şu: Hayaliniz ne kadar kişisel olursa olsun, gerçekleşmesinin topluma ve hatta belki de dünyaya yapacağı katkıyı düşünmek yerinde olur. Çünkü asıl önemli olan kişisel gayelerden bir adım öteye gidip toplumsal yararı da sorgulayabilmek.
-Bu süreçte seni kitlesel fonlayanlar dışında en büyük destekçilerin kimlerdi? Ailenin duruma bakışı nasıl oldu?
Bildiğiniz üzere, bizde “elâlem ne der” diye bir konsept vardır. Kitlesel fonlama fikrinden aileme ilk bahsettiğimde önüme hiçbir engel koymadılar ama bana etraftan gelebilecek bazı negatif eleştirilere, tabiri caizse “elâlemin diyeceklerine” hazır olmam gerektiğini hatırlattılar.
Antarktika projesini arkadaşlarımla ilk paylaştığım zaman ikiye bölündüler. Bir kısmı Antarktika’ya gitmeyi hayal bile edemediğini ve maddi-manevi yanımda olduğunu belir- tip üzerine bir de “Vay be!” diyerek beni koşulsuz şartsız destekledi. Diğer kısmı da insanlardan para isteyecek olma- mı ayıp ve hatta belki yüzsüzce bir hareket olarak gördü. Ben kimsenin boğazına yapışıp para istemiyordum ki; sadece bu hayalime ortak olacak kişileri arıyordum.
-Kesinlikle! Zaten seyahatin en özel kısmı da burası! Benim için dünyanın en güzel yerlerinden biri olan Peru diyebilirim. Özellikle Peru’yu mutlaka görmek istiyordum ve daha uzun kalabilmek ve orayı iyi anlamak için 2 ay boyunca yetimhanede görevli çalıştım. İnka imparatorluğunun halen kültürünün devam ettiği, Machu Picchu'nun olduğu kasabada kaldım ve burası kutsal vadi diye geçer. Ruhani bir yer ve rakım da yüksek olduğunda fark etmediğiniz acılarınızı ortaya çıkarıyor. Ciddi baş ağrıları, olmayan diş ağrıları vs. ciddi azıyor ve sizi zorluyor. Üstüne bırakın İngilizcesi, İspanyolca bile bilmeyen taa quechua diye eski Inkalıların konuştuğu dili konuşan insanlarla iletişim kurmaya çalışıyordum. Benim başıma gelmedi ama, bazı şamanların turistlere büyü yaptığı gibi haberler de vardı, yolda başım eğik, kimseyle bakışmamaya çalışarak uzun uzun yürüdüğümüz zamanlar oldu.
-Genellikle tek mi seyahat ediyorsun?
-Kesinlikle tek, seyahatte konfor alanınızdan çıkıp, kendinizle yüzleşmeniz çok önemli. İlk olarak tek başına kaldığınız zaman, gerçekten sorumluluk alıyorsunuz ve hayatta aradığınız o soruların cevabını bulabiliyorsunuz. Ayrıca tek gittiğinizde doğal olarak insan yeni insanlarla tanışmak istiyor ve çevrenizde insanları inceleyip, tanışmaya başlıyorsunuz. Oradan sonrası zaten şahane, gecenin sonunda tanımadığınız insanlarla dans ediyorsunuz, eğleniyorsunuz.
-Biriyle bu yol arkadaşlığını paylaşmayı ister miydin? Kimi seçerdin?
-Halen tek başıma seyahat etmeyi tercih ederdim ama daha önce gittiğim destinasyonu bir de sevgilimle gezmek isterdim, ama önce kendisini bulmam lazım.
-Özellikle Peru’da yetimhanede çalışmak benim için çok ama çok özeldi. İngilizceyi bırak İspanyolcayı bile zar zor konuşan çocuklara “hayatı” öğretmeye çalışıyorduk. Çoğunun ya ebeveyni yoktu olanlarında ebeveynleri alkolik veya uyuşturucu bağımlısı olduğundan buraya gelmişti. Okula ilk adim attığınızda size atlayıp sarılıyordu, konuşurken bile kıyafetlerinize istem dışı dokunuyorlardı. Bunun ana sebebi sadece 2-3 parça kıyafetleri olmalarıydı. Sadece fiziksel koşullar değil, psikolojik olarak çok farklı bir tecrübeydi.
Antarktika benim hayal etmeye bile cüret edemeyeceğim bir yerdi ama 6-7 yaşlarında o ilk atlası aldığım anda dünyanın en keşfedilmemiş destinasyonlarına gitmek istiyordum. Antarktika’da bunun başına geliyordu, o an Antarktika gitme arzusu başlamıştı.
-Bazen -nasıldı güzel bir yer miydi- diye soruyorlar, güzeldi, diye cevap veremiyorum çünkü çok farklı, çok fantastik bir yer. Sanki dünyada değilsiniz Mars’a yolculuk yapmışsınız gibi. NASA bile astronotları uzaya göndermeden önce koşullara alışması için Antarktika’ya gönderiyormuş. Antarktika benim için sadece fiziksel değil psikolojik de bir yerdi. Bir yerden bir yere gitmek saatler değil 3 gün sürüyor, internet telefon yok, 21 saat güneş ve 100 kişi ile birlikte sınırlı bir alandasınız. Her gün balina, penguen, albatros kuşları gibi onlarca canlı görüyorsunuz. İnanılmazdı sanki, belgesellerin içindeydim gibi, tabii bir de yol boyunca devasa dalgalar, o kadar etkili ki mideniz için haplar hiçbir işe yaramıyor, damarlarınız üstüne yapıştırdığımız o özel bantlar ancak etkili oluyor. İlk günlerde penguen görünce şaşırıp bir ton fotoğraf çekiyorduk 2 haftanın sonunda o kadar fazla penguen gördükçe artık ilgimizi çekmiyordu, hayatımda penguen görmeye alışacağımı hiç tahmin etmezdim.
-1-Cape town, Güney Afrika. Dünyanın en güzel gün batımlarını yakalayabileceğiniz, her gün farklı dağlara tırmanabileceğiniz inanılmaz bir yer.
2- Şehir değil ama 2 aylık Brezilya tecrübemem de o gerçek saf mutluluğu bana pek çok kez tecrübe etme fırsatı sundu. Dünyanın en neşeli milleti.
3- Tokyo, Japonya. Sadece 3 gün geçirsem de sanki Dünya’da değil Mars gibi farklı bir gezegeni ziyaret etmiş gibi oldum. Sanki Disneyland’i ziyaret eden çocuklar gibi, 3 gün boyunca ağzım açık gezdim, günde 30 km yürüdüm.
-Kesinlikle! Her zaman çevreye duyarlı birisiydim ama simdi bu konularda çok daha keskin oldum. Örneğin, güney kutup denizindeki ana besin kaynağı krilller; ve balinalardan tutun, penguenler dahil çoğu canlının ana besin kaynağı bu kriller. Lakin balıkçılık, omega 3 hapları gibi pek çok endüstri bu krilleri o canlılardan çalıyor. Döndüğümden beri kullanmıyorum. Ayrıca iklim bilinci daha da arttırmak için WWF, Greenpeace gibi STK’larla işbirliği yapıyorum.
-Pandemi hepimizin için zorlu geçti ama benim için pek çok değişiklik de getirdi ve bunların bazıları da bir hayli pozitifti. Aidiyet ve ev kavramı olmayan birisi için evde olmak, evini özlemek gibi unuttuğum kavramları hatırlattı. Hayati hızlı yasayan birisi olarak, pandemi beni kelimenin tam anlamıyla aldı oturttu, yavaşlattı. beni Ailemle uzun zaman bu birlikte olamamıştım ve onların yanında olmak çok iyi geldi. Son olarak da, ara vermeden çok gezdikçe insan öğrendiklerini sindirmekte yeterli zaman yaratamayabiliyor, bu süreçte seyahatlerimden kazandıklarımı tekrardan anladım.
-Pandemi sonrası ilk gideceğin yer neresi olacak sence?
-New York ve Brezilya’yı çok özledim, tekrardan gitmek için can atıyorum ama pandemi sureci boyunca çarlık Rusya tarihi ile alakalı çok fazla kitap okudum, Rusya’ya ve Moğolistan’a gitmek için can atıyorum!
Kitap aslında benim yaklaşık bir aylık Antarktika serüvenimde tuttuğum günlüğüm. Ama bunun yanında 3 senelik bir emek var, günlüğün kitaba dönüşmesi, içerisindeki tarihi bilgilere eklemeler yapmam, onları editör ile birlikte düzeltmem 3 senemi aldı. Bunun bir kitaba dönüşeceğini tahmin etmiyordum ama Antarktika’da öğrendiğim bilgileri Türkiye’de ve Türkçe olarak bulmak çok zordu. Antarktika’ya gitmeden önce yasadığım bu bilgi eksikliği başkaları yaşamasın, öğrendiğim bu yeni bilgileri paylaşmak, daha fazla kişiye ulaştırmak her zaman aklımdaydı.
-Gelen tepkilerden sonra çok mutlu oldum ve ikinci kitap hakkında düşüncelerimi kuvvetlendirdi. Bu sefer spesifik bir lokasyon yerine genel olarak seyahatlerimde aldığım notları birleştirerek ilerlemek isterim.
-Umarım yeni kitabını da heyecanla okuruz ve seyahatine o sayfalardan ortak oluruz. Bu birbirinden çok keyifli anılarla dolu röportaj için gerçekten çok teşekkür ederim.
-Ben teşekkür ederim.
-Son olarak senden duymak istediğim bir şey var; gençler değil 69 ülke gezmeyi, yurtdışına çıkabilmek adına bile eskisine göre daha az umut barındırıyorlar. Onlara bu seyyahlık hayalini aşılayacak ne söyleyebilirsin?
-Denemeden bilemezsin, bir de ilk adımı attın mı gerisi hep geliyor. Örneğin seyahate gitmeyi düşünmeyen arkadaşlarıma bile pasaport aldırtıyorum, sonra akıllarına sırf pasaportum var, bari şunu kullanayım da seyahate çıkayım fikri geliyor, sonra kendilerini seyahatte buluyorlar. Böyle küçük adımlar, büyük seyahatlere olanak sağlayabiliyor.