Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak da 1970’li yıllarda imam hatip liselerinin kapatılmak istendiğini ancak Erbakan’ın buna izin vermediğini savundu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker ise hayata geçirilmeye çalışılan birçok senaryoya AK Parti’nin izin vermediğini söyledi. İmam Hatip Liseleri ve Mensupları Derneği ÖNDER’in organize ettiği 7’nci İmam Hatipliler Kurultayı, bugün Diyarbakır’da yapıldı. Diyarbakır Kültür Merkezi’nde, ’Kardeşlerimizle Diyarbakır’dayız’ sloganlı 7’nci İmam Hatip Liseleri Mezunları Kurultayı, İstiklal Marşı ve Kuran’ı Kerim’in okunmasıyla başladı.

Gıda, Tarım ve Hayvcanlık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, AK Parti Artvin Milletvekili İsrafil Kışla, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Refah Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, Britanya Müslüman Mirası Merkezi Genel Sekreteri ve Manchester Belediyesi eski Başkanı Afdal Han’ın katıldığı kurultaya, Türkiye’nin dört bir tarafından İmam Hatip Liseleri mezunları da katıldı.

Dernek yöneticilerinin yaptığı açılış konuşmalarından sonra Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, kısa bir "Hoşgeldiniz" konuşması yaptı. Ardından İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği’nin 745 nolu üyesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un telgraf mesajları okundu. Daha sonra Britanya Müslüman Mirası Merkezi Genel Sekreteri ve Manchester Belediyesi eski Başkanı Afdal Han’a, İngilizce yaptığı konuşmadan sonra dernek yöneticileri tarafından plaket verildi.

"8 YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİME SON VERİLSİN"

Daha sonra kürsüye çağrılan Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, İmam Hatip Liseleri’nin hiçbir siyasi oluşumun himaye ve güdümünde olmadığını belirterek, 8 yıllık kesintisiz eğitimin tamamen ideolojik bir zeminde hazırlandığını ileri sürdü. Zorunlu eğitimin kademeli hale dönüştürülerek İmam Hatip Liseleri’nin orta kısımlarının eğitime açılması talebinde bulunan Destici, "Tamamen ideolojik bir zeminde hazırlanan kesintisiz eğitime son verilmeli. Zorunlu eğitimi kademeli hale dönüştürerek, imam hatip liselerinin orta kısımları hemen eğitime açılmalıdır. Orta kısmı olmayan imam hatip liselerini, yarım bir insan gibi telaki etmek gerektiğini düşünüyorum. Bunun için siyasi arenada yüksek kararlılıkta mücadele etmek, başta bizim gibi imam hatip mezunu siyasilerin de boynunun borcudur" dedi.

"BÜTÜN ZULÜM DEFTERLERİ AÇILSIN"

Mamak ve Diyarbakır Cezaevlerinde yaşananları örnek göstererek, "Bütün zulüm defterleri açılsın" diyen BBP Genel Başkanı Destici, şöyle devam etti: "Diyarbakır’dan bütün şer güçlerine seslenmek istiyorum; Bu millet Anadolu’nun saf İslam kardeşliğinin mayasıyla mayalanmış bir milletir. Onun için siz, bizi asla bölemezsiniz. Bizim medeniyetimiz kilise ve mezhep çatışmalarıyla kurulmuş bir medeniyet asla değildir. Biz vatanı, bayrağı, ezanı, devleti, dini, kıblesi, peygamberi, Allah’ı bir olan bir İslam topluluğuyuz. Anadolu’nun her coğrafyasında belli dönemlerde elbette ki hukuk dışı uygulamalar, zulümler, işkenceler yaşanmıştır. Ama bu coğrafyasında, memletimizin doğusunda, kamuoyundan uzak olduğu için ebette ki bunun ziyadesi yaşanmıştır. Türkiye’de işlenen bütün ölümlerin arkasında milletimize benzemeyen, milletimiz gibi düşünmeyen, milletimiz gibi yaşamayan, milletimiz gibi hissetmeyen güçler vardır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan bütün zulümlerin arkasında, Mamak ve Diyarbakır Cezaevleri’nde yaşanan bütün zulümlerin arkasında olan bütün güçler aynıdır. Bütün zulüm defterleri açılsın, kardeşi kardeşe düşman eden bütün oyunlar ortaya çıkarılsın ve bundan sonra da asla hiçbirisine de müsade edilmesin.

" İSTANBUL BARO BAŞKANI KOCASAKAL’A TEPKİ

İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal’ın başörtülü avukatlarla ilgili aldığı kararı değerlendiren BBP Genel Başkanı Destici, "Başörtüsü zulmüne de artık son verilsin istiyoruz. İstanbul Baro Başkanı bir kağıt asmış, ’Başörtülü avukatları almayacaksınız’ diye talimat vermiş. O zulüm paçavrasını tutup atmaksa hükümetin görevidir. eğer hükümet bunu yapmazsa biz yaparız değerli kardeşlerim. Yüreğimiz gerçekten yanıyor. Hele bir imam hatip lisesi mezunu olarak. Bir etnik milliyetçilikle bir kavmiyetçilikle, bir mezhap anlayışıyla bu ülkenin insanlaranın bölünmeye çalışılması gerçekten bizim yüreğimizi acıtıyor" diye konuştu

"ANAYASA HAZIRLANIRKEN, İSLAM YERİNE HIRİSTİYANLIK TEKLİF EDİLDİ"

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak da yaptığı konuşmada, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışının ardından yaşanan milli mücadele sürecini anlattı. Savaş sonrası zaferin inananların, müminlerin olduğunu anlatan SP Genel Başkanı Kamalak, şunları söyledi: "1924 anayayası hazırlanırken bu milletin dininin değiştirilmesi teklif edilmiştir. İslam’ın yerine Hıristiyanlığın yazılması teklif edilmiştir. İşte Şeyh Sait isyanları varya hep buralara dayanmış. Sonra bu milletin uğruna binlerce şehit verdiği mabetleri heba edilmeye başlamış. 1940’la geldiğinde Kuran-ı Kerim suç aleti sayılmıştır. Ezan-ı Muhamedi aslına uygun bir şekilde okumak suç sayılmıştır. Elbette imam hatip okullarının bir takım düşmanları vardı. 1970’lere geldiğimzde bu ağacı kurutmaya çalıştılar. Ama o arada beklenmedik bir olay oldu. Müberek bir el o ipleri çözmek için uzandı. O el Erbakan’ın eliydi. Önü açıldı selvi gibi dal verdi. Ama iblisin dostları boş durmadı. 1998’de yine o ağaç boğulmak istendi. O mübarek ağaç Tuğba yine kurtarıcı bir el bekliyor. Yeni Erbakanlar’ı geliyor, geliyoruz. Biz, milli görüş geliyor net söylüyorum. Biz bedel ödedik, yine öderiz. İmam hatiplere vurulan zincirler mutlaka bir gün kırılacaktır." Kamalak’ın son sözlerini söylemesinin ardından salondan yükselen bir kadın sesi, "Merak etme Başbakan inşallah o sorunu da çözecek" ifadelerini kullandı.

"80 YILDA ÇOK SENARYO YAZILDI"

Son olarak söz alan AK Parti Diyarbakır Milletvekili ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel selamlarını getirdiğini söyleyerek başladığı konuşmada, imam hatip liselerinin bir mektep anlayışı olmadığını savundu. 12 Mart sürecinde İmam Hatip Lisesi’nde öğrenci olduğunu ve yaşadığı bir olayı anlatan Bakan Eker, şöyle devam etti: "İmam hatiplerin orta kısmının kapatılması o günlerin devamında geldi. Sadece imam hatiplerle değil, ayrı düşünen, farklı düşünen herkesle ilgili bir takım mekanizmaların işletildiği günlerdir. Türkiye’de doğu ile batı, Türk ile Kürt, ailevi ile süni arasında zaman zaman sahneye konan ve geçen 80 yıllık süre içerisinde birçok kez şahit olduğumuz bir çok senaryoların ortaya konulduğu süreçleri melletimiz yaşadı. Burada yaklaşık 30 sene sıkıyönetim ve olağanüstü hal ilan edildi. Bazen sıkıyönetim, bazen olağanüstü hal modunda. 2003 yılına kadar devam etti. Bu geçen zaman içerisinde 28 şubat süreci de dahil olmak üzere özellikle imam hatip, diğer farklı düşünen toplum kesimleri üzerinde çok ağır müeyidelerin, uygulamaların yapıldığı, insanlığın vicdanını rahıtsız eden anlayışının ürünlerinin sergilendiğini gördük. Sosyal mühendislik projelerine Türkiye tanık oldu. Ama bütün bunlarla mücadele edilmesi gerekiyordu. Biz de bunu yaptık, hala yapıyoruz. 28 Şubat sürecinde Eyüp Sultan Cami’inde sabahları, hafta sonları, sabah namazından sonra yapılan duaları, dökülen gözyaşlarını hepimiz biliyoruz, hepimiz yaşadık."

Mehmet TÜRK- Bayram BULUT/DİYARBAKIR, (DHA)