Giriş
Sanki biraz soğuduk; Instagram yüzünden artık yapmak istemediğimiz 9 şey
Günlük hayatımızda da bir şeyi herkes yaparsa hemen o durumu kendimizde pek istemeyiz. Birkaç sefer yakışıyor mu diye deneyip baksak da genelde daha orjinal kısımlara doğru yol almayı severiz. Instagram'da da durum biraz buraya doğru kayıyor. İnanılmaz çok sayıda denk geldiğimiz şeyleri bir de kendimiz yapmak ya da paylaşmak artık pek de içimizden gelmiyor.
1- İlişki başlama tarihi, ya da evlenilen günü sütun gibi Instagram biosuna kazımak
Aşık olmak pek güzel, pek keyifli ama dünyada bazen bu kadar yoğun bir sadece bize oluyor gibi hissedip herkese bunu göstermek istediğimiz nokta biraz sıkıntılı. Son dönemlerde bunu en çok da tüm özel tarihlerini bir karış bio’suna yazanları gördükçe ilişkimizle ilgili bu tarz romantikliklere hiç gücümüz kalmamış gibi hissediyoruz. Gerçi bu modanın bir jenerasyon önceki akımı aşkı ağaçlara kazımaktı, böyle düşündüğümüzde yeni versiyonu iyi bile olmuş :)
2- İnce ince işlenmiş ve çok uzun boylarda akrilik tırnak
Bakımlı tırnaklara gerçekten bayılıyoruz. Ama son dönemde herkesin öyle uzun, öyle destansı tırnakları var ki her storyde telefonun tuş kilidini bile açamayacak kadar işlevsizleşmiş bu aşırı uzun tırnaklara bakıp bakıp uzaklara dalıyoruz.
3- Feci şekilde süslenmiş "sunumlu" yemekler
Bir yemeği güzel bir sunumla masaya koymak hayattan aldığımız keyfi arttırır doğru, ama her tabak süsleyişimiz artık gerilim filmi gibi geçiyor. “Ya bu işi bir tık abartırsam ve gofrete atkı bağlayan, mandalina dilimlerini minik sandalyelere tek tek oturtanlar gibi olursam?” hissini kafamızda atamıyoruz.
4- Influencerlar tarafından her şeyin biraz fazla övülmesi
Yeni reklam işbirlikleri nedeniyle hayatımıza bir de “yukarı kaydırın ve satın alın” durumu da yüklenmiş oldu. Çok faydalı ürünler öğrenmiş olsak da bazen sadece derin bir nefes alıp o storyi unutmak istiyoruz. Çünkü bu gözler “en sevdiğim mutfak süzgeçim, bunu aman kaçırmayın” gibi şeyler gördükce sormak istiyor; bir insanın kaç süzgeçi olabilir ve içlerinden hangisi en çok sevdiğidir? :)
5- Storyde kutlanılan doğumgünü mesajını bir de kendi profilinde tekrar paylaşmak
Doğumgünümüzü kutlayan insanlar olduğunu bilmek çok güzel bir his. Üstelik doğumgünümüzde istediğimiz her şeyi de yapabiliriz. Ama 30 tane arka arkaya storyle kutlama standı açmış gibi duran bu hareketi yapmaya artık hiç gücümüz kalmadı :)
6- Düğün fotoğraflarıyla bezeli bir Instagram hesabı
Evlenirken dünyanın en güzeli, en yakışıklısı olduğumuzu hissediyoruz ve bu his de kesinlikle çok doğru. Ama bu masalsı pozlarla Instagram'ı her açtığımızda çifter çifter göz göze gelip durduğumuzdan dolayı "ben iyisi mi paylaşmayayım" ya da "evlenirsem bunu yapmayayım" moduna giriveriyoruz.
7- #Tbt tadında hava atma durumu
#Tbt ile geçmiş anıları yad ederiz diye heyecanlanmıştık ama o çıktığından beri Instagram’ın icat edilmediği tarihlerdeki zenginliklere kadar uzandık :) Bu platformda zaten yeterince hava atılıyordu, bir de #tbt geldi ve geçmiş zamanların da havasının atılmasına çok yardımcı oldu biz de o gün bugündür mal varlığı ilanı gibi atılan tbt’lerden sanki birazcık soğuduk.
8- Afilli pozlar vermeye müsait sporlar
Her ne kadar inanılmaz canımız çekse de, air yoga, reformer pilates, antigravity yoga gibi sporlardan bizi bi tık uzak düşüren şey yine Instagram’da çokça yer kaplayan aşırı havalı spor pozları olabilir. Hatta belki spora gittiğimizde de çektireceğimiz pozu düşünmekten spora tam adapte olamadığımız da olmuştur.
9- “Arkadaşlar” ile başlayıp “çok sorulmuş” la devam eden o cümleler
Gerçekten birilerinin bize bir şeyler sorması çok hoşumuza gidiyor. Kıyafetimiz, görüşümüz ya da bambaşka şeylerimiz. Gerçek hayatımızda da cevaplamayı en sevdiğimiz sorular bunlardı. Ama platformumuz Instagram olunca bu “çok sormuşsunuz” demeci artık öyle çok karşımıza çıkıyor ki, "çoktan kasıt 3 mü acaba" diye düşünmek istiyoruz ve genellikle kimseye soru sormamaya doğru itiliyoruz.
Bunların hepsine bakınca geriye pek paylaşılacak bir şey kalmadı gibi mi duruyor? Bizce hayır. Hala sıcacık samimi gülüşlere, sevilen dostlara, minik hayvanlara, doğaya, samimi tavsiyelere, unutulması istenmeyen anlara ve daha nice “gerçek” şeye bol bol yer var.