Sık idrara çıkma diyabet habercisi
![](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207334f45d2a0c0140ccb48.jpg)
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof Dr Abdullah Bereket çocukluk çağı diyabeti ile ilgili merak edilenleri anlatıyor.
![TİP 1 DİYABETİN SEBEPLERİ NELERDİR](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207335045d2a0c0140ccb58.jpg)
TİP 1 DİYABETİN SEBEPLERİ NELERDİR?
Tip-1diyabet otoimmun nedenlerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Otoimmun tek işinin bağışıklık sistemi hücrelerinin (akyuvarlar)kişinin kendi dokularına karşı reaksiyon göstermesi ve o dokuya zarar vermesidir. Tip-1 diyabette bu reaksiyon pankreasın insülin üreten beta hücrelerine karşı olur. Tip1 diyabet gelişen çocuk ve bireylerde aslında doğuştan (bünyesel olarak)diyabete yatkınlık bulunur. Ancak otoimmun harabiyet sürecinin ne zaman başlayacağı yani zamanlaması kişinin maruz kaldığı bazı çevresel faktörlere bağlıdır. Bunlar arasında bazı virüsler ve nitrozoaminler gibi gıda katkılarının rolü olduğu düşünülüyor.
![HANGİ ÇOCUKLARDA RİSK DAHA YÜKSEK](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207335045d2a0c0140ccb62.jpg)
HANGİ ÇOCUKLARDA RİSK DAHA YÜKSEK?
Ailesinde tip1 diyabet, Haşimototiroiditi, çölyak hastalığı gibioto-immunhastalıklar olanlarda risk daha fazladır. Çocuğun annesinde tip1 diyabet varsa çocukta görülme riski yüzde3’e,babasında varsa yüzde 8’e yükselir. Kardeşlerden birinde tip1 diyabet varsa diğer kardeşte görülme riski yüzde 1-15 arasında değişir. Ailede tip2 diyabet olması ise tip-1 diyabet riskini etkilemez.
![TİP 1 DİYABETİN ÇOCUKLARDA BELİRTİLERİ NELERDİR](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207335245d2a0c0140ccb72.jpg)
TİP 1 DİYABETİN ÇOCUKLARDA BELİRTİLERİ NELERDİR?
Tip1 diyabete giden süre aylar ve yıllar içerir. Pankreasın insülin üretimi yüzde20’nin altına düşene kadar çocukta herhangi bir belirti gözlenmez. Ancak bu oran yüzde 20’nin altına düştüğünde kan şekerinde yükselme başlar. Çünkü vücudumuzda insülin eksikliği varsa gıdalarla aldığımız glukoz hücrelerin içine girip hücreleri besleyemez ve kanda şekerin yükselmesine neden olur.
Kanşekeri 170mg/dl’nin üzerine çıkınca idrarada şeker geçer ve bu durum idrar atılımının artmasına neden olur. Çocukta sık sık idrara çıkma,idrarını tutamama, gece alt ıslatma gibi belirtiler ortaya çıkar. Ancak genel durumu iyidir. İdrarla kaybedilen sıvıyı tekrar vücuda koyabilmek için çok su içme isteği olur. Devamlı su içer. Ancak buna rağmen vücuttan su kaybı karşılanamadığında ağızda kuruma, halsizlik,yorgunluk başlar. Çocuk yemeklerini yediği halde kilo kaybeder. Diyabet bu aşamada tanınıp tedavisine başlanmazsa vücuttaki yağların yakılması sonucu açığa çıkan ve ketonadı verilen maddeler çocukta bulantı,karın ağrısı,kusma gibi belirtilere yol açar.
![](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207335245d2a0c0140ccb78.jpg)
Daha ileri aşamada ketonlarda asit miktarını artırırlar ve bu durum derin ve iç çeker tarzda nefes alıp verme ve nefeste çürük elma(aseton)kokusuna neden olur. Diyabet bu aşamada da tanı alıp tedavi edilmezse bir süre sonra bilinç bulanıklığı,uykuya meyil ve komaya kadar gidebilen ağır bir tablo oluşur.
1) SENSÖRLER: Parmak delmeden cilt altı sıvısından kan şekeri ölçümünü mümkün kılıyor. Bu cihazlar 24 saatlik kan şekeri profillerini görmek için oldukça kullanışlı.
![](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207335345d2a0c0140ccb8b.jpg)
2) İNSÜLİN POMPASI: Bunlar cep telefonu büyüklüğünde küçük cihazlar. Pompanın içine insülin konuluyor, ince bir hortum ile cilt altına insülin pompalanıyor. Eski model pompalar, doktor tarafından belirlenen sabit miktarda insülini gece-gündüz sürekli olarak veriyordu. Bazal insülin olarak tanımlanan bu insülin dışında hasta ayrıca yemek yiyeceği zaman pompanın tuşlarına basarak ekstradan insülin alıyordu. Yeni model pompalarda ise sensör ve pompa iletişimi mümkün. Bu sayede pompa, kan şekeri düzeyine göre bazı ayarlamalar yapabiliyor. Örneğin kan şekeri düşüklüğünü algıladığında bazal insülini kesebiliyor ya da insülini otomatik ayarlayabiliyor.
![](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207335345d2a0c0140ccb97.jpg)
3) HÜCRESEL TEDAVİLER: Diyabetin tamamen ortadan kaldırılması vücudun tekrar insülin üretimini sağlamasına bağlı. Buna yönelik hücresel tedaviler halen deneysel aşamada. Adacık hücre naklinde kadavradan alınan pankreastan adacık hücreleri ayrıştırılıyor. Bu hücreler doku tipi uygun olan diyabetli hastaya naklediliyor. Vücudun bu nakledilen hücreleri reddetmemesi için bağışıklık sistemini baskılayan (immunosupresif) ilaçlar kullanılıyor.
![](https://image.posta.com.tr/i/posta/75/750x0/6207335445d2a0c0140ccba5.jpg)
Yüksek maliyetli olması, adacık hücresi bulmada güçlükler, imunosupresif kullanımı ve nakledilen adacık hücrelerinin zamanla canlılığını kaybetmesi şu anda bu yöntemin yaygınlaşmasının önündeki en büyük sorunlar. Diğer deneysel yöntemlerden biri de kök hücre nakli. Bu yöntemde kişinin kemik iliğinden, kordon kanından ya da embriyodan alınan kök hücrelerin insülin üreten hücrelere dönüştürülmesi ve bu hücrelerin nakli üzerinde çalışılıyor. Bu yöntem henüz hayvan deneyleri aşamasında. Ancak uzun vadede umut verici bir araştırma alanı olduğunu söyleyebiliriz.