Atatürk, 24 Kasım’ı “Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun en fedakar ve saygıdeğer unsurlarıdır” diyerek öğretmenlere armağan etmişti. Hak ettikleri saygıyı bir türlü göremeyen Türkiye’nin saygın öğretmenleri fedakarlıklarıyla Atatürk’ü haklı çıkarmaya devam ediyor Bursalı Ayşegül Havuz (23), 2 yıl önce atandığı Bitlis İçgeçit Köyü İlkokulu’nun tek öğretmeni. Evine, 20 kilometre uzaktaki okuluna geldiğinde ilk işi; öğrenciler üşümesin diye odun kırıp, kömür taşıyıp sınıftaki sobayı yakmak oluyor. Ayşegül Öğretmen, “soba yakmayı burada öğrendim. Şartlar zor ama mesleği seviyorum” diyor. İzmir Çetin altan Mesleki ve Teknik anadolu Lisesi’nde okuyan 16 yaşındaki Samet Karaköse kas hastalığı nedeniyle yürüyemiyor. Fizik Öğretmeni Birol Danışman (56), 3 yıldır samet’i kendi aracıyla her gün evinden alıp okula getiriyor ve aynı şekilde geri götürüyor. Öğretmen arabaya indirip bindirirken öğrencisini kucağında taşıyor. Diyarbakır Kulp’taki ilkokulun tek öğretmeni olan Muhammet Demir (24), kalacak lojman olmadığı için müdür odasında yatıp kalkıyor. Okulda hizmetli olmadığı için sınıfın yerlerini ve sıralarını her sabah kendisi temizliyor. Kent merkezine gitmek istediğinde ana yola çıkmak için de 10 kilometre yürüyor. Diyarbakır Bismil’deki Akbaş İlk ve Ortaokulu’nda 10’u kadın 18 öğretmen var. Öğretmenler hem ders veriyor hem de okulun tüm tamir ve boya işlerini yapıyor. Müdür Mehmet Zeki Bıçakçı, “Her şey öğrencilerin okula severek gelmesi için” diyor.