Giriş
5 köpeğin saldırısına uğradı, şans eseri kurtuldu! Uzman isim uyardı: Bu yanlışları sakın yapmayın
Sahipsiz sokak köpekleri sorunu her geçen gün yeni mağdurlar yaratırken, son kurban ise Ankara'da hemşire Demet Akın oldu. Sabah saatlerinde işe gitmek için evinden çıkan genç kadın, 5 köpeğin saldırısına uğradı. Kendini bir arabanın önüne atarak kurtulan Akın, yaşadığı travmayı atlatmaya çalışıyor. Ancak herkes bu kadar şanslı olamayabiliyor. Peki bir köpek saldırısı durumunda neler yapılması gerekiyor? Hemşire Demet Akın başından geçenleri, köpek eğitmeni Gökhan Dinçtürk de böyle bir durumda yapılması gerekenleri anlattı.
Son dönemlerde artan sokak köpeği saldırıları herkesi teyakkuza geçirdi. Pek çok kişi internetten, “Köpek saldırısından nasıl kurtulurum?” sorusuna yanıt arıyor. Ancak hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da büyük bir bilgi kirliliği var. Yapılan yanlış hareketler sakin köpekleri bile sinirlendirebilirken, insanların gereksiz bir risk almasına yol açabiliyor. Diğer yandan hali hazırda saldırmaya niyetli hayvanlar da ne yapılırsa yapılsın vazgeçirilemiyor. Bunun son örneği ise Ankara’da yaşandı. Hiç beklemediği anda köpeklerin saldırısına maruz kalan hemşire Demet Akın başından geçenleri anlatırken, biz de köpek eğitmeni Gökhan Dinçtürk ile sokak köpekleri ile karşılaşıldığında ne yapılması gerektiğini konuştuk.
Şenay Yurtalan / Posta.com.tr – Hemşire Demet Akın, 6 Şubat’ta gerçekleşen depremin ardından Diyarbakır’dan Ankara’ya taşındı. Kızı ile kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan genç kadın, 29 Aralık Cuma günü hayatı boyunca unutamayacağı bir olay yaşadı.
Her gün olduğu gibi sabah işe gitmek için erken saatlerde evden çıkan genç kadın, çöp konteynırının yanından geçerken köpekleri gördüğünü ancak çok dikkate almadığını söyledi. Sonrasında yaşadığı kabusu ise şöyle anlattı:
“Sağıma dönmemle oradaki köpeklerin üzerime atlaması bir oldu. Sonra karşıdan iki tane daha köpek geldi. Bir anda toplamda 5 tane köpeğin arasında sıkıştım kaldım. Çantamla öndeki köpekleri engellemeye ve vurmaya çalıştım. Sol ayağımla da vurmaya çalıştım. Sol ayağımdaki botumu parçaladılar, yırttılar. Ondan sonra elbisemi parçaladılar. O sırada arkada duran köpeği fark etmedim. O köpek sağ kalçamdan iki yerden ısırdı.”
Yaşadığı olayın etkisiyle kriz geçirdiğini ve yüksek sesle bağırdığını belirten Akın, sabah erken saatler olması nedeniyle kimsenin sesini duymadığını ve yardıma gelen olmadığını belirtti. Yaklaşık 5 dakika bu şekilde köpeklerle boğuştuğunu anlatan talihsiz kadın, sonunda kendini oradan geçen bir arabanın önüne atarak kurtardığını kaydetti.
Tedavisi devam eden, yaşadığı saldırının yarattığı fiziksel travmanın yanı sıra psikolojik olarak da çok etkilendiğini belirten hemşire Demet Akın, şimdi rüyalarında da devamlı köpek saldırısına uğradığını ve ağlayarak uyandığını söylüyor.
Ne yazık ki bu tarz saldırılar kırsal kesimde ve köylerde değil şehir merkezlerinde gerçekleşiyor. Uzun yıllardır insanlarla iç içe yaşayan köpeklerin neden bir anda bir tehdit unsuru olduğu, başıboş bir köpekle karşılaşıldığında ne yapılması gerektiği ve başıboş köpek sorunu konusunda atılabilecek adımlar hakkında köpek eğitmeni Gökhan Dinçtürk ile konuştuk.
Yıllardır köpeklere eğitim veren ve onları sadece fiziksel değil psikolojik açıdan da tanıyan Dinçtürk, ülkemizde sahipsiz köpek nüfusunun milyonu aştığına dikkat çekerek, “Sahipsiz köpeklerin bir kısmı sahipleri terk ettiği için sokaklardadır. Büyük bir kısmı da ilgili kurumlar kısırlaştırma gibi önlemleri tam olarak işletmediği için oradadır. Bunun üzerine bir de ortamın taşıma kapasitesi yüksekse sokaktaki köpekler daha fazla üreme başarısına sahip olmaktadır. Böylece sahipsiz köpek popülasyonumuz gitgide artmaktadır” İfadelerini kullandı.
Sahipsiz köpek nüfusundaki kontrolsüz yükselişin köpek saldırıları ve zoonoz hastalıkların yayılması gibi sorunları tetiklediğini belirten uzman isim, “Köpek fobisi olan ya da köpeklerle çok ilişiği bulunmayan birçok insan bu iki tehditten çekinmektedir” dedi.
Sahipsiz köpek gördüğümüzde yaşadığımız tetiklenmenin, kişinin güvenliğini tehlikeye düşüren en önemli etmenlerden biri olduğuna dikkat çeken Dinçürk, “Köpekler av güdülerini yoğun şekilde yaşayan ve de tutmaya yarayan tek uzvu olan ağzında 42 adet keskin diş barındıran canlılardır. Hangi niyetle olursa olsun, bize yaklaşan bir köpek gördüğümüzde sıra dışı bir davranış sergilersek (kaçmak, bağırmak, itmek…) köpeğin av güdüsünü tetiklemiş oluruz.
Zira köpek kaçan birini gördüğünde oyun niyetiyle bile olsa yakalamak isteyecek, tuttuğunda da dişleriyle zarar vermiş olacaktır. Bu sebeple, size doğru yönelmiş bir köpek gördüğünüzde kaçmak ya da herhangi bir müdahalede bulunmak gibi davranışlar sergilemek yerine, sakinliğinizi korumanız ve sıra dışı olmamanız en doğru çözümdür.” dedi.
Köpek saldırılarından korunmayla ilgili yanlış bilgilerin ve akıl almaz tavsiyelerin internette dolaştığına değinen Dinçtürk, “Örneğin sahipsiz köpeklerle karşılaştığımızda üzerlerine yürümemiz, elimizdeki eşyalarla bariyer oluşturmamız, yere çömelmemiz, icazet almamız, konuşmaya başlamamız gibi bilimsel olarak desteklenemeyecek önerilerle gelen birçok infoya şahit oluyoruz.
Söz konusu köpeklerin geçmişini, travmalarını, sinir sistemini, anlık ruh hâlini ve güdülerini bilmeden bu tip davranışlarda bulunursak kendimizi büyük bir kumarın ortasında bulabiliriz. Şayet daha önce şemsiye ile kovalanmış bir köpeğe barışçıl bir dille bile olsa şemsiye ile bariyer oluşturursanız, o köpek geçmişteki travmalarını hatırlayıp korkup kaçabilir ya da korkusunu agresyona dönüştürüp saldırabilir.
Bir sokak köpeği ile karşı karşıya kaldığımızda ne yapmalıyız?
Veyahut köpek saldırısı anında yere çömelmemiz bizim iyi niyetli olduğumuzu karşıya aktarmaktan ziyade, daha savunmasız bir pozisyonda kalmamızı sağlayacaktır. Şahsen ben insanları böylesi bir kumarın içine atan bu tip tekniklerin kullanılmasını ve önerilmesini doğru bulmuyorum. O yüzden az evvel önerdiğim gibi sakinliğimizi ve sıradanlığımızı korumaktan daha az kumar içeren bir yöntem teklif edemiyorum. Gerçekten ısırmaya meyletmiş bir köpek sizi her şekilde ısıracaktır ama yanlış tekniklerle yaklaşırsanız sadece merak eden ya da şüphe duyan bir köpeği bile dövüşmeye itebilirsiniz.
Özetle kedisiyle, köpeğiyle sahipsiz hayvanlar bizim bir ürünümüz ve de gerçeğimizdir. Hangi yoldan ya da hangi boyuttan olursa olsun, onlarla karşılaşmalarımız bilinçsiz olursa kaybeden taraf hep biz insanlar olacağız…”
Sokak köpekleri konusunda çare nedir? Çare planlı, kapsamlı ve istikrarlı bir programdır
Gökhan Dinçtürk, sokak köpekleri sorununda nasıl bir çözüm üretilebileceğine dair tavsiyelerini de madde madde sıraladı.
1- Bu programın ilk parçası kısırlaştırmadır. İlgili bakanlık ve belediyeler eliyle organize edilecek kapsamlı bir çalışma sayesinde kısa bir sürede tüm sokak köpekleri kısırlaştırılabilir. Kısırlaştırma işlemine alınan bu köpekler kapsamlı bir taramadan geçmeliler. Hem zihinsel hem bedensel olarak yürütülecek bu taramanın ardından ihtiyacı olanların tedavileri yapılmalıdır. Aynı operasyon sırasında aşılama ve mikroçipleme işlemleri bittikten sonra doğal ortamlarına geri bırakılmalıdırlar. Bu esnada yürütülecek reklâm ve kampanyalarla birlikte sahipsiz köpek edinmek özendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
2- Çözümün ikinci ayağı köpek üretimine getirilecek kısıtlamalardır. En masum duygularla bile olsa her önüne gelen köpek üretememelidir. Köpek üretimi sanıldığı gibi erkek ve dişi köpeğin bir araya getirilmesinden ibaret değildir.
Çok daha komplike ve bilimsel yaklaşım isteyen bir mevzudur. Sadece ve sadece belli eğitimlerden geçip üretici ehliyeti almış profesyonellerin karakter ve sağlık taramalarını geçmiş köpekleri üretilmelidir. Merdivenaltı olarak tabir edilen üretimlere ciddi cezalarla caydırıcılık getirilmelidir. Yurtdışından yurda girecek köpeklerde de yavru ise ebeveynlerinde, yetişkin ise köpeğin kendinde benzer kriterler aranmalıdır.
3- Üçüncü çözüm köpek sahiplerinin ehliyetlendirilmesidir. Oyuncak köpek bile bakmaması gereken insanların oldukça kolay şekilde köpek sahiplenebiliyor olması sorunun bir başka kaynağıdır. Köpek bakmak büyük bir yeterlilik işidir. Köpek edinmek isteyen kişiler için çeşitli testlerin ve derslerin olduğu ehliyetlendirme kursları açılmalıdır. Hâlihazırdaki köpek sahipleri de mutlaka bu programın gereklerini yerine getirmelidir.
Zihinsel, zamansal, finansal ve çevresel olarak köpek bakmaya uygun olmayan adaylar en baştan elenmelidir. İlk elemeyi geçen sahiplere ve sahip adaylarına belli bir saat boyunca köpek bakımı, sağlığı, davranışı gibi dersler verilmeli. Akabinde girecekleri yazılı test ve heyet mülâkatından sonra ehliyetlerini alabilmeliler. Bu kursta öğretilenlerin dışında köpek bakanlara yanlış uygulamaları miktarınca caydırıcı cezalar verilmelidir. Böylece sahipli köpeklerin de sorun yaratması en aza indirgenir.
Tüm bu anlattıklarım uygulanabilir şeylerdir ve fakat büyük bir bütçe gerektirmektedir. Bu noktada köpek sahiplerine koyulacak vergiler, köpek edinme ehliyetine katılacaklardan alınacak harçlar, bağış kampanyaları ve sivil toplum kuruluşlarının destekleri ile güçlü bir havuz oluşturulabilir. Bu strateji iyice tartışılıp detaylandırıldığında ve de uygulandığında sahipli ya da sahipsiz olsun, tüm köpeklerin yaşam standardı artar ve köpeklerle ilişiği bulunmayan insanların bile köpeklere olan bakış açısı olumlu bir atmosfere bürünür. Ayrıca, binlerce yıldır dostumuz olan köpeklerle ilgili tarihimize baktığımızda gurur duyacağımız altın bir sayfa açmış oluruz. Zira sahipsiz/sokak köpeği sorununu da yine biz insanlar yarattık. Bilinçsiz ve kontrolsüz üretimlerimizle bu zemini bizler hazırladık. Bir hevesle edindiğimiz köpekleri sokaklara salarak bugünkü durumu yine bizler besledik…