Gündem 'Gökyüzü herkesindir'

'Gökyüzü herkesindir'

Paylaş
'Gökyüzü herkesindir'

Hürriyet Gazetesi ve Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Fonu'nun (UNFPA) birlikte düzenlediği, "Aile İçi Şiddete Son-Gökyüzü Herkesindir" konferansı, Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi'nde gerçekleştirildi

Kongeransa katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Eğer bu ülke hukuk devleti olacaksa, bu ülkenin demokratik mücadelesi ileri demokrasiye gidecekse, bir kere şunu kabul etmemiz gerekiyor ki, kadının aklını, duygusal zekasını, bakış açısını kullanmayan hiçbir ülke bu söylediği hedeflere ulaşamaz" dedi. Konferansa, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Hürriyet Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, BM Dünya Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın eşi Sema Doğan ile Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın katıldı. Konferansta konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Bu ülkenin ortak sorununa, ortak çözüm bulabilmemizin tek şeyi, birbirimizi ötekileştirmeden, birbirimizi anlamaya çalışmak ve birbirimizin gücünü kullanmaya çalışmak. Biz dün parlamentoda bunu başardık. Biz geceyarısı dünyaya örnek olduk. O yüzden övünülecek şeylerimiz var övünelim, sorunlarımızı da beraber oturup konuşarak çözebiliriz, diye düşünüyorum" dedi.

KADIN AKLINI KULLANMAYAN HİÇBİR ÜLKE SÖYLEDİĞİ HEDEFE ULAŞAMAZ

Geçmişte kadınların acı çektiklerini söyleyemediklerini anlatan Şahin, "Hepsi halının altındaydı, yok sayılıyordu. ’Siz ne yaptınız da bunu hak ettiniz’ anlayışı vardı veya ’Kocam sever de, döver de’ anlayışı vardı. Bunlar, akşamdan sabaha hap alarak düzelmiyor. Bunun için büyük bir mücadele gerekiyor. İşte biz bugün, bu salonda asırlar önce üç kadın dünyanın başka bir tarafında bir mücadeleyle yola çıktı. Biz onların haklı mücadelesini paylaştığımız için bugün buradayız. Eğer bu ülke hukuk devleti olacaksa, bu ülkenin demokratik mücadelesi ileri demokrasiye gidecekse bir kere şunu kabul etmemiz gerekiyor ki, kadının aklını, duygusal zekasını, bakış açısını kullanmayan hiçbir ülke bu söylediği hedeflere ulaşamaz" diye konuştu. Şahin, şiddetin bir sonuç olduğunu ifade ederek, "Bizim başa dönmemiz ve koruyucu, önleyici tedbirlerle bütün değişkenleri kontrol altına almamız gerekiyor" dedi.

ŞİDDET UYGULAYAN O ZAVALLI ERKEKLERİ DE YALNIZLAŞTIRACAĞIZ


Şahin, "Amacımız ve muradımız şu; kadınıyla ve erkeğiyle bunun toplumsal bir sorun olduğunu göreceğiz, şiddet uygulayan o zavallı erkekleri de yalnızlaştıracağız diyoruz. İşte bugün bunun için buradayız. El ele vereceğiz ve inşallah şiddetin bittiği, gökyüzünün yarısının kadınların olmadığı, yeryüzünün de yarısının kadınların olduğu biz düzen için beraber başaracağız" diye konuştu.

PROTESTOCULARA MÜDAHALEYE BAKANDAN ENGEL


Öte yandan Bakan Şahin, konuşmasına başladığı sırada Halkevleri üyesi iki öğrenci ellerindeki, eski kocası tarafından öldürülen Ayşe Paşalı’nın fotoğrafının bulunduğu, "Kadın-erkek eşit değildir diyen AKP kadın katillerini koruyor" yazılı dövizleri kaldırdı. Protestocuların, "Kadınlar ve erkekler eşit değildir dediğiniz sürece kadınlar öldürülüyor" demesi üzerine Bakan Şahin, "Beni dinleyin ben de sizi dinleyeceğim" dedi. Ellerindeki dövizleri indiren protestocular, daha sonra yeniden kaldırınca korumalar dövizleri almaya çalıştı. Korumalar, protestocuları salondan çıkarmak isteyince Bakan Şahin, korumaları engelleyerek, kimsenin salondan çıkarılmaması talimatını verdi. Bu talimat katılımcılar tarafından alkışlarla karşılandı.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIK SUÇUDUR

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da, kadına yönelik şiddetin Türkiye’nin önde gelen sorunlarından bir tanesi olduğunu söyleyerek, "Hiçbir şekilde aile içi şiddeti ne tarihimizde ne değerlerimizde göremezsiniz. Bu aslında, bu medeniyete çok ciddi bir haksızlıktır, çok ciddi bir darbedir. Kadına kalkan her el aslında bu toplumun en güçlü nüvesi olan aileye inen bir balyozdur. Toplumlar, ülkeler, milletler ailelerinin gücüyle güçlenirler. Bu çerçevede aile içi şiddeti, kadına karşı şiddeti bir erkeklik olarak değil, bir ürkeklik, korkaklık olarak görmemiz gerekir" dedi. Kadına yönelik şiddetin sebebi ne olursa olsun, sebebinden çok sonucuyla ilgilenmek gerektiğinin altını çizen Bağış, "Bunun bir insanlık suçu olduğunu kabul edip, cezalarının da ağır olduğunu garanti altına almamız gerekir. Aile bizi var eden, ayakta tutan en güçlü zenginliğimiz ve bu aile kurumunu ayakta tutacak hassasiyeti hep beraber ortaya koymamız gerekir" diye konuştu.

BİZİM İNANÇLARIMIZDA BU KONUDA HASSASİYET VAR

Bağış, Anayasa’nın 41’inci maddesindeki "Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasındaki eşitliğe dayanır" ifadeyi hatırlatarak, şunları söyledi: "Bizim kendi değerlerimizde de bu konu çok önemlidir. Biz inanç itibariyle bu toplumun büyük çoğunluğu aslında kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir dönemde insanlığa ışık saçan bir anlayışı takip etmeye çalışıyoruz. Bizim inançlarımızda buna hiçbir zaman müsamaha gösterilmemiştir. Hiç kimse bizim değerlerimizi çarpıtmaya kalkmasın. Çok açık, net bir şekilde bizim inançlarımızda, değerlerimizde bu konuda hassasiyet vardır. Nisa Suresi’nin 19’uncu Ayeti’nde ’Kadınlarla iyi geçinin’ diye çok açık, net talimat vardır. Ben onu uygulamaya çalışan bir erkeğim. Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde, ’Ey insanlar, kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’a karşı gelmekten sakınmanızı tavsiye ederim’ cümlesi vardır." Türk hakanlarının yurtlarını hatunlarıyla birlikte yönettiklerini, cumhuriyetin kuruluşunda da kadınların çok büyük emek harcadığını anlatan Bağış, "Kadın hakları konusunda Türkiye olarak biz çok öncü bir milletiz. Bakın, 1934’te milletvekili olma hakkını tanımışız. Ama bize demokrasi, insan hakları konusunda mesaj vermeye, ahkam kesmeye kalkan Fransa, bizden tam 10 yıl sonra bunu gerçekleştirebilmiş" diye konuştu.

KUTUPLAŞMAMIZIN HİÇ BİR ANLAMI YOK


Bağış’ın konuşması sırasında cumhuriyet tarihinde kadın haklarına ilişkin atılan adımlardan bahsetmesi üzerine salondan "Atatürk sayesinde" sesleri yükselince Bağış, "Bakın, Peygamberimiz de, Atatürk de, Türk hakanları da, padişahlarımız da hepimizin ortak değerleridir. Bu salonda biz, başka bir şeyi gerçekleştirmeye çalışacağız. Burada kutuplaşmanın hiçbir anlamı yok. Bunlar hepimizin ortak değerleri. Bu bayrak ne kadar bizimse, bu cumhuriyet hepimizin" dedi.

TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNU, AİLE İÇİ ŞİDDET

Konferansta konuşan Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, sözlerine "Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Meclis Başkanımız, Sayın Başbakanımız, Sayın bakanlarımız, parti liderlerimiz, valimiz, hakim bey, savcı bey, memur bey, hekim bey, Barolar Başkanı, sayın odalar başkanı, bay genel yayın yönetmenleri, bay ve bayan köşe yazarları, bay işadamları, bay holding patronları, önemli bir şey söyleyeceğim; Türkiye’nin birinci, en önemli sorunu aile içi şiddettir. Kim mi demiş? Rakamlar söylüyor" diyerek sözlerine başladı.

KADINLAR, TRAFİK KAZASI VE KANSERDEN DAHA ÇOK ŞİDDETTEN ÖLÜYOR


Van’da meydana gelen depremde çok sayıda vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Sabancı, "Terörün tırmandığı en önemli yıllardan biri. Çok sayıda sivil ve asker şehit verdik. Ancak bu yıl aile içi şiddete kurban giden kadınlarımızın sayısı, Van depremde hayatını kaybeden vatandaşların sayısından da, terör şehitlerimizden de fazla. Türkiye’de 15 ila 44 yaş arasındaki kadınların ölüm sebebi, trafik kazasından fazla, kanserden fazla şiddet yüzünden. Burada sadece ölümle biten şiddet meselesinden bahsediyorum. Bunun içinde yılda 18 milyon tacize uğramış kadın yok, bunun içinde 7 bine yakın şiddet yüzünden polise başvurmuş kadın şikayeti sayısı yok" dedi.

BAŞKA NELER YAPACAĞIZ?

Sabancı, 7 yıl önce şiddetle mücadele konusunu gündem getirdiklerinde konunun halının altına saklanmış bir tabu olduğunu anlatarak, "Bugün sevinerek görüyorum ki, o tabu gerçekten kırıldı. Dün Sayın Başbakanımızın erkeklere yönelik bildiriyi ilk imzalayan kişi olması çok önemli bir adım, çok önemli bir model. Başka neler yapacağız? Adliyelerde, karakollarda mücadele için özel birimler kuracak mıyız? Devlet ve hükümet politikası olarak bizim için en önemli sorunlardan bir tanesi diyecek miyiz?ö diye konuştu.

KADINA ŞİDDET, İNSAN HAKKI İHLALİDİR

UNFPA Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque de, dünyada olduğu gibi Türkiye’deki kadınların da şiddete maruz kaldığını ifade ederek, "Türkiye’de her 5 kadından 2’si mağdur durumdadır ve kadınların yüzde 42’si fiziki ve cinsel mağdur kalmışlardır ve kadınların yüzde 44’ü duygusal şiddete ve tacize maruz bırakılmışlardırö dedi. Huque, Türkiye’de kadınların namus çerçevesi altında öldürüldüklerini kaydetti. Konuya ilişkin çıkarılan yasaların önemine işaret eden Huque, ancak yeterli olmadığını ve uygulamanın da yasa çıkarmak kadar önemli olduğuna değindi. "Kadınlara karşı şiddet, insan hakları ihlalidir" diyen Huque, kadına karşı şiddetin önlendiği ülkelerde ancak halkın, bunun kamu problemi olduğunu anlayabildiğini söyledi. Huque, Türkiye’de istenilen koruma düzeyine ulaşılmadığını dile getirerek, "Şiddet, insan hakkı ihlalidir" dedi.

SORUNUN ÇÖZÜMÜ: KAMU-ÖZEL SEKTÖR- STK İŞBİRLİĞİ

Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın ise, kadına yönelik aile içi şiddetin birçok kadının eğitim ve çalışma olanaklarından mahrum olmasından, sakat kalmasına, hatta ölmesine neden olduğunu ifade ederek, "Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddet insan onuruna yapılan bir saldırı olarak kabul edilmekte ve kadının en temel insan hakkının ihlali olarak görülmektedir. Bu sorunun çözümü için kamu, özel sektör ve kadınlara yönelik sivil toplum örgütlerinin birlikte mücadele etmek şarttır. Kadına şiddet sorununun eğitim ve işbirliğin güçlenmesi yoluyla çözüleceğine inanıyoruz" diye konuştu.

ERKEKLERDEN İMZA

Konuşmaların ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün ilk imzayı attığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun, "Biz de varız" adlı bildirgesi erkeklerin imzasına açıldı. Daha sonra da konferansa adını veren, önsözünü Elif Şafak’ın yazdığı Emel Armutçu’nun da bir başarı öyküsüyle katkı verdiği Nicholas D. Kristof ile Sheryl WuDunn tarafından kaleme alınan "Gökyüzünün Yarısı" adlı kitap tanıtılarak, katılımcılara hediye edildi.

Dilhun GENÇDAL - Murat DELİKLİTAŞ/İSTANBUL, (DHA)