Tuvana Türkay'ı Kanal D'nin yeni dizisi 'Kızlarım İçin'de izleyeceğiz. 27 yaşındaki oyuncu, “Estetiksiz olsa Tuvana Türkay diye biri olmayacaktı diyenler bile var. Burnumu yaptırmadan önce üç başrolde oynadım. Ben yetenekliyim. Bunu kabul etsinler artık!” diyor Oya Çınaroya.cinar@posta.com.trSon zamanlarda adınızı çok duyar olduk. Herkes merak ediyor, nasıl başladı Tuvana Turkay’ın hikayesi? Bulgaristan’dan göçen bir ailede, 1990’da... Laz kızıyım ben. Çocukluğum sokakta oynayarak geçti. Okula gitmeyi çok sevmedim. Okula gitmemek için hasta numarası yapardım. Evde kalıp yaratıcı bir şeyler yapmayı severdim. Herkesi güldürürdüm. Meşhur bir piyanist-şantör taklidim vardı. Çok sükseliydi. Komşular gelince Mezdeke kasetini takar ve kemerimle dans etmeye başlardım. Aslında pek öyle değil... Kolay bir hayatım olmadı. Hinlik ve cinlik bilmem. Kimseye tepeden bakabilecek bir tepem de olmadı çocukluğumda. Benim tek tepem ailemdi, ablam ve annemdi. Üçümüz zar zor bir tepe edebilirdik. Üçümüz birlikte dev gibiydik ama ben duygusal bir çocuktum. Dedem erkek kuzenimi benden çok seviyor diye üzüntüden bacağımda sedef hastalığı başlamıştı. Anlaşıldı, çocukluğuma indireceksiniz beni. Seans ücretlerini hemen konuşalım, hahaha! Annem ve babam ayrıydı, babamdan uzakta büyüdüm. Ama annem güçlü kadındır, baba eksikliğini bana çok hissetirmedi. Gerçi içimde açtığı, benim göremediğim yaraları bilemem... O kadar yüksek tepki vermemem gereken yerlerde anlamsız çıkışlarım olur bazen. Belki bunun sebebi olabilir. Bilemiyorum. Olabilir. Erkeklerle çok güvenli ilişkiler kurmakta zorlanıyorum. Muhtemelen bundan etkileniyorum. Beni, benim gibi biri anlayabilir ancak.Nasıl bir erkek kalbinizi çalabilir? Başarılı, yetenekli ve becerikli insanları severim. Benim gibi sıfırdan gelmiş olsun. Hayatını kendisi kazanan, başarılı biri olmasını önemserim. Alkol ve sigara kullanmayan, spor yapan biri olsun isterim. Aile güzel şey... Ben iyi bir anne olacağım.Popüler misiniz çevrenizde? Bohem meslek arkadaşlarımın ortamlarında tercih edilen biri değilim. Onlar kimseyi sevmez. Minarelerine kılıf çalan arkadaşlarını severler. Ama kafa dengi arkadaşlarımla gayet iyiyim. Her şeyimle güvenirim dediğim arkadaşlarım var, ama üç tane. Biri ‘telefon destek hattım’ dediğim Gonca Vuslateri. Sadece sevdiklerimi kıskanırım. Buz pateni şampiyonlarını izler, onların yerinde olamadığıma ağlarım. Hintli yönetmen Aamir Khan’ın filminde rol alan herkesi kıskanırım. Bir de Eddie Redmayne ile oynayan herkesi... Bir tek sevdiklerimi kıskanırım diye başladım kimse kalmadı, hahaha! Burnunuz dışında estetiğiniz var mı?“Estetiksiz olsa Tuvana Türkay diye biri olmayacaktı” diyenler bile var! Bu bakış açısını anlayamıyorum. Benim eski burnumla üç başrolüm var. Bunu nasıl açıklıyorlar? Dokuz yaşından beri çalışıyorum. Yüzümle, ağzımla, burnumla iş almıyorum. Öyle olsa sokaktaki 10 kızdan sekizi oyuncu olurdu. Ben yetenekliyim. Şunu artık bir kabul etsinler lütfen! Öğrenmeye doyamıyorum. Çalışıyorum, çabalıyorum... Beni baltalamaya çalışmasınlar. Beni buralardan vuramazlar, o kadar güçsüz değilim. “Başka estetiğim yok” desem kime ulaşacak? “Var” desem kim tatmin olacak?Estetik yaptırdığınızda da ilk kendiniz duyurmuşsunuz galiba? Aynen öyle. Hiç önemsemediğim ve kesinlikle saklanmayacak kadar basit bulduğum bir konu. Hatta, “Burnumu yaptırdım” diye çocuk gibi sevinerek söylediğimi hatırlıyorum. İnsanlar konuşmayı sever. O yüzden ağızları ve dilleri var. Ama yapılan yorumları gereksiz buluyorum. Bunları dert edecek zamanım da yok. İnanın çalışmaktan o kadar yoruluyorum ki. 20 yıl sonra buruş buruş olabileceğim ihtimaliyle huzursuz olmak bir yana, setten geldiğimde makyajımı bile zar zor temizliyorum. Söz yazıyor, beste yapıyormuşsunuz.. Albüm yapmayı da sahneye çıkmayı da çok istiyorum. Sesimi de herkes çok beğeniyor. Öyle uzun vadede değil üstelik, yakın gelecekte bu hayalimi hayata geçireceğim. Evde misafirlerime sahne almaktan sıkıldım, hahaha! ‘Kızlarım İçin’ salı akşamı Kanal D’de başlıyor... Nasıl bir hikaye bekliyor bizi? Komşuda pişen poğaçanın kokusu gibi bir hikaye... Her sahnesi boğazımı düğümlüyor. Herkesin kalbine dokunmak için gün sayıyoruz. Dizinin en sıkı takipçisi, en sadık izleyicisi ben olacağım sanırım. Asla klişe bir şey söylemeyeceğim. Kardeşlerimle çekilen sahnelerde, “Kestik” dediklerinde birbirimize sarılıyoruz. Hepsi gerçek kardeşim gibi... Sahne gereği biri ağlasa ben de kendimi tutamıyorum. Ağlamadığım sahnelere bile ağlar oldum. Fikret Abi’yi anlatmam mümkün değil. Pür dikkat, ağzından çıkan her şeyi harfine kadar dinliyorum. Onun tek bir bakışını kaçırmam bile israftır... Anaçlığı, inancı, direnci beni çok etkiliyor. Benim Tuvana olarak Kumru’ya çok ihtiyacım varmış meğer... Psikoloğum gibi oldu. Beni üzüyor ama o bile güzel. Daha önce ‘Kara Para Aşk’ gibi çok izlenen dizilerde ve Ata Demirer’in ‘Olanlar Oldu’ filminde rol aldınız. Bu kadar rekabetin olduğu bir ortamda nasıl bu kadar öne çıktınız?İleri doğru atabildiğim her adımda, kendime kattıklarımın ve işimi çok sevmemin payı oldu. Beni geri götüren tüm adımların sebebi ise duygusallığım oldu. Bence hiçbir başarı kesinlikle tesadüf değildir. Benim tüm derdim kendimle. Kimsenin hayatıyla ilgilenmez ve enerjinizi kendinize saklarsanız, şans da başarı da sizinle oluyor zaten. Rekabet ve hırsa gerek yok. Öyle bir seçenek yoktu. Kararlıyımdır. B planım hiç olmadı. Mesleğim benim projem değil, tüm hayatım... Böyle olduğu için de çok mutluyum. Hedefli şekilde yola çıktım ve hep öyle ilerledim.Güzelliğinizin payı yok mu başarınızda? Güzellik bütündedir. Kendini ne kadar güzel görmek istersen o kadar güzelsin. Güzelliği hayattaki bir çok sey gibi gereğinden fazla ciddiye alırsan avantaj değil dezavantaj olur.