Geçmişten bugüne müziğin altın yılları

70’ler, 80’ler ve 90’lar, sanatın ‘altın yılları’ olarak anılıyor. O yıllarda yapılan müzik üretimi, kültür mirası gibi kulaktan kulağa taşınıyor. Duygusu eskimiyor, modası geçmiyor… Hala o yılların müziğiyle bazen dans ediyoruz, bazen kederleniyoruz… Peki, neden böyle hissediyoruz? Sırrını, o eşsiz şarkıların sahiplerinden dinledik. Buyurunuz… OYA ÇINAR - ALEV GÜRSOY CİMİN

SEYYAL TANER
70’ler, 80’ler ve 90’lar, o yılları yaşayan herkesin güzel hatırladığı ve özlem duyduğu bir dönem. Sizce bu dönemlerin sırrı neydi?
S.T.: Bu yıllar kalple müzik yapılan yıllardı. Şimdilerde o şarkıları tekrar dinleyince, yapılanların bir ihtiyaç olduğunu görüyorum. O kadar doğru müzikleri sözlerle buluşturmuşuz, o kadar doğru işler yapmışız ki… Bu, beni çok mutlu ediyor.

SEMİHA YANKI
Geçmişteki müzik üretiminin, duygu olarak bugünkünden çok farklı olduğuna katılıyor musunuz?
S.Y.: Tabii katılıyorum. Günümüzde müzikteki duygusallığın azalması, hayat şartlarından kaynaklanıyor. İnsanlar kendilerini o kadar çalışmaya veriyorlar ki aşka ayıracak zamanları kalmıyor. Artık sevgiler samimi değil. Sevgiliye ayıracak vakit kalmadığı için duygusal şarkılar da çıkmıyor.

NEŞE KARABÖCEK
Nostalji size ne ifade ediyor?
N.K.: Nostalji geçmişte kalan güzelliklere olan özlem ve bu duygunun baskın bir hale gelmesidir. Eskiden radyoların üzerine konulan dantel örtüler vardı… Ben bunları da özlüyorum. Müzikal taraftan baktığımızda ise; geçmişte okunan güzel şarkıların ve sanatçıların hep yeniden gündeme geldiğini ve yeni kuşaklar tarafından da sevildiğini görüyoruz.

YELİZ
Geçmişe dönme şansınız olsa, en çok hangi yılları yeniden deneyimlemek isterdiniz?
Y.: Çocukluk yıllarıma dönmek isterdim. Sonra mesleğe başladığım yıllara, 15-16 yaşlarıma dönmek, o yaşlarımı yeniden yaşamak ve hata yapmadan bu yıllara kadar gelmek isterdim. 70’lerin ve 80’lerin tadı çok başka.

İSKENDER DOĞAN
70’li yılların hit şarkıları hala dinleniyor. Siz, ‘Kan ve Gül’ü söylerken, izleyenlerle hep bir ağızdan söylüyorsunuz. Bu neyle ilgili?
İ.D.: ‘Kan ve Gül’, hiçbir ticari kaygı olmadan üretilen bir şarkıdır. Sipariş bestesi değildir. Yaşanmış bir hikayedir. Bu besteyi sevenin çaresizliği yaratmıştır. Dolayısıyla milyonlar beni anlamış, hissetmiş, ‘Kan ve Gül’ü bu yüzden sevmişlerdir.

SALİM DÜNDAR
Eskiden sanat camiasında çok büyük entrikaların yaşandığı doğru mu?
S.D.: Sahne, müzik hayatı, sahnede sıra paylaşımları, “Sen mi önce çıkarsın, ben mi önce çıkarım?” münakaşaları hep olmuştur. Ben hep assolist olarak çalıştım. Belli bir duruşum vardı ve bunu hala koruyorum. O nedenle şahsi olarak bu tarz entrikalara maruz kalmadım.

MELİKE DEMİRAĞ
Sizin döneminizin şarkıları, toplumsal mesajlar da içeriyor. Günümüz şarkılarında neden pek rastlamıyoruz buna?
M.D.: Özellikle 80'lere kadar sosyal içerikli şarkılar, o günlerin haksızlıklarını dile getiriyordu. 80 sonrasında gençlerin büyük bir bölümü çekindiler, sustular, susturuldular. Artık insanların seslerini duyurmak için çok daha büyük avantajları var ama toplum, tüketim toplumu olmaya yöneldi. Bu nedenle, bizim dönemin şarkıları, sanki bugün yazılmışçasına geçerliliğini koruyor.

ATİLLA ATASOY
Günümüzde en dejenere olduğu düşünülen kavramlardan biri de aşk. Aşk ve sadakat size ne ifade ediyor?
A.A.: Aşk, arzunun ulaşamamakla ulaştığı zirvedir; ancak işin içine cinsel uyumun girmesi ve yanı sıra beyinsel onayın alınmasıyla 3-5 yıl sürer. Bu ikiliye güven de katılırsa, o ilişki sevgi ve dostlukla perçinlenen uzun ömürlü bir macera olur. Bizler, her şeyin ayıp karşılandığı dönemlerde, pastane ve sinema köşelerinde, kaçak aşklara ya da aşk zannettiğimiz kaçamaklara mağlup olduğumuz için, “Gerçek aşk nedir?” sorusunun cevabını sanata sığınarak anlamaya çalıştık. Yaşadığım aşka benzer aşk ve hayal kırıklıkları beni yeniden inşa etti ve tamamen sanata ve de özgürlüğüme sığındım.

NİL BURAK
Yeni jenerasyonu nasıl buluyorsunuz?
N.B.: Bizler, birilerinden sonra geldik. Elbette bizden sonra da iyi sesler, iyi yorumcular ve sahnesi iyi olanlar gelecek. Gençlerin içinde iyi sesler, iyi yorumcular var ama maalesef çok az. Günümüzde kalıcı şarkılar pek yok. Ben kendimi gerek ses, gerek yorum, gerekse sahne olarak Türk pop müziğine damga vurmuş bir sanatçı olarak görüyorum. Feyz aldığım sanatçılar olmuştur ancak kimseyi taklit etmedim.

BİLGEN BENGÜ
Günümüz müziğinde, “Uzun yıllar sonra da var olacak” dediğiniz şarkılar, çok beğendiğiniz müzisyenler var mı?
B.B.: Bizim zamanımızda çok güzel işler yapıldı. Çok başarılı yorumcular, müzik dünyasına damgasını vurdu. Günümüzde başarılı bulduklarım ve beni heyecanlandıran gençler var tabii. Aklıma ilk gelenler; Cem Adrian, Zeynep Bastık, Nil Karaibrahimgil, Pinhani, Mor ve Ötesi, Kalben. Şarkılar da yok değil; Pinhani’nin ‘Dünyadan Uzak’, Gripin’in ‘Durma Yağmur Durma’ şarkıları bunlardan birkaçı.

GÖNÜL YAZAR
Uzun yıllar zirvede kalmanın sırrı nedir?
G.Y.: Ben basamakları tek tek ve çalışarak çıktım, benim sırrım bu. Sanatım için çok emek verdim. 16 yaşımda İstanbul’a geldim, yaşım küçük olduğu için sahneye assolist altı olarak çıkıyordum. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses gibi isimlerle çalıştım, sonra da assolist oldum. Her mesleğin ağır ve keyifli tarafları var. Medyada oturup, kalkıp benim kaç kocaya vardığımı konuşuyorlar ama ben flört etmek yerine evlenmeyi tercih ettim, hep onurlu bir yaşam sürdüm.

IŞIL YÜCESOY
Yeni jenerasyondan veliaht olarak gördüğünüz bir isim var mı?
I.Y.: Benim yaşıma gelmiş bir sanatçının, “Bu sanatçı iyidir, bu veliahttır” gibi şeyler söylemesini doğru bulmam. Her isim kendine özeldir. Kimse, kimsenin yerini alamaz ve bütün genç arkadaşlarım da bizler gibi o duvara çarparak, bu çukura girerek bu işi öğreneceklerdir.

ATİLLA YELKEN
Her dönemin bir ruhu ve öne çıkan müzikleri var. Sizce taverna müziği yeniden yükselişe geçer mi?
A.Y.: 75 yılında ilk 45’liğimi yaptığımda ben zaten piyanist şarkıcıydım. Plak şirketimin sahibi bana, “Senin bu yaptığın tarzı hemen plağa taşıyalım” deyince, olur mu, olmaz mı demeye kalmadı, o gece stüdyoya girdim. ‘Atilla Yelken’le Sevdiğiniz Şarkılar’ olarak yayındandı. 80’lerin sonuna kadar 10 albüm yaptım. ‘Gözler Kalbin Aynasıdır’ isimli şarkım, plak listelerinde 1 numara oldu. Hala haftanın birkaç günü çalıyorum; aynı lezzette, aynı tarzda müzik yapıyorum. Bizler iyi şeyler yaptık, o yüzden de bu tarz müzik hep devam eder ve yeniden yükselişe geçer.

AYŞE MİNE
Sizce insanlar eskiye dair en çok neleri özlüyor?
A.M.: Samimiyeti… Bizim zamanımızda yapılan şarkıların sözlerinde, müziğinde, yorumunda içtenlik vardı. Romantizmi, duygusallığı özlüyor insanlar ve bu özlem katlanarak büyüyor. Yeni nesiller bizim şarkılarımızı keşfediyor ve 70’li, 80’li, 90’lı yılların şarkıları yeniden gündeme geliyor.

YEŞİM
Müziğe dair, “Bizim dönenimizde asla böyle değildi” dediğiniz şeyler neler?
Y.: Bizim zamanımızda belki 8 kanal stüdyo vardı ama her müzik aleti sahiciydi. Büyük orkestralarla şarkı söylüyorduk, sesler de sahiciydi. Şimdi dijital ortamda yapılan kayıtlarda her sesle ve aletle oynanıyor yine de aynı lezzeti vermiyor.

YONCA EVCİMİK
Müzik kariyerinizde çok mücadele vermek zorunda kaldınız mı?
Y.E.: Hırslı bir insan olmadım. Azimli ve çalışkan olmayı ilke edindim. Sosyal medyanın olmadığı, özel televizyon ve radyoların daha başlamadığı yıllarda bazı şeyleri başarmak daha zordu. Dünyayı takip edip, kendi işime nasıl uyarlarım derdinde oldum. Kimi zaman eleştirildim. Yıllar sonra “Vay be! Yonca, bunu o zamanlar yapmış” dediklerinde, muzip bir şekilde gülümsüyorum.

SİBEL ALAŞ
Müzikte yeni neslin zevklerini anlayabiliyor musunuz? Onlarla uyumlu musunuz?
S.A.: “Yeni neslin müzik zevki” dersek, büyük bir genelleme yapmış oluruz. Yeni nesil, kendi içinde birçok gruba ayrılıyor. Bir kesim kötü bir Türkçeyle söylenmiş, hızlıca tükenen şarkıları severken; bir başka grup sözü, müziği ve alt yapısı iyi parçaları tercih ediyor. Benim tercihim ikinci gruptan yana. Müzik zevkinin ‘uyumlandığımız’ bir şey olduğunu düşünmüyorum. Hem yeni neslin hem de eski nesillerin yaptığı iyi müzikleri benimsiyorum.

ÜMİT SAYIN
Müziğin de insan ilişkilerinin de yozlaştığı fikrine katılıyor musunuz?
Ü.S.: Teknolojinin gelişmesi, yüz yüze görüşmelerin azalması, Instagram’da bambaşka bir hayat oluşturulması ve bir rüyanın içinde yaşanması, ilişkileri bambaşka bir boyuta taşıyor. Halbuki dışarıda hepimizi bekleyen, doğaya ve insanlara karışabileceğimiz çok güzel bir hayat var. Ben, sevgi, saygı ve vefa duygularının tekrar ortaya çıkacağına inanıyorum. Buna ihtiyacımız var.

EDA ÖZÜLKÜ
Bugün hala kulüplerde 90’lar müziklerinin çalınmasını nasıl yorumluyorsunuz?
E.Ö.: Unutulmaz şarkılara, unutulmaz melodilere imza attık. Sanırım bundan yıllar sonra da sevgiyle hatırlanacağız. Dünyanın ve ülkemizin geldiği teknolojik çağda, 90’lı yılların romantizmini hatırlayan, özleyen her yaştan insan, o günlerin şarkılarını dinlemek istiyor. O gün yaptığımız şarkıların bugün hala aynı şekilde değer görmesinin gururunu yaşıyoruz.

METİN ÖZÜLKÜ
Sizce 90’ların en unutulmaz beş şarkısı hangisi?
M.Ö.: Bu soruyu kendi yaptığım şarkılar ve birlikte sahne programları yaptığımız ‘Şimdi 90’lar’ ve ‘Çılgınlar Kulübü’ projelerinde yer alan sanatçı arkadaşlarımın şarkılarını hariç tutarak cevaplıyorum. İlk 5’imi şu şekilde sıralıyorum: Mirkelam, ‘Her Gece’, Yonca Evcimik, ‘Abone’, Burak Kut, ‘Benimle Oynama’, Hakan Peker, ‘Ateşini Yolla Bana’, Kenan Doğulu, ‘Yaparım Bilirsin’.

REYHAN KARACA
Sizce magazin hangi yıllarda daha zevkli ve eğlenceliydi?
R.K.: En zevkli zamanları 80’lerin sonu ve 90’lardaydı. Hafta Sonu gazetesinde her hafta bomba gibi bir gündem olurdu. Şamdan Dergisi’nin kapağı bütün bir hafta konuşulurdu. Tabii ki bu hızlı dönemlerde ben de alakam olmayan isimlerle yakıştırılmıştım ama o gün de bu günlerde de meslekten emekli olmuş ve hala işini hakkıyla yapan magazinci dostlarımızla, o güzel günleri anar, gülümser, kucaklaşırız.

OYA & BORA
Yaşam biçimimizin, alışkanlıklarımızın ve zevklerimizin değişmesinde, teknolojinin payı sizce ne kadar?
Oya & Bora: Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı yadsınamaz. Tek bir tuşa dokunarak market alışverişi yapmak, istediğiniz şarkıyı dinlemek, yazılı, sözlü, görsel her türlü içeriğe anında ulaşmak mümkün. Ama tarih boyunca bu kadar kendi içimize döndüğümüz bir dönem olmamıştır herhalde. Bugün bize düşen; olumlu gelişmeleri hayatımıza kazandırmak ve bilinçli bir şekilde kullanmak. Duygusal zekamızın yapay zekaya yenilmemesi için elimizden geleni yapmak.

JALE
Neden geleceğe yönelmek varken geçmişi arıyoruz hep?
J.: Çünkü birbirimizle didişmekten üretemiyoruz, önümüze bakamıyoruz. Sevgi azaldı, samimiyet azaldı. Hep bir didişme, hep bir, birbirinin ayağını kaydırma telaşı var. Önümüzü göremiyoruz, önümüzü göremediğimiz için de geçmişi özlüyoruz.

ERDAL ÇELİK
Türkiye’de müziğe, sanatçıya verilen değeri yeterli buluyor musunuz?
E.Ç.: Eğer türler üzerinde durmazsak, ülkemizde müziğe verilen değer, belki de bizimle aynı kategorideki ülkeler arasında ilk sırayı alır. Ama türler arası gezi yaptığımızda hayal kırıklığımız had safhaya ulaşabilir. Sanat Allah’ın insana bahşettiği en güzel yetilerden biridir, sanatçıysa o değere başka bir değer yükleyen özel kabiliyettir. “Müzik zor bir zanaat” derdi, eskiler. Bunun temel nedenlerinden biri, özel okullar haricinde ilkokullarımızda yaygın bir müzik ve enstrüman eğitiminin olmaması. Bu da, “Ben de çalarım, ben de söylerim” mantığıyla, gerçek sanatçıların yerini sahtelerinin doldurmasına neden oluyor.

HAKAN EREN: YAPAY ZEKA, MÜZİK DÜNYASI İÇİN BİR TEHDİT
Radyo Programcısı Hakan Eren, aynı zamanda koleksiyoner, müzik prodüktörü ve yapımcı. Bugüne kadar müziğe büyük hizmetleri oldu. Öyle ki; sanatçıların kendi arşivlerinde bile bulanmayan pek çok eser onda mevcut. Türkiye’de 7’den 70’e tüm sanatçılarla sıkı bir dostluğu var. Özlediğimiz eski dönemleri bir de ondan dinleyelim…
Geçmişten bugüne, müziğin geçirdiği değişimi nasıl yorumlarsınız?
En büyük değişim dijital dünyaya geçmemizle gerçekleşti. Geçmişte üretilen şarkılar, tamamen canlı enstrümanlarla yapılan kayıtlardan oluşurken, şimdikiler bilgisayar ortamında üretiliyor. Değişmeyen şeyse; hala plakların çok sevilmesi ve özellikle son dönemde gençlerin tekrar plaktan müzik dinleme keyfini keşfetmeleri.
En keskin değişim nelerde oldu sizce?
Yapay zekayla dijital dünya daha da ileriye gidiyor. İleride daha neler olacak bilemiyorum; gerçekten müzik dünyası için tehditkar bir durum var ortada. Yapay zekayla şarkıcının sesini ve yorumunu bile taklit edebiliyorlar.

ENRICO MACIAS’I SUNDUĞUM ANI UNUTAMAM
Bugüne kadar pek çok sanatçıyla çalıştınız ve çalışmaya devam ediyorsunuz. “Asla unutamam” dediğiniz bir anınızı paylaşır mısınız?
O kadar çok unutamayacağım şey yaşadım ki. “Allah’ım rüyada mıyım?” dediğim çok zamanlarım oldu. Çocukluğumda, gençliğimde peşinde koşturduğum, konserlerini ağzım bir karış seyrettiğim birçok önemli duayenin yapımcısı, editörü, menajeri oldum. 1998 öncesi, “Böyle bir hayat yaşayacaksınız” deselerdi, asla inanmazdım. Unutamayacağım en büyük olay ise: Çocukluğumda en sıkı takip ettiğim ve büyük hayranlık duyduğum Enrico Macias’ın Kuruçeşme Arena’da verdiği konserinde sunuculuk yapmamdı. 15 bin seyircinin karşısına smokinle çıkıp, “Ve karşınızda Enrico Maciassss” diye, sundum ya.. Yaşadığım heyecanı anlatamam…
“Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” diyen bir anlayışta mısınız yoksa günümüzü yaşamak mı daha cazip?
Benim için ikisi birden cazip, ikisini de seviyorum. Ama herkes kaybolan yıllarında yaşananlar için, “Şimdiki aklım olsa” der ya, ben de arada demişimdir.

DOĞALLIK, SAMİMİYET, PLAK VE GAZİNO YILLARI…
70’ler, 80’ler, 90’lar deyince, bize söyleyeceğiniz ilk beş kelime ne olur? Doğallık, samimiyet… ‘Hey’, ‘Ses’ ve ‘Gong’ dergileri, plak ve gazino. Teknolojinin avantajları mı dezavantajları mı sizce daha baskın?
Teknoloji, samimiyeti yok etti. Müzik açısından bakınca da kolaylıklarının yanı sıra, dijitalleşme müzik kültürümüzü yok etti. Dijital platformlardan müzik dinleyenlerin çoğunluğu söz, müzik kime aittir, bilmez. Biz plak, kaset ve CD kartonetleri okuyarak büyüdük. Fikret Şeneş’i de bilirdik Onno Tunç’u da Yurdaer Doğulu’yu da.

45’LİK BAR’IN KURUCUSU FUAT AKYOL: BUGÜNÜN MÜZİĞİ SAMİMİ DEĞİL
Türkiye'nin ilk nostalji müzik yapan barlarından 45'lik'in kurucususunuz. Böyle bir yer açmak nereden aklınıza geldi?
Eski Türk filmlerini çok severim. Tabii ki plak hışırtıları ile eski 45'likleri dinlemek de benim için büyük keyif. Hem kendi nostaljimi yaratmak için hem de ustalara saygı olarak bir mekan açmak istedim. 45'lik, açıldığı günden beri buna hizmet eden bir eğlence mekanı. 45'lik'e gelenler sadece o yıllarda doğmuş insanlar değil. Gençler de ağırlıklı olarak tercih ediyor.
Günümüzdeki müzik onları tatmin etmiyor mu?
Bizim mekanımızda üç jenerasyon bir arada, aynı müziklerle eğleniyor. 70'ler, 80’ler ve 90’larda yapılan şarkıların sözleri daha samimi, daha gerçek. Bugünün müziklerinde teknolojinin de etkisiyle o samimiyet, o gerçeklik yok maalesef.
Bize 70’leri, 80’leri ve 90’ları kapsayan 10 şarkılık bir nostalji listesi yapar mısınız?
1- Fikrimin İnce Gülü-Müzeyyen Senar
2- Aşkın Kederi-Işıl German
3- Kaybolan Yıllar-Sezen Aksu
4- Alladı Pulladı-Seyyal Taner
5- Gönül-Zerrin Özer
6- Aşkın Kanunu-Zeki Müren
7- Meyhaneci-Çelik
8- Aldatıldık-Rengin
9- Delisin-Cici Kızlar
10- Boşvermişim Dünyaya-Nilüfer