Her yaşın ayrı güzellikte flörtü var: 30'lu yaşlarında aşık olanlara bu 8 şeyi hatırlatmaya geldik

En son flört denemenizden bu yana, muhtemelen taşıdığınız daha fazla yükünüz var ve alanınız daha dar. Hatta yakın çevrenizdeki birçok insan zaten evli olduğu için bunun yarattığı o görünmez baskıyı hissedebiliyorsunuz. Bunun getirdiği acelecilik hissiyle kendinizi esas çevrenizin dışındaki insanlarla etkileşime girmeye zorlamaktan bahsetmiyoruz bile. Ama bir durup nefes alma vakti; aşk yaşı olan ve zamanı topluma göre ayarlanan bir şey değil. Sizi iyi hissettirmek, hayatı paylaşmak ve kendiniz gibi olabilmenize yardımcı olacak bir histir. Başkalarının evlenmiş olması, ikinci çocuğa dönüyor olması gibi detaylar sizi yarışta gibi hissettiriyor olabilir. Ama sonsuz mutluluk eğer burada olsaydı boşanmış insanların 50 yaşında gerçek aşkı bulup huzurla dolan aşk hikayelerini de hiç duymamış olurduk. Aceleci tutumunuz partnerinizi korkutabilir, bu sebeple yaşadığın bu ilişkinin tadını çıkarmaya odaklanmak nefis bir tercih olacaktır. Hepimizin ilişkilerinde daha alfa bir karakter oldu ve onun hobilerini, sevdiği şeyleri, dinlediği müzikleri biz de seviyormuşuz gibi yaptığımız tonla zaman dilimimiz mevcut. Bunlar çok eski aşklarımızda gayet normal süreçlerdi. Ama günün sonunda “o ben değilim” hissi yaşattıkları da doğru. Eğer bir şeylerin daha hızlı çözülmesini ve karşılıklı birbirinizi tanımayı düşlüyorsanız bu -mış gibi yapma oyununu bir rafa kaldırın. Gerçekten sevdikleriniz, istedikleriniz başrolde olsun, çünkü bu olgunluğun getirdiği aşkın tadı çok daha farklıdır. Aşkı, evliliği, çocuklu bir hayatı hayatımızda istemek sorun değil, ama sahip olmadıklarımıza bu kadar odaklanırsak, hayatlarımızda sahip olduğumuz şeyleri unutabiliriz. Tüm bunları hayal etmek yerine, kendinizden zevk almaya ve karşınıza çıkan kişiyi daha fazla tanımaya zaman ayırın. Flört etmek, kaç yaşında olursanız olun, çok eğlenceli bir deneyim olmalı, endişelerinizin bu süreci keyifle yaşamanıza engel olmasına izin vermeyin. 30 yaşların güzelliğini ıskalamanıza neden olabilirler. Tıpkı kariyerinize de geç kaldığınızı düşündüğünüz gibi evlenmek için de geç kaldığınızı hissettiren bir toplumsal yargı var; 30'lu yaşlar. Oysa ki dünyanın en çok kazandıran şirketlerinin çoğu 40'lı yaşlarda kurulmuş, dillere destan aşkların çoğu bekar ve çocukluyken insanların karşısına çıkmış.Sırf daha büyük olduğunuz için, sizinle ilgilenenlerin yalnızca kendi yaş grubunuzdaki insanlar olacağını düşünebilirsiniz. Ancak bu her zaman böyle değildir. İnsanlar, yaşlarına bakılmaksızın aşkı bulabilirler ve bazen daha genç bireyler, yaşlı bireylerle çıkarken veya evlenirken onlardaki çekiciliği görebilir. Yaşla aynı şekilde, geçmişe takılıp kalmamamız önemlidir. Bu, yaşa karşı tutumumuzu yeniden düşünmek, aynı zamanda geçmiş hatalardan kurtulmak demektir. Şundan aşırı eminiz ki bu zamana kadar bazı sert ilişkilerimiz oldu ve belli ki kalp kırıklığı yaşadık. Ama elimizde bunları yok edecek bir anahtar var; tüm bunların gitmesine izin vermek ve aklınızdaki geçmişle ilgili düşüncelerin sizi oyalamasına engel olmak. Şimdiki zamana öncelik verin ve bundan sonra olacakları dört gözle bekleyin. Sürekli “ben çok incitildim” “ben çok aldatıldım” diyen birine önce bir acımayla karışık sevgi ardından ise ondan itilme duygusu gelecektir. Bu tavır ilişkilerin adeta celladı sayılır. Neden geçmişte size sıkıntı yaratan birinin hesabını başka birine kesmekle vakit harcayasınız ki? Partnerinizin daha önce bir evlilik yapmış olması toplum baskısıyla karışık gözünüzde kocaman bir yerde duruyor olabilir. Ama evlilik dediğiniz şeyin imzalanmış bir flört olduğunu unutmayın. Nasıl ki sizin geçmiş ilişkileriniz oldu, karşı taraf için aslında bu da onlardan biri. Ve genellikle boşandıkları için bu insanların aşka tekrar inanamayacağı gibi bir önyargı oluşur, oysa ki bu yanlıştır. İnsanın her zaman bir hayat arkadaşı ihtiyacı vardır. Ki bunu bir kere yapmış olması tekrar yapabilmesi için ona kolaylık sağlayan bir detay olabilir.