Ergenlik çağındaki çocuklar için yeni tehlike: Filtre estetiği!

Dijital filtreler ergenlik çağındaki çocuklarda gerçek dışı beklentiler yaratıyor. Uzmanlar, ergenlik çağındaki çocuklar için yeni bir tehlike arz eden filtre estetiği talepleri konusunda ailelerin dikkatli olması gerektiğini söylüyor. Sosyal medyanın etkisi ile iyice yayılan ve bir akım haline gelen Instagram filtreleri ve K-Pop güzellik algısı nedeniyle henüz gelişimini tamamlamamış çocuklar, estetik merkezlerine başvuruyor ve görünümünü değiştirmeye çalışıyor! Peki geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilecek bu durum için aileler ne yapmalı?

Son dönemde sosyal medyanın da etkisiyle iyice yayılan ve bir akım haline gelen Instagram, Snapchat veya TikTok filtrelerinin ve K-Pop güzellik algısının, estetik operasyon taleplerini artırdığına dikkat çeken Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güray Yeşiladalı, 14-15 yaşındaki ergen bireylerin henüz vücut gelişimlerini tamamlamadan estetik operasyon talebinde bulunduklarını söyledi. Ailelerin bu talepler karşısında çaresiz kaldığını ifade eden Op. Dr. Yeşiladalı, “Aileler, çocuklarıyla iletişimi koparmamalı, ihtiyaç duyulduğunda ise psikolojik destek almaktan kaçınılmamalı. Aksi halde küçük yaşlarda gerçek dışı beklentiler, hayal kırıklıklarına ve sağlıklarında geri dönüşü olmayan sorunlara neden olabilir” diyerek aileleri uyardı.

Dijital filtreler ergenlik çağındaki çocuklarda gerçek dışı beklentiler yaratıyor. Uzmanlar, ergenlik çağındaki çocuklar için yeni bir tehlike arz eden filtre estetiği talepleri konusunda ailelerin dikkatli olması gerektiğini söylüyor. Sosyal medyanın etkisi ile iyice yayılan ve bir akım haline gelen Instagram filtreleri ve K-Pop güzellik algısı nedeniyle henüz gelişimini tamamlamamış çocuklar, estetik merkezlerine başvuruyor ve görünümünü değiştirmeye çalışıyor! Peki geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilecek bu durum için aileler ne yapmalı?

Pandemiyle birlikte hayatımızda birçok şey değişti kuşkusuz. O değişikliklerden biri de, artık yüz yüze toplantılardan çok çevrimiçi toplantıların gerçekleşmesi ve evden çalışma oranlarının artması. Kendini toplantı esnasında filtrelerdeki haliyle görmek isteyen birçok insan da bu dönemde soluğu estetik hastanelerinde aldı. Sadece bununla da kalmadı, sosyal medyanın kullanımı arttıkça, özellikle de son dönemin K-Pop (Güney Kore kökenli pop akımı) güzellik algısı iyice kendine yer edindi ve gençlerde de estetik taleplerini artırdı.
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güray Yeşiladalı 14-15 yaşındaki ergen bireylerin henüz vücut gelişimlerini tamamlamadan estetik talebinde bulunduklarını söyledi. Ailelerin bu talepler karşısında çaresiz kaldığını ifade eden Op. Dr. Yeşiladalı, “Aileler çocuklarıyla iletişimi koparmamalı, ihtiyaç duyulduğunda ise psikolojik destek almaktan kaçınılmamalı. Aksi halde küçük yaşlarda gerçek dışı beklentiler, hayal kırıklıklarına ve sağlıklarında geri dönüşü olmayan sorunlara neden olabilir” diyerek aileleri uyardı.

“K-POP AKIMINDAN ETKİLENİP ESTETİK CERRAHİ MERKEZLERİNE BAŞVURAN ERGEN BİREYLER VAR”
Toplumların artık sosyal medyanın da etkisiyle daha görsel bir dönemi yaşamalarının tüketimi de bu yönde artırdığını ifade eden Op. Dr. Güray Yeşiladalı, “K-Pop akımından etkilenip estetik merkezlerine başvuran genç insan sayısı arttı. Böyle bir trendin başladığını söyleyebiliriz. Kore, son yıllarda hem müzik hem görsel sanatlar hem de estetik cerrahi açısından önemli bir noktada. Hem Avrupa’da hem de dünyanın geri kalan bölgelerinde yayılımı artıyor ve öncelikle etkilenenler de ergenler oluyor” dedi. Özellikle K-Pop kültüründen etkilenen kuşağın 14-15 yaş grubu olduğunu ifade eden Op. Dr. Yeşiladalı, “Zaman zaman aileler, gençlerin istekleri karşısında çaresiz kalıyorlar o nedenle ailelerle de görüşmek durumunda kalıyoruz. Ben bu yaştaki bireylere estetik yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Hem fiziksel hem de ruhsal gelişimini tamamlamamış bireyin vücudunda kalıcı işlemler yapmak medikal olarak da etik olarak da uygun değil” diye konuştu.

“ULAŞILAMAYACAK HEDEFLER KOYUYORLAR”
Sosyal medyanın, görselliğin ön planda olduğu bir mecra olmasından dolayı özellikle bu yaş grubundan insanları çok daha fazla etkilediğini ifade eden Op. Dr. Yeşiladalı, bu durumun kişilerde gerçek dışı beklentiler oluşturduğunu ve kişilerin ulaşılamayacak hedefler koyduklarını söyledi. Bu durumun da psikolojik ve fiziksel olarak gençleri olumsuz etkilediğinin altını çizen Yeşiladalı, “Ailelerin bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor. Ergen bireyler yalnız bırakılmamalı, böyle durumlarda aileler ve çocuklar arasında bir uzaklık yaşanıyor, buna müsaade edilmemeli, aileler çocuklarına onları desteklediklerini ve yanlarında olduklarını hissettirmeli. Ama yine de iletişim kurulamazsa psikologların veya psikiyatristlerin yardımıyla yol almak çok önemli” dedi.
“FİLTRELER DE BEKLENTİLER DE GERÇEKÇİ DEĞİL”
Çeşitli uygulamalar vasıtasıyla yapılan ve gerçekçi olmayan yüz filtrelerinin insanların estetik arayışını artırdığına ve bu konuda çok dikkatli olunması gerektiğine dikkat çeken Op. Dr. Yeşiladalı, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu filtreler gerçek değil ve görüntünüzü değiştiriyor. Filtrelerdeki gibi görünme arayışı kişiyi sağlıksız durumlara sokabilir. Gerçekçi beklentiler konulmalı. Bu beklentiler gerçek dışıysa çok genç yaşta hayal kırıklıkları ve geri dönüşü olmayan sağlık sorunları yaşanabilir."

KLİNİK PSİKOLOGDAN GÜZELLİK ALGISI KAVRAMI VE BEDEN ALGI BOZUKLUĞU
Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, estetik kaygıların ortaya çıkmasında ilk etkenin güzellik algısı olduğunu belirtiyor. Güzel olmak, estetik açıdan çekici olmak beraberinde daha fazla ilgi görmeyi ve daha fazla olanağa ulaşmayı mümkün kılabilir. Özellikle kültürel açıdan bakıldığında toplumsal yaşam tarzı ve toplumun beklentileri bireyi fazlaca etkilemekte, güzellik ve estetik konusunda da kadınlara yönelik beklentiler daha ön plana çıkıyor. Ö
Estetik kaygısının diğer boyutunun kadın-erkek ilişkileri ve cinsellik olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, "Tarihsel akışa bakıldığında Rönesans Dönemi tablolarından, heykellere kadar kadın bedeni üzerine çok fazla tasvir yapıldığı görülüyor" diyor.
Estetik kaygısında üçüncü boyut ise kişinin kendi bedenine dair algısı. Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, "Özellikle beden dismorfik bozukluğu (*) gibi durumlarda kişinin kendi bedenine yönelik gerçekçi olmayan algılamaları ve beklentileri olabilir. Bedeninin herhangi bir bölümünü kafasına takabilir, estetik açıdan yaptığı müdahaleleri yeterli bulmayarak tekrar tekrar bir uğraş içerisine girebilir. Bu durumda yeme bozuklukları, estetik bağımlılığı, sosyal fobi gibi farklı psikolojik sorunlar da estetik kaygılardan kaynaklanabilir ya da estetik kaygılara yol açabilir.”
(*) Beden Algısı Bozukluğu (BAB) ya da Vücut dismorfik bozukluğu (VDB) olarak da tanımlanır.

KİŞİNİN GÜNLÜK YAŞAMI ETKİLENİYORSA DESTEK ALINMASI ŞART
Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, estetik kaygıların ne boyutta olduğunun önemli olduğunu belirterek “Öncelikle bu kaygıların ne boyutta olduğuna bakmak gerekir. Eğer estetik kaygıları kişinin günlük yaşamını etkileyecek, sosyal ve mesleki işlevselliğini kısıtlayacak bir boyuta geldiyse, akut dönemde sıkıntılarını hafifletecek ilaç desteği alabilir. Ancak uzun vadede bu kaygılara yol açan ihtiyaçlarını ve kişilik dinamiklerini fark etmek, sonrasında da değiştirebilmek için psikoterapi desteği faydalı olacaktır.” dedi.