Cumartesi Postası 'Gezip tozmak biraz beklesin'

'Gezip tozmak biraz beklesin'

Paylaş
'Gezip tozmak biraz beklesin'

Babası kanserden vefat ettiğinde 10 yaşındaymış. Bu yüzden erken büyümek zorunda kalmış Fulya Zenginer. Bir annesi, bir de kızkardeşi var. Haaa, bir de “Çocuklarım” dediği köpekleri... Hayata çok erken atılmak zorunda kalan genç oyuncu, son yıllarda üst üste uzun soluklu dizilerde yer alarak yaşıtlarından bir adım öne çıktı: 'İki Aile', 'Küçük Kadınlar', 'Evlerden Biri', şimdi de 'Benim İçin Üzülme'...

GÜZİDE YÜLEK

Haberin Devamı

gyulek@doganburda.com

- Sizi yıllardır tanıyoruz ekrandan. Ama gerçek Fulya Zenginer nasıl biri?

Aslında kendimden bahsetmekten nefret ediyorum. Yine de şöyle özetleyebilirim: Annem, kız kardeşim, Tarçın ve Wendy adlı iki çocuğumla (köpeğimle) sakin bir hayat yaşıyorum. Ben 10 yaşındayken babam kanserden vefat etti, çocukluğuma veda edip erken büyümek zorunda kaldım.

- Oyuncu olmak zorunluluklardan biri miydi?

Çocukluğumdan beri oyuncu olmayı çok istiyordum. “Oyuncu olacağım” diye ağlardım. “Sen daha küçüksün” derlerdi, “O zaman ben de çocuk bezi reklamında oynayacağım öyleyse, çünkü onlar da küçük” derdim.

- Dışarıdan bir insan olarak baktığınızda Fulya Zenginer’i nasıl görüyorsunuz?

Dürüst ama mesafeli, dik, olgun... “Sözleri büyük, kendi küçük kadın” der beni tanıyanlar. Erken büyüdüm ben ama derinlerde bir çocuk saklıyorum. Biraz hüzünlü, umut dolu bir çocuk...

Haberin Devamı

- Peki sizi özetleyecek kelimeler neler?

Karışık ve gizli. Zor biriyim ben ve bundan da mutluyum galiba.

- Çok gençsiniz, yaşıtlarınıza oranla yoğun çalışıyorsunuz. “Ben de gençliğimi yaşasaydım” dediğiniz oluyor mu?

Bazen kendi içimde bir kaosa düşmüyor değilim. Hele şu sıralar ailemden, arkadaşlarımdan, evimden, arabamdan, yani tüm özgürlüklerimden ve lükslerimden uzak yaşarken “Acaba yanlış yerde miyim?” diyorum. Sonra durup düşününce çok doğru bir yerde olduğumu anlıyorum. Kaç insan hayalindeki işi yapabilecek kadar özgür ki?.. Ya da ülkemiz şartlarında bir gencin istediği mesleği yapabilmesi lüks değil de nedir? Gezmek eğlenmek, biraz daha beklesin.

- Artık hayranlarınız var. Tanınıyor olmaktan memnun musunuz? İzole bir hayat yaşamak ister miydiniz?

Bu, yeni bir durum değil benim için. İlk başrolümü 17 yaşında aldım ve çok şükür hep uzun ömürlü işler yaptım. Bu da tanınmayı beraberinde getirdi. Şimdi 23 yaşındayım. Bu duruma alıştım ama buna bağımlı yaşamıyorum. ‘Hayran’ denmesini sevmiyorum, çünkü hepimiz aynı maddeden yapılmayız. Kendimi başka yerde görmüyorum. Beni takip eden, seven insanların destekleri elbette çok önemli. ‘İki Aile’ dizisinden beri takip edenler var. Artık kardeşim, arkadaşım gibiler. Hem zaten sevgiden güzeli var mı ki! Ben de kıymetini biliyorum bunun.

Haberin Devamı

- Bu kadar çok dizi ve yeni oyuncu arasında kendinizi ne kadar şanslı görüyorsunuz?

’Benim İçin Üzülme’ gibi iddialı bir projede yer alacak kadar şanslıyım.

‘İmkansız aşk yaşamadım’

- Yeni dizinizdeki gibi imkansız aşk yaşadınız mı?

Hayır, yaşamadım. Şahit de olmadım.

- İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz?

Maalesef hatırlamıyorum.

- Günümüzde büyük aşklar yaşanmıyor, evlilikler kısa sürede bitiyor. Sizin aşka inancınız?..

Büyük aşkların yaşanmadığına katılmıyorum. Var, sadece gözden uzakta duruyor olabilirler. Hem aşkın küçüğü olmaz, ya vardır ya yoktur.

- O zaman aşkı birkaç cümle ile tarif eder misiniz?

Aşk benim için zıtlıkların bir araya gelmesi, kaosla huzurun buluşması demek. O koca duygu her şeyi bir anda kaosa çevirebilirken büyük bir kaosu da anında sütliman edebiliyor. Yani ben böyle yaşıyorum. Bir de yeni fark ettim ki aşk insana önce pembe gözlük takıp sonra kör ediyormuş. Yani rivayetlerin hepsi doğru.

Haberin Devamı

- Gönlünüzü çelecek, sizi yoldan çıkaracak erkek, nasıl biri olurdu?

Yoldan çıkarmak değil de yola getirmek diyelim ona, iyi kalpli ve zeki biri olurdu.

‘Ailem kalabalık olmalı’

- Nasıl bir aile düşlüyorsunuz?

Aile, benim için vefa demek. Kalabalık bir aile düşlüyorum. Sanırım çekirdek ailede büyüyen herkes bunu istiyor. Bir de evin içinde koşuşturan tüylü dostlarım olsun...

- Aileniz ile aşkınız arasında kalsanız tercihiniz ne olurdu?

Büyük laflar bana göre değil; hayat ne gösterir bilinmez ama iki taraftan da geçmem, geçemem.

- Yaşam felsefeniz nasıl?

Karma bir yaşam felsefem var. ‘İyiliği karşılık bekleyerek yapma ama er ya da geç, araya acılar da girse bile mükafatını alacağını bil’ diyerek iyi bir insan olmaya çalışıyorum.

- Sevdikleriniz için neleri göze alabilirsiniz?

Her şeyi. Onlarsız hayatın anlamlı olacağını sanmıyorum.

- Geleceğe dair planınız ne?

Hayatı, hakkını vererek yaşamak.

- Takıntılarınız var mı?

İşimle ilgili olarak fazla titizim. Bu, bazen takıntıya dönüşebiliyor.

Haberin Devamı

‘Kadın sorunlarında EĞİTİM ŞART’

- Türkiye’de kadınların durumuyla ilgili ne söylemek istersiniz?

Çok derin bir mesele bu. Hatta başlı başına bir röportaj konusu ama bir-iki cümleyse özetlemem gerekirse; eğitim şart. ‘Kadın eksik etek, geriden yürüsün’ zihniyeti hâlâ var. Daha acısı; bu ayrımcılığı benimseyen kadınlar da var. Çünkü öyle görmüş, öyle öğrenmişler. Hepimiz aynı şartlarda yetişmiyoruz. Ancak eğitim bunu çözebilir. Bunun yanı sıra dayak yiyen, taciz edilen, hatta tecavüz edilen kadınlar var. Orada eğitim de işlemiyor. Bu yüzden de kanunların uygulanışı daha caydırıcı olmalı, diye düşünüyorum.

(08.12.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)