Arınç, MHP’nin gazetecilerin yıpranma hakları ile ilgili verdiği kanun teklifiyle ilgili olarak da, "Basın mensuplarının daha çok korunması ve bir takım özel haklara sahip olması elbette doğrudur. Ama bunları teknik olarak incelememiz ve olabilirliği konusundaki desteğimizi ondan sonra dile getirmemiz daha doğru olur" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Başbakanlık Merkez Binada yapılan Bakanlar Kurulu sonrası Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıklamalarda bulundu. Van’daki ikinci depremde hayatını kaybeden DHA muhabirleri Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz’ın ailesi ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileyen Arınç, "Doğan Haber Ajansı’na mensup iki değerli kardeşimizin görevlerini ifa ederken otel yıkıntıları arasında kalıp hayatlarını kaybetmesi hepimizi üzmüştür.

Ben hem Doğan Haber Ajansı’na hem de basın camiasına yönelik başsağlığı mesajı yayınlamıştım. Cenazelerine gitme imkanım olmadı. Büyük bir fedakarlık isteyen bir iş yapıyorlardı. Zor şartlar altındaydılar. Son depremde ölenlerin sayısı bir hayli fazla oldu. Onların içerisinde bir Japon yurttaşının olması ve iki basın mensubunun görevleri sırasında şehit olmaları hepimizi üzmüştür" dedi.

GAZETECİLER ZOR ŞARTLAR ALTINDA ÇALIŞIYOR BAZI ÖZEL HAKLARA SAHİP OLMALARI DOĞRUDUR

MHP’nin gazetecilerin yıpranma hakkının yeniden geri verilmesine yönelik verdiği kanun teklifiyle ilgili olarak, teklifi inceledikten sonra konuyla ilgili konuşabileceğini söyledi. Basın mensuplarının zor şartlar altında çalıştığını ve bazı özel haklara sahip olmasının doğru olduğunu belirten Arınç şöyle konuştu: "Biz Bakanlar Kurulu toplantısındayken böyle bir bilgi bana da ulaştı. Bu geçmişten bu yana talep edilen bir konudur. Sosyal Güvenlik Reformu çıkarken bunlar da tartışılmıştır. Kanun teklifini görerek fikirlerimi sizinle paylaşmam daha doğru olur. Basın mesleğinde çalışanların daha çok korunması ve bu zor işleri yapanların bir takım özel haklara sahip olması elbette doğrudur. Ama bunları teknik olarak incelememiz ve olabilirliği konusundaki desteğimizi ondan sonra dile getirmemiz daha doğru olur."

BÜYÜKELÇİLİĞİN GÜVENLİĞİNİN SAĞLANMASI SURİYE HÜKÜMETİNİN GÖREVİDİR

Bülent Arınç, Suriye’de Cumartesi gecesi Türk büyükelçiliğine yapılan saldırı ile ilgili soru üzerine Suriye’ye nota verildiğini hatırlattı. Büyükelçiliğin güvenliğinden bu Suriye hükümetinin sorumlu olduğunu ve resmi olarak da bir özür beklediklerini belirterek şöyle konuştu: "12 Kasım akşamı bizim devlet olarak temsilcimiz olan fiziki mekana bir saldırı gerçekleşmiştir.

Türkiye buna çok sert biçimde tepki vermiştir. Çünkü buralar bir ülkenin egemenliği ile ilgili mekanlardır. Dolayısıyla sorumlu, sorumsuz kimler bunu yaptıysa, oraların güvenliğinin sağlanması Suriye hükümetinin ilgili birimlerine aittir. Hem nota verilmiştir, hem de notanın dışında onların rahatlıkla anlayabilecekleri ve etkilenebilecekleri üslup kullanılmıştır. Suriye’de yaşanan olaylar, Arap Birliği’nin Suriye ile ilgili aldığı karara infial duyanlar tarafından yapıldığı söylenmektedir. Arap Birliği’nin aldığı kararı, meşru, makul ve haklı buluyoruz."

SURİYE’DEN RESMİ ÖZÜR BEKLİYORUZ

Bülent Arınç, Suriye Dışişleri Bakanının bir gazeteye verdiği röportajda özür anlamına gelecek ifadeler kullanarak olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdiğini belirtirken, bu özrün resmi olarakta Türkiye’ye iletilmesi gerektiğini söyledi. Arınç sözlerini şöyle tamamladı: "Bizim Türkiye olarak notamız ve büyükelçilikte çalışanların ailelerinin Türkiye’ye getirilmesi konusundaki girişimleri takiben Suriye Dışişleri Bakanı, basın aracılığıyla olaylardan duydukları üzüntüyü ifade etmiş ve özür anlamına gelecek sözler sarfetmiştir. Sayın bakanımızın bugünkü açıklamalarında, medya aracılığıyla yapılan bu özrün resmi olarakta Türkiye’ye iletilmesini beklediklerini ifade etmektedir. Bütün bu olaylar, Türkiye’nin Suriye ile ilgili politikalarının ne kadar doğru ve haklı olduğunu göstermektedir."

Görkem DERVİŞ/ANKARA, (DHA)