Bugün 30 Ocak Dünya Kruvasan Günü! İşte kruvasan'ın ilginç tarihi...

Yoğun tereyağı kokusuyla iştah kabartan ve ünü dünyaya yayılan kruvasan’ın bu kadar çok sevilmesinin sonucu olarak 30 Ocak, Dünya Kruvasan günü olarak kutlanıyor. Biz de bu nedenle kökeni 13. Yüzyıl'a kadar dayanan ve dünyada croissant adı ile geçen kruvasan'ın tarihine bir göz atalım dedik. Bu vesiyleyle bir Fransız lezzeti olarak bildiğimiz kruvasan'ın tarihinin rivayet bu ya, Osmanlı dönemindeki Viyana Kuşatması'na kadar dayandığını öğrendik. Gelin, birlikte hem kruvasan yeme kültürüne hem de ortaya çıkış hikayesine bakalım! 30 Ocak, başta ABD olmak üzere, pek çok ülkede her yıl Kruvasan Günü olarak kutlanıyor. Fransız mutfağıyla birlikte anılan ama aslında Avusturya’da doğan kruvasan, tüm dünyanın severek tükettiği pastane ürünleri arasındaki yerini üç yüzyılı aşkın süredir koruyor. Yoğun tereyağı kokusuyla iştah kabartan ve ünü dünyaya yayılan kruvasan’ın bu kadar çok sevilmesinin sonucu olarak 30 Ocak, Dünya Kruvasan günü olarak kutlanmaya başlamış. Tüm dünyada hem marmelatlarla hem de jambon, peynir gibi kahvaltılıklarla da tüketilen kruvasan (croissant) adını hilal (crescent) şeklinden alıyor. Başta Fransa ve Avrupa olmak üzere dünyanın hemen hemen her yerinde sevilerek tüketilen kruvasanın ilk ortaya çıkışının 17. Yüzyıl'a dayandığı rivayet ediliyor. Üstelik bu hikaye Osmanlı dönemine dayanıyor... Rivayet bu ya, 17. Yüzyıl'da Osmanlı’nın başarısızlıkla sonuçlanan Viyana kuşatması sonrasında Viyanalı fırıncılar kutlama için kipferl adlı geleneksel Avusturya hamur işini Osmanlı sancağındaki hilalden esinlenerek hilal şeklinde yapmaya başlıyor ve bunları satışa sunuyor.Bu çörekler kısa zamanda öyle popüler oluyor ki, sadece Avusturya'nı başkenti Viyana'da değil, ülkenin dört bir yanında en sevilen kahvaltılıklar arasında giriyor. Ardından kruvasan'ın ünü ülke sınırlarını aşıyor. Zamanla Fransa’ya gelen kruvasan kraliçe Marie Antoinette’in de en sevdiği yiyeceklerden biri haline geliyor. Bunun sonucu olarak Fransız fırıncılar tarafından reçetesi iyice geliştiriliyor ve dünya kruvasan'ı daha çok Fransız lezzeti olarak tanımaya başlıyor. Kruvasanın geçmişiyle ilgili farklı rivayetler olsa da en bilinen ve birçok tarihçi tarafından da kabul gören hikayesine göre, kruvasanın kökeni kipferl isimli başka bir mayalı hamur işine dayanıyor. Bu hamur işinin ise 13. Yüzyıl'dan itibaren Avusturya'da yapıldığı söyleniyor. Reçetesi Avusturya'dan şekliyse Osmanlı'dan alınan bu lezzetin meşhur bir Fransız lezzetine dönüşme hikayesinin detayları ise şöyle:Fransa kruvasan ile 1770'de Avusturya Arşidüşesi Marie Theresa'nın kızının Fransız veliahtı ile evlenmesi üzerine tanışıyor. Theresa'nın kızı Marie Antoinette Viyana'dan Paris'e taşınıyor. 1774'te eşi tahta geçiyor.Artık bir Fransız kraliçesi olan Avusturya asıllı Marie Antoinette, Viyana'dan bildiği ve sevdiği bu hilal şeklindeki kruvasanların saray mutfağına taşınmasını sağlıyor. Zaman içinde kruvasanın ünü saray sınırlarını aşıyor.Önce saray çevreleri ve zenginlerin, ardından da tüm halkın en sevdiği lezzetlerden biri haline geliyor. Günümüzde kruvasan en çok sabah kahvaltılarında, kahve ile birlikte tüketiliyor.Fransızlar sade, İtalyanlar ve Avusturyalılar ise sütlü kahve eşliğinde tüketiyor. Kruvasan'ın hamuru bol miktarda tereyağ içerdiğinden, hem kahve ile güzel bir tat uyumu oluşturuyor hem de fırında o vazgeçilmez çıtırlığına kavuşuyor.Krema, meyve veya çikolata ile zenginleştirilen kruvasanı portakal veya kayısı reçeli ile birlikte yemek de yaygın alışkanlıklar arasında. Tuzlu bir tat arayanlar ise kruvasan'ı taze peynirler veya füme somon ile deneyebilirler. Kruvasan'a aynı zamanda peynir ve hindi fümeyle beraber fesleğenli soslar da çok yakışıyor.