Siyaset Erdoğan da beni dinliyor
Paylaş
Erdoğan da beni dinliyor

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 17 Aralık operasyonunu paralel devletin yapmadığını söyledi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV'de katıldığı "Adaylar Konuşuyor" programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"İzmir mitingine" ilişkin bir soruya, Kılıçdaroğlu, "Çok güzel bir miting oldu. Dışarıdan kimse gelmedi, tümüyle İzmirliler... Beni mutlu eden gençlerin ve kadınların fazlalığı. Onlar siyasete gün geçtikçe daha fazla ısınıyorlar. Ben de mutlu oluyorum" yanıtını verdi.

Twitter hakkında konuştu

"Twitter'a erişimin engellenmesine genel bakışınız nedir?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Yasaklarla bir ülke yönetilemez. Twitter'ı kim kullanıyor? Gençler. 2,5 milyon kişi ilk kez bu seçimlerde oy kullanacak. Ben o gençlere seslenmek istiyorum; Twitter'da istediğinizi yazın, CHP'nin iktidarında hiçbir yasakçı anlayış olmayacaktır. Onlara buradan söz veriyorum. Neden bunu söylüyorum? Zaten gençler Twitter'ı 140 karakterle kullanıyorlar. Yani düşüncelerini çok kısa, öz ve net bir biçimde aktarıyorlar. Bundan niye ürkelim, korkalım. Demek ki o kadar ağır bir suç işlediniz ki, Twitter'ı bile yasaklamaya kalktınız. Bırakın onu, bizi dünyaya rezil ettiniz. Hani Türkiye'de demokrasi var mıdır, yok mudur tartışması vardı ama şimdi uygar dünya Türkiye'de demokrasinin çok ciddi yara aldığını gösteriyor. Artı, Anayasa'ya aykırı. Anayasa'da haberleşme özgürlüğü var. Siz şimdi haberleşme özgürlüğünü kestiniz ve yasak getirdiniz.

Daha ötesi 'Youtube'i, Facebook'u yasaklayacağını' söylemişti. Bunu ancak diktatörlerin hüküm sürdüğü ülkelerde görebiliriz. Demokrasilerde böyle bir şey kabul edilemez. Gençlerin, kadınların, yaşlıların, her kesimden insanın haber kanallarını özgür bırakmamız gerekiyor. Onlar özgürce haberleşsinler. Zaman zaman bizi de eleştiriyorlar, belki çok acımasız eleştiriyorlar. Ama sonuçta bu ülkenin eleştiriye de ihtiyacı var özellikle siyasetçilerin eleştiriye de ihtiyacı var. Bizi de eleştirsinler. Bizim hatamız, eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Bizi uyarırlar, biz de onlardan ders alırız. Ama siz tümüyle yasaklamaya kalkarsanız bu olmaz. 12 Eylül, 12 Mart döneminde yasaklar vardı. Bunların hepsini biz gördük, gençler bunları hatırlamazlar. Ama ilk kez böyle bir yasakla karşı karşıya kalıyoruz. Bu doğru değil."



"Bir argüman var; 'Kişi hak ve hürriyetlerini, özel hayatı ihlal eden düzenlemenin önüne geçmek.' Yani aboneyi ya da o hesabı kapatma yolunda. Buna karşı mısınız?" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, "Özel hayatın gizliliği esastır. Anayasa'daki temel kural. Bu aynı zamanda bütün dünya için geçerli kuraldır. Biz, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni imzalamış bir ülkeyiz, tarafız. Haberleşme özgürlüğü de orada var, basın özgürlüğü, insan hakları, özel hayatın gizliliği de var" dedi.

Özel hayatla ilgili komplolar kurulmasını, gizli kameralarla görüntü alınmasını ve yayımlanmasını doğru bulmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunların, bütün bir alanın yasaklanması sonucunu doğurmaması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, yasaklamanın sonucunun alınmadığını, gençlerin yeni kanallarla Twitter'ı kullanmaya devam ettiğini kaydetti. "Sizden herhangi bir girişim oldu mu?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Evet, yasaklamaya inat Twitter'ı kullanın dedim" yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Twitter'a erişimin kapatılmasıyla ilgili, 'gelinen nokta Türkiye'ye yakışmıyor, komplo teorilerinin, Türkiye'nin düşmanları argümanının üçüncü dünya söylemi olduğunu' söyledi. Bu konuda değerlendirmeniz nedir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:



"Söylediği doğru Sayın Cumhurbaşkanının. Bu tür yasaklar bizi üçüncü dünya ülkesi konumuna düşürür. Ayrıca ülkedeki her olumsuzluğu, uluslararası komplolara bağlamak, Avrupa Birliği, faiz lobisi, banka lobisi buralara bağlamak doğru değil. Siz iktidarsınız, varsa bir komplo çıkarırsınız. Yani kalkıp da kendi başarısızlığınızı başka birisinin üzerine yüklemeye, başka bir ülkeye yüklemeye hiç anlam veremiyorum, bu doğru değil. Bu tümüyle beceriksizlik. Sizin varsa elinizde veriler, gerçekten de böyle lobiler varsa ve sizin aleyhinize çalışıyorsa ortaya koyarsınız, herkes öğrenir."

'EL KAİDE TÜRKİYE'Yİ TEHDİT EDİYOR'


"Niğde'de meydana gelen silahlı saldırıda, bir polis memuru ile astsubayın şehit olmasına" ilişkin değerlendirmesinin istendiği Kılıçdaroğlu, "Niğde olayıyla ilgili daha henüz net bazı ayrıntılar verilmedi. Türkiye'nin dış politikası yanlış, faturası Türkiye'ye çıkıyor. Suriye politikası özellikle... Suriye'de El Kaide'ye destek vermesi hükümetin, oradaki cihatçı militanlara silah göndermesi, Katar'dan gelen parayı göndermesi, desteklemesi faturayı Türkiye'ye çıkardı" dedi.

Reyhanlı'da ve Cilvegözü'nde de saldırıların yaşandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, El Kaide'nin Türkiye'yi tehdit eder hale geldiğini kaydetti.

Hükümete "yanlış yapıyorsunuz" dediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hükümetin verdiği cevap: 'Siz zaten Baasçısınız' biz Baasçı değiliz. 'Siz zaten Esad'ı destekliyorsunuz' hiçbir zaman biz çıkıp Esad'ı destekliyoruz demedik. Ben Esad'la tatil yapmadım, ailecek bir araya gelmedim, 'Esad kardeşimdir' demedim. Suriye'nin devlet başkanıdır, kararı Suriye halkı verir" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Suriye politikasının yanlışlığının faturasının Türkiye'ye çıktığını, bir milyona yakın göçmenin, Türkiye'de bulunduğunu söyledi.



Çözüm süreci

Çözüm sürecine dair düşünceleri sorulan Kılıçdaroğlu, sürecin kimsenin tekelinde olmadığını, herkesin, doğudan batıya, güneyden kuzeye barış istediğini ve barıştan yana tavır takınmak zorunda olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Kürt sorununun 30 yıldır çözülmemesinin tek sorumlusunun da siyasetçiler olduğuna inanan birisiyim. Siyasetçiler zamanında oturup adam gibi düşünüp taşınıp karar verselerdi, bugün bu tablo çok daha farklı olurdu. Ama yapmadılar işi askere havale ettiler. Onlar çözecek dediler. 30 yıllık deneyim bu yolun başarılı olmadığını bize gösterdi" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, partisinin sürece yönelik parlamento komisyonu ve akil adamlar heyeti önerisini hatırlatarak, "Çatışmanın olmamasından memnunuz. Bölge halkı da memnun. Türkiye de memnun. Şehitler gelmiyor. İnsanlar hayatlarını kaybetmiyorlar. Huzur var. Bu huzurun devam etmesini isteriz. Ama perdenin gerisinde ne görüşülüyor onu bilmiyoruz. Sadece ana muhalefet partisi olarak biz değil, bakanların da çoğu bilmiyor. Milletvekillerinin de zaten hiçbirisi bilmiyor. Dar bir grup 5-6 kişi biliyor. O nedenle ayrıntıları bilmeden yorum yapmanın zorluğunu siz de takdir edersiniz" değerlendirmesinde bulundu.

Sorunun çözümü için 17 maddelik özgürlük ve demokrasi bildirgesi yayımladıklarını ve TBMM Başkanlığına sunduklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, "BDP'nin yaptığı bir açıklama çok önemli. 'Bayrak bizim bayrağımızdır' dedi. Bitti. Bakın bu çok önemli bir ortak paydadır. Aynı bayrağa demek ki saygı duyacağız. Aynı bayrak geçerken ayağa kalkacağız. O bayrak eğer 76 milyon yurttaşın bayrağı ise çok önemli bir adımı atmışız. Diğer adımları da atabiliriz. Sonuçta bu ülkede beraber yaşayacağız" ifadelerini kullandı.



Cumhurbaşkanlığı seçimi

Kılıçdaroğlu, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayına dair bir soru üzerine, Cumhurbaşkanlığının önemli bir temsili makam olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanının, devleti temsil etmesi bakımından önemli bir rolü bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, halkın ilk kez Cumhurbaşkanı seçeceğini ve bundan dolayı da kendisinin parti kimliği çok öne çıkmış birisi olmasını istemediğini belirtti.

Cumhurbaşkanının herkesi kucaklaması, entelektüel birikimi, eğitimi, yabancı dili, temsil yeteneği olan birisi olması gerektiğinin altını çizerek, "Bir kadın olmasını da gerçekten çok arzu ederim. Çünkü çağdaş Türkiye'yi temsil edecek bir profilin, bir aktörün orada olması lazım. Böyle bir arzum var" dedi.

Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanvekili Meral Akşener ismine nasıl yaklaştığının sorulması üzerine "Gazetelerden Meral hanımın ismini ben de okudum. Tabi sonuçta takdir kendisine aittir, partisine aittir. Biz saygı duyarız. Meral hanım, saygıdeğer bir parlamenterdir. Ama ben parti kimliği çok öne çıkmamış birisinin olmasını arzu ederim. Böylece onun tarafsızlığı konusunda hiçkimse endişe duymayacaktır" diye konuştu.

TBMM'de görüşülen fezlekeler ile milletvekillerinin haklarındaki soruşturma taleplerine ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, iktidarın fezlekeleri sulandırarak kapatma yolunu tercih edeceğini iddia etti. İstifa eden bakanların haklarında soruşturma açılmasına dair verdikleri dilekçe ile fezlekede yer alan rüşvet iddialarının yer almadığını öne sürerek, Adalet Bakanlığına gelen fezleke ile TBMM'ye gelen fezlekeyi karşılaştırdıklarını ve Parlamentoya gelen fezlekeden bazı raporların çıkarıldığını ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, iktidarın fezleke konusunda çoğunluğuna güvendiğini ve soruşturma komisyonunda bunları kapatmaya çalışacağını iddia ederek, "Kapatamazlar. Mümkün değil. Bu ülkenin vicdanı bunu kabul etmez. Kul hakkı yiyen, korunmaz. Korursanız gerçekten de vicdan azabı çekersiniz. Siz soruşturma komisyonunu olayı kapatmak için kurarsanız, böyle bir girişimde bulunursanız bu doğru olmaz. Demokrasi yara alır. İnsanların siyasete olan güveni temelden sarsılır" değerlendirmesini yaptı.

Aklamanın yerinin mahkemeler olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Suat Hayri Ürgüplü olayının bunun tipik bir örneği olduğunu belirtti.



Yasa dışı dinlemeler

Kılıçdaroğlu, dinlemeleri devletin bekası açısından bir tehdit olarak görüp görmediğinin sorulması üzerine şunları söyledi:

"Bir ülkede Başbakanın yasa dışı dinlenmesi asla kabul edilemez. Başbakanlar eğer yasa dışı işlere bulaşmışlarsa ve bu yasa dışı işlemler şu veya bu gerekçe ile tespit edilmişse, bu telefon kaydı olabilir, fotoğraf olabilir, bir başka belge olabilir, bu artık gizlenemez. Bunun kamuoyuna açıklanması lazım. Çünkü Başbakanlar devletin bekası için konuşurken elbetteki onların gerekli güvenliğinin sağlanması lazım. Kriptolu telefonun verilmesinin nedeni odur zaten. Suriye politikası, dış politikalar, içerideki terör olayları, başka olaylar. Bu konularda elbetteki politika olacaktır, devletin bekası açısından. Bu her ülkede var. Bizde de olacak. Ama parayı istifleyip, şunu yapıp, bunu yapıp... Bunun devletin bekası ile alakası yok. Tam tersine devletin temeline dinamit koymayla ilgisi var. O nedenli diyorum zaten operasyonları paralel devlet değil, devletin vicdanı yaptı."

Yolsuzluk yapanların değil, kamunun çıkarlarını koruyacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "O nedenle burada suçu alıp Pensilvanya'ya yüklemek, eğer özel hayatla ilgili bir şey olursa hep beraber suçlayalım" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, dinlemelerin kim tarafından yapıldığına dair soruya TİB ve MİT'in 76 milyon insanın konuşmalarını dinlediğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da TBMM'de "Ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile takip ediyoruz" dediğini anımsatarak, "O da dinliyordu. Ona servis ediliyordu, benim bütün konuşmalarım. Ailemin konuşmaları servis ediliyordu, ona. Bunu ben de biliyordum, o da biliyordu. Servisi yapan kimdi?"

Erdoğan'ın 12 yıldır Başbakanlık koltuğunda oturduğunu ancak dinlendiğinin farkında bile olmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Adama sormazlar mı 'Sen nasıl Başbakansın? Bu ülkeyi sen mi yönetiyorsun başkaları mı yönetiyor?" dedi.

Kılıçdaroğlu, siyasetteki kutuplaşmaya ilişkin soruya ise gerginliği yaratanın kendisi olmadığını ve böyle bir düşüncesi de hiç bulunmadığına vurgu yaparak, siyasi partilerin devleti yönetmek üzere iktidar olacaklarını ancak Erdoğan'ın devlet olmak için geldiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın kendi tabanının başka bir yere kaymasını engellemek için gerginliği ve kutuplaşma yarattığını, bunun da doğru olmadığını söyledi.

AA

6

Haberin Devamı