Harvard'ın kapısını açmak hayal değil

Konrot, “Sorumluluk sahibi, planlı ve programlı ilerleyen, en önemlisi ne istediğini bilen, hedeflerinin farkında olan ve kendini tanıyan bir çocuğunuz varsa şansınız var demektir. Özellikle ABD’nin önde gelen okulları söz konusu olduğunda başvuru yapan öğrencinin notlarının yüksek olması beklenir fakat bununla birlikte çocuğunuzun asıl fark yaratacağı nokta kendi hikayesidir” dedi.

“Veliler ve profesyoneller olarak bizim görevimiz de hayallerine ulaşmada çocuklarımızı doğru yönlendirmek ve destek olmaktır” diyen Pınar Konrot sözlerine, “Öğrencinin eğitim hedeflerinin doğru belirlenebilmesi için karakter ve kariyer envanterlerinin yapılması, profil analizi çıkarılması, hayallerin hedefe dönüştürülmesi için yıllık planların oluşturulması ve takibinin yapılması gerekir. Öğrenciyi diğerlerinden farklılaştıracak noktaların oluşturulması da unutulmamalıdır” diyerek devam etti.

İyi okullardan kabul almada işin sırrı; fark yaratmak

Profesyonel kariyer koçlarının planlama yaparken üstünde durdukları en önemli nokta; öğrencilerin kabul edilmek istediği okula uygun kriterlere ulaşıp ulaşmadıklarıdır. Özellikle köklü okulların kabul sürecinde, akademik not ortalaması, en önemli kıstasların başında gelmektedir. Ancak tabii ki bu tek başına yeterli değildir. ABD’de üniversiteler akademik başarının yanı sıra, öğrencinin kendini anlattığı, deneyimlerinden, kazanımlarından söz ettiği ve hedeflerini ortaya koyduğu mektuplara da kabul sürecinde oldukça önem vermektedir. Kısacası, öğrencinin kişiliğini, hedeflerini ve yaratıcılığını kağıda döktüğü bir makale yazması veya güçlü bir referans mektubu temin etmesi, öğrenciye Harvard’ın kapılarını aralayabilir. Aynı zamanda Harvard, Yale, Princeton gibi okullar, yeteneklerini kanıtlamış sporcuları, lider ruhlu araştırmacıları, kısacası kendi yaşıtlarından bir adım öne çıkmış öğrencileri kabul etmeye her zaman daha çok yatkındır. Hatta bu öğrenciler, burs bile kazanabilmektedir.