Cevahiratün: Mücevherlerden kıymetli
Cevher: Bir şeyin özü.
Cevriye: Eziyet, cefa, sıkıntı.
Ceyda: Uzun boyunlu ve güzel.
Ceyla: İnsanlığa atfedilmiş, bağışlanmış.
Ceylan: Geyik cinsinden gözlerinin güzelliğiyle ünlü hayvan.
Ceylin: Farsça kökenli Cennetin kapısı anlamında.
Cihanfer: Cihanı aydınlatan çok güzel kadın.
Çağla: Badem, erik ve kaysı gibi meyvaların ham hali
Çakıl: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar
Çiçek: Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölüm
Çiğdem: Türlü renklerde çiçek açan bir kır bitkisi
Çilek: Yabani olarak çayırlarda yetişen meyveli bitki
Çilem: Bana ait olan çile.
Çiler: Şarkılar söyleyen, şakıyan
Çise: Çiseleyen yağmur damlası
Çiselen: Çiseleyen yağmur damlası.
Çitlembik: Mercimek büyüklüğünde, fıstık tadında meyve veren, düz kabuklu, kayona benzer bir ağaç
Çolpan: Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü