'Evlenin ama ayrı yasayın'

Hayatımda ilk kez kesintisiz iki aylık tatil yapıyorum ve çok mutluyum. Şu ana kadar Amerika’ya, Fransa’ya, İtalya’ya gidip geldim. Ardından İspanya’ya gideceğim. Sonra da ver elini Çeşme.

‘Komedi Türkiye’ adlı programım yeni dönemde devam edecek mi bilmiyorum. ama ‘Ver Fırına’ devam edecek. ‘Ver Fırına’ sunduğum ilk yemek programı. Ekranda daha önce yemek bile yememiştim. Çünkü benim için ekranda bir şeyler yemek çok ayıptı.

Yemek yapmayı bilmem ama inanıyorum ki her kadının, annelik gibi, bu konuda doğuştan gelen bir yeteneği var. Evlenmeyi düşündüğüm sevgilimle birlikteyken ona yapıyordum. Artık yapmamayı tercih ediyorum. Yapacağım yemeğin iyisini ısmarlayabilirim. Hem bulaşığıyla uğraşmam hem dağınıklığıyla. Allah güç verdikçe siparişe devam...

“Yerimin kıymetini biliyorum”

Azimliyimdir. Hırs başka bir şey. İnsanlara ya da kendime sıkıntı verecek tehlikeli hırslarım yoktur.

Televizyon çok yorucu bir sektör. Kimsenin sosyal hayatı yok. Dolayısıyla biz de sadece kendi sektörümüzden insanlarla ya da bizim gibi çalışanlarla görüşebiliyor, onlarla mutlu oluyoruz.

Eminim, yerimde olmak isteyen pek çok kadın vardır. Bunun kıymetini bildiğim için çoğu zaman sert görünebiliyorum. Ama içimde yumuşak ve samimi bir Burcu da var, o da özel hayatımda ortaya çıkıyor. İş hayatında neysen özel hayatında da onu kurmaya çalıştığın zaman, poz yapıyormuşsun gibi geliyor bana. Özel hayatındaki gibi davranırsan bence iş hayatında başarılı olamazsın.

Sabah, uyanır uyanmaz yataktan fırlarım. İnsanlar yatakta zaman geçirir ya da alarmı erteleyip biraz daha uyur ya. Hiç öyle bir insan olmadım. Hatta alarmdan önce uyanıyorum. Hemen kalkıp müziği açarım. Sonra yüz yıka, duş al, spor kıyafetlerini giy derken çıkarım hemen evden. Pratik bir insanım.

‘Gardırobumu sevgilime göstermem’

Öyle büyük bir gardırobum var ki. Erkek arkadaşımla ciddi bir şeyler yaşıyorsak eğer, kıyafet odasını göstermiyorum. Fikri değişmesin diye. Daha az kazandığım zamanlarda sponsorlardan giyinirdim, çünkü gücüm yetmezdi her gün farklı kıyafet almaya. Sonra yavaş yavaş bu kıyafetleri satın almaya başladım.

60 yaşından sonra Çeşme’de yaşamayı düşünüyorum. Bunun için yirmi yıl daha var. Bu hesaba göre, rahat beş yıl daha ekranlardayım.

Zamanla güzelleştiğimi söylüyor insanlar. Doğrusu, zaman içinde kendimle ilgili neyin daha güzel olduğunu buldum ve kendimi mükemmelleştirdim. mesela kaşlarımı daha önce çok ince aldırıyormuşum, kalınlaştırdım. Kirpiklerim uzun ama düzdür, onları kıvırıyorum artık.

'Aşkın sayısı olmaz'

İnsan, hayatı boyunca birkaç kez aşık olabilir. Bunun sayısı olmaz. Ben bugüne kadar iki kişiye aşık oldum mesela. ama bugünlerde, bu durum değişmiş olabilir. Fazla konuşmayayım ama çok mutlu olduğum bir dönemdeyim.

Aşıkken de olduğum gibiyim. Ama gerçekten doğru insansa, kendimi daha rahat, güvende ve huzurlu hissediyorum. Normalde rahatlık ve sırtını bir yere yaslama hissini hissetmem. Sırtımı hep duvara yaslarım ben, başkasına değil.

Şimdi bakıyorum da eskiden yanında rahat edemediğim insanlarla birlikte olmuşum. Daha doğrusu, yanında kendim olamadığım insanlarla... Bunun çok yanlış olduğunu fark ettim. Bir insanın yanında kendin gibi olamıyorsan, rahat değilsen, istediğin gibi giyinemiyorsan ne anlamı var?

‘Boşanmanın yararı da var’

Yaşadığım için biliyorum, bence evlilik ve aynı evde yaşamak dünyanın en zor şeyi. Ev kocaman da olsa kocan bile sana batabiliyor. Yıllardır söylerim: Bence evlenip ayrı evlerde yaşamak lazım. Ya da arada sırada yalnız kalabilecekleri ortam olmalı. ama tüm kadınlar bir kere evlenmeli ve o gelinliği giyerek hevesini almalı.

Boşanmanın da yararları var. Sonraki ilişkilerinde daha rahat ediyorsun mesela, beklenti içine girmiyorsun.

İlla çocuğum olsun diye delirmiyorum. ama aşık olduğum erkekten çocuk yapmak istiyorum.