Yeni anayasa boynumuzun borcu

Türkiye’nin birçok alandaki stratejik katkılarına rağmen Avrupa Birliği ile ilişkilerin bir türlü canlanmamasını neye bağlıyorsunuz?

Bir kere Türkiye, Avrupa Birliği’ni kendisi için bir stratejik hedef olduğunu her vesileyle, her platformda söylüyor. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün devlet yetkililerimiz bu konuda ortak şeyleri söylüyor. Türkiye bu istikamette. Türkiye’nin tam üyelik talebi, sahici ve gerçekten istekli bir taleptir. Ama maalesef Avrupa Birliği, Türkiye’ye karşı taraflı, ön yargılı ve çifte standartlı davranıyor. İnşallah Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girdiğimiz bu dönemde Türkiye demokrasisini daha yüksek standartlı bir demokrasi haline getirmek Türkiye’nin önemli hedeflerinden birisidir. Ümit ediyoruz ki Avrupa Birliği’ndeki belli rezervi olan çevrelerin Türkiye’ye karşı tavrında olumlu gelişmeler olur ve adımlar atılabilir.

Bu dönem Meclis içtüzüğüyle ilgili bir gelişme bekleniyor mu?

Hemen herkesin yeni bir içtüzük ile Meclis’in daha ciddi bir çalışma sürecine sahip olması gerektiği konusunda bir anlayış birliği olduğunu düşünüyorum. Kabul edilemeyecek uygulamaların ortadan kalktığı, hızlı, etkin ama demokratik yolların hepsinin sonuna kadar kullanıldığı yeni bir Meclis içtüzüğüne ihtiyacımız var.

Yeni anayasa konusunda hangi aşamaya gelindi?

Ben bu aşamada Meclis Başkanı olarak anayasada hangi konuların gündeme gelmesinden ziyade anayasanın hangi perspektifle ele alınması gerektiği üzerinde durmayı tercih ederim. Yani ilkeleri, çalışma prensiplerini ortaya koymak lazım. Yine burada da önyargısız, herkesin eteklerindeki taşları dökerek gerçekten Türkiye’nin ihtiyacı olan bu anayasayı çıkarmanın, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının başlangıcını yapan bu Meclis’in üzerinde bir sorumluluk olduğu kanaatindeyim. Böyle baktığımız zaman, “Boynumuzun borcudur” ifadesini de rahatlıkla kullanabilirim. Çünkü artık Türkiye için yeni anayasa meselesi bir fantezi değil, zorunluluktur. 19 kez değiştirilmiş ve çok maddesine dokunulmuş olmasına rağmen ruhu hâlâ oradadır, bâkîdir. Seçilmişler yerine atanmışları, millî irade yerine seçkinlerin iradesini kabul eden bir anlayışla yazdırılmıştır.

İsveç’in NATO üyeliği konusunda son durum nedir?

Türkiye, hiçbir ülkenin NATO’ya girmesine kategorik olarak karşı değildir. Başından itibaren NATO’nun ‘açık kapı’ politikasını desteklemektedir. Ama varılan mutabakatlara İsveç’in uymasını beklemek en tabii hakkımızdır. Belli adımlar attılar. İsveç’in koalisyon hükümeti olduğu için kendi içerisinde birtakım zorlukları var ama FETÖ ve PKK ile iltisaklı kişilerin Türkiye’ye iadesi o kadar mı zor? İsveç’in birtakım iadelere başlamasının bu sürece katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Kur’an-ı Kerim yakma eylemlerinin arkasında kim var diye değerlendiriyorsunuz?

Dünyada İslam düşmanlığının belli bir organizasyon içerisinde gerçekleştiği ve giderek büyüdüğü aşikârdır. Birincisi İslam dünyasını ötekileştirmek isteyen, Müslümanları şeytanlaştırmak isteyen çevreler bundan istifade edebilir. İkincisi İslam dünyasıyla Batı dünyasının arasını açmak ve siyaseten yakınlaşmasının önüne geçme niyeti olduğu görülüyor. Avrupalıların “Bu Avrupa’nın kurucu değerlerini ortadan kaldırmaya yöneliktir” diyerek endişelenmeleri gerekir.

Rusya-Ukrayna savaşının yakında çözüme kavuşturulacağına dair bir şey görüyor musunuz?

Maalesef bu savaşın uzun süre devam etmesini isteyen bazı ülkeler olduğunu biliyoruz. Böyle bir ortamda çok yakın vadede bu savaşın sonlandırılması mümkün görünmüyor ama biz barışçıl perspektifimizden asla vazgeçmeyeceğiz.