Kaynağını bulun!
Kaygı ve korkularınızın ne zaman, hangi olaydan sonra başladığının farkında olursanız daha kolay yoluna koyarsınız. Şu sorular yardımcı olabilir:
- Bu korkuya ben ilk olarak ne zaman, hangi olay üzerine kapıldım?
- Korkum giderek artıyor mu?
- Hangi faktörlerden etkileniyor?
"Bu soruları yanıtlamak sorunu çözmede büyük önem taşıyor. Nasıl ki alerjisi olan bir kişi; kendisinde hangi etkenlerin alerjisini tetiklediğinin, hangi etkenlerle alerjisinin azaldığının farkında olursa ona göre davranır ve fayda sağlar; korkular da böyledir" diyen Dr. Emel Sönmez, dozunda olan, kontrollü korkularımız bizi tehlikelerden korur; ancak aşırı korkuya teslim olursak o zaman tehlike çanları çalıyor demektir” diyor.
Yürüyün!
- Yapılan bilimsel çalışmalar; her gün 50 dakika yürüyüş, yüzme veya dans etmenin kaslarımızı çalıştırarak beynimizin mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin salgıladığını ortaya koyuyor. Böylece korku ve kaygılarımızın da üstesinden daha kolay gelebiliyoruz.
- Ancak ’10 dakika yürüdüm, yeterli’ diye düşünmek doğru değil, çünkü beyin ancak 50 dakika hareketin sonrasında endorfin salgılıyor. Bu nedenle özellikle düzenli ve tempolu yürüyüşü her gün rutin alışkanlıklarımız arasında koymak, fiziksel sağlığımız kadar ruhsal sağlığımız için de çok büyük önem taşıyor.
Sorunu kabul edin... Önlemlerini de alarak!
Sorunu kabul etmek ve üstesinden gelmek için gerekli önlemleri almak gerekiyor. Şunları yapmayın:
- İçe kapanmak
- Duygulara ve çevreye duvar örmek
- Günlük sosyal yaşantıdan elini ayağını çekmek
Bu davranışlar hastalıklı bir düşüncenin baş gösterdiğine işaret ettiğinden, onun yerine, "evet bu sorun var ama ben önlemlerimi alarak üstesinden gelebiliyorum" deyin.
Örneğin, Covid-19’a karşı aşınızı olmanız, hijyene, sosyal mesafeye ve maske kullanımına dikkat etmeniz, başınıza gelen sorunun çevrenizin de desteğiyle üstesinden gelebileceğinize inanmanız, bu korkuya karşı mücadele etmenizde çok önemli bir kazanım sağlıyor.