Sizce resim mi yoksa fotoğraf mı? Ruhiye Yalgın ‘Çalışkan Anadolu kadınları ilham verdi’ diyerek ödül kazandıran hikayeyi anlattı

Ressam Ruhiye Yalgın’ın resim merakı çocuk yaşlarda başladı. Doğanın tüm güzellikleri onun ilham kaynağıydı. “Taşa, toprağa her yere bir şeyler çizdiğimi hatırlıyorum” diyen Yalgın’ın birbirinden gerçekçi çizimlerinin fotoğraf olmadığına inanmak oldukça zor. Çizimlerin hangi köşesine baksak, esnemiş bir kazağın ayrıntılarını, oyalı başörtüleri ile çalışkan Anadolu kadınlarını ve doğanın gerçekliğini görüyoruz. Yalgın, “Detayları görmezden gelemediğim için gerçekçi resimler yapıyorum” diyerek çizimlerini yaparken nelere dikkat ettiğini ve kendisine uluslararası ödül kazandıran resmin hikayesini posta.com.tr'ye anlattı.

Elif Bayram / Posta.com.tr - Ruhiye Yalgın'ın fotoğraftan ayırt edilemeyen gerçekçi sulu boya resimleri görenleri adeta büyülüyor. Sosyal medyada Yalgın’ın çizimlerini görenler şaşkınlıklarını gizleyemiyor ve “Sulu boya mı? Fotoğraf bu!” şeklinde yorumlar yapıyor. “Resimlerimdeki gerçeklik boyayı ve fırçayı kullanma tarzımın bir sonucu” diyen Yalgın, resim macerasının nasıl başladığını ve fotoğraf kadar gerçekçi eserleri nasıl çizdiğini tek tek anlattı.

"ANILARIM RESİMLERİME KONU OLMAYA BAŞLADI"
“Zaman içinde gördüklerim; anılarım, hislerim ve biriktirdiklerim resimlerime konu olmaya başladı” diyen Ruhiye Yalgın, çizdiği bazı resimleri sosyal medya hesabından paylaşıyor. 60 yaşındaki yetenekli sanatçının çizimlerini görenler ayrıntılara dalıp gidiyor. Gerçekçi sulu boya çizimleriyle dikkat çeken Yalgın, yaşamın, hayvanların, bitkilerin, toprağın ve suyun kısacası doğanın onun hayatında önemli bir yere sahip olduğunu anlatıyor.

“ÇOCUKLUĞUM DOĞAYLA İÇ İÇE GEÇTİ”
Ruhiye Yalgın “Çocukluğum doğayla iç içe geçti. Doğanın tüm güzellikleri, benim ilham kaynağım” diyerek sözlerine başlıyor:
“Resim maceram bir şeylerin tetiklemesine gerek kalmadan kendiliğinden başladı. Resim yapmaya İlkokul sıralarında başladım. Her zaman, diğer işlerimden bir an önce kurtulup heyecanla başlayacağım eğlencem ve dinlencem oldu. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi mezunuyum. Uzun yıllar Resim ve Grafik tasarım Öğretmeni olarak görev yaptım. Yıllar içinde, moda tasarımı, tekstil tasarımları, grafik tasarımlar ve farklı tekniklerde çalışmalar yaptım. Yaklaşık 10 yıl önce aktif olarak resim yapmaya başladım. 1- 2 yıl yağlıboya çalıştıktan sonra sulu boya tekniğine geçtim.”

Ruhiye Yalgın'ın çizdiği resimler, sadece estetik bir zenginlik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda yaşamdan izler taşıyor. Yalgın, birbirinden gerçekçi çizimlerini nasıl yaptığını şöyle anlatıyor:

GERÇEKÇİ ÇİZİMLERİNİN SIRRINI ANLATTI
"Klasik şeffaf sulu boya tekniğini uyguluyorum. Bunun dışında özel bir yöntem kullanmıyorum. Resimlerimdeki gerçeklik kendi tercihimle boyayı ve fırçayı kullanma tarzımın bir sonucu. Resimlerimi bazen atölyemde; seçtiğim objelerle kompozisyon hazırlayıp modelden, bazen de çektiğim fotoğraflardan yararlanarak yapıyorum. Birkaç fotoğraftan seçtiklerimle yeni bir kompozisyon oluşturuyor veya bir fotoğraf üzerinden, istediğim kompozisyona uygun eklemeler veya çıkarmalar yaparak parşömen kağıdına desenini çiziyorum. Sonra da sulu boya kağıdına geçirerek en sevdiğim boyama aşamasına geçiyorum."

“DETAYLARI GÖRMEZDEN GELEMEDİĞİM İÇİN GERÇEKÇİ RESİMLER YAPIYORUM”
Ruhiye Yalgın'ın fotoğraftan ayırt edilemeyen gerçekçi sulu boya resimleri, çizimlerin içinde yolculuğa çıkma duygusu veriyor. Renklerin uyumu, detayların inceliği ve ışığın kullanımı sanatçının titiz çalışmasını ortaya koyuyor.
Yalgın, çalışma prensipleri bakımından Realizm ve Hiperrealizm arasında önemli farklar olduğunu belirterek, “Ben gerçekçi (Realist) çalışıyorum. Çalışma prensipleri bakımından Realizm ve Hiperrealizm arasında çok fark var. Doğadaki tüm varlıkların; onları onlar yapan detaylarını görmezden gelemediğim için gerçekçi resimler yapıyorum. Soyut, az gerçekçi, gerçekçi, çok gerçekçi olması gibi sanatçının tarzı ve tercihleri ile ilgili olan nitelemelerin bir resmin sanat eseri olmasındaki belirleyiciliğini de kabul etmiyorum” dedi.

“ÇOK AZ İNSANIN YAPABİLECEĞİNİ UNUTMAMAK GEREKİR”
Sanatın çok katmanlı bir deneyim olabileceğini söyleyen Yalgın, “Hiperrealist sanatçılar, devasa boyutlarda yüksek çözünürlüklü fotoğraf kalitesinde, fotogerçekçi resimler ortaya çıkarırlar. Daha çok el işçiliği olduğu söylense de bu el işçiliğini bile çok az insanın yapabileceğini de unutmamak gerekir. Ortaya çıkan işin ne olduğu konusu, çok geniş perspektifte, sanat kavramının birçok bileşeniyle birlikte değerlendirilebilecek bir konudur” diye konuştu.

ÇİZİMİN HİKAYESİNİ ANLATTI
Ruhiye Yalgın, “Bir Anadolu kadınından esinlenerek yaptığım bu resim, Uluslararası, Splash 25: "En İyi Sulu boya" resim yarışmasında özel ödül jürisi tarafından finalist seçildi. Artists Magazin dergisinin Temmuz 2024 özel sayısında yayınlanacak” diyerek çizimin hikayesini anlattı:
“Gözlerini tam göremesek de bizi baktığı yöne doğru çeken, gülümseten, güçlü ve kararlı bir yüz. Memnuniyeti; doğa ile yaptığı anlaşmanın özgüvenine olan katkısından mıdır yoksa yaratma gücü ve üretkenliğinin taşa, toprağa, ağaca ve hayvana, kendiliğinden sirayet edivermesinden midir bilemiyorum ama bu çalışkan kadın beni çok etkiledi.”

ULUSLARARASI EN İYİ SULU BOYA BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ
Ruhiye Yalgın sözlerine şöyle devam etti:
“Daha önce ‘Pembeli Kız’ isimli resmim de yarışmada en iyiler arasına girdi. Aynı köyde çektiğim birkaç fotoğrafı referans alarak yaptığım resimler gibi, yine bu güzel kadınların emekleriyle üretilmiş ve kurumaları için bir yere serilmiş mısırların resmi de önceki yıllarda bana The Art Of Watercolor Dergisi’nin düzenlediği yarışmada uluslararası en iyi sulu boya birincilik ödülünü getirdi.”

‘ÇALIŞKAN ANADOLU KADINLARI İLHAM KAYNAĞIM OLDU’
“Yeni bir resmin hazırlıkları, biten her resmimde edindiğim deneyimler bir sonrasında yeni keşiflerimi ve kağıtlarımda yazılı en güzel anılarımı oluşturdu” diyen Ruhiye Yalgın, “Yaşanmışlıkların izleri yüzlerine yansımış yaşlı kadınlar; onların yorgun hüzünlü yüzleri, sevinçleri, azimleri ve her şeye rağmen umutla ve sevgiyle bakan gözleri, yüzlerini çevreleyen ve bütün duygularına tercüman olan oyalı başörtüleri ile çalışkan Anadolu kadınları en başta olmak üzere doğanın, çoğu insanın görmezden geldiği tüm güzellikleri benim ilham kaynağım oldu” diye konuştu.

“EN BASİT MALZEMELERLE BİLE OLSA ÇALIŞMALI”
“İlkokul sıralarında sulu boya resim yapmayan yoktur. Sulu boya denince birçok kişinin gözünün önüne derste yapılıveren şipşak resimler gelir. Aslında profesyonel anlamda çok zor ve ustalık gerektiren bir tekniktir” diyen Yalgın sözlerine şöyle devam etti:
"Sanatçı olmak ve sanat eseri ortaya çıkarmak öncelikle özel bir yetenek, donanım ve uzun uğraş gerektirir. Ancak resmi seven herkes sanat eseri ortaya çıkarmak zorunda da değildir. Teknoloji diğer sanat dalları ile etkileşimi kolaylaştırmışken, resim sanatı için aynı şey söz konusu değildir. Resim sanatı günümüzde lüks haline gelmiş olsa da özellikle yetenekli gençler kendilerine inanmalı ve ulaşabildikleri en basit malzemelerle bile olsa çalışmalı, kendilerini geliştirmeli ve sanata sahip çıkmalıdır."