Pazar Postası Kayıp Mısır rüyası
Paylaş
Kayıp Mısır rüyası

Osmanlı tarihi boyunca 'Paşa' unvanı alan tek kadın Prenses Emine Hanım'dır. Bir zamanlar bu eşsiz kadının yaşadığı Bebek'teki Emine Valide Paşa Yalısı da kendine özgü tarzıyla biriciktir. Bu yalı 10 günde kaybedilen Mısır rüyasıdır, gururlu ve inatçı bir kadının ardında bıraktığı zarif bir anıttır...

(Hazırlayan : Mehmet Çelik)

Haberin Devamı

Bugün Mısır Konsolosluğu’na ait olan bina aynı yerdeki üçüncü yalıdır. İlk yalının sahibi Dürrizade Mehmet Ataullah Efendi’ydi. Ondan sonra Şeyhülislâm Arif Efendi’ye geçen yalı, Sultan III. Selim’i misafir etti. Ayrıca III. Selim’in kız kardeşi Hatice Sultan da kasrını Mimar Melling’e tamir ettirirken, bu yalıda bir süre oturdu. İlk yalı zamanla bakımsız kaldı ve varislerince satıldı. II. Mahmut’un sadrazamı Rauf Paşa satın alınca yeni bir yalı yaptırdı.

Rauf Paşa, bir keresinde idam edilecekken kavuğun başına çok yakıştığı söylenince hayatı kurtulmuş ilginç bir kişidir. Yalı daha sonra Âli Paşa’ya satılınca yenilendi. 1858 Karadağ Konferansı burada yapıldı. Girit İsyanı’nın çözümü için yine burada toplanıldı. 1869’da İstanbul’a gelen İngiliz Veliahdı ve Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph yine bu yalıda ağırlandı.

Haberin Devamı

HANIM’DAN PAŞA’YA

Âli Paşa ölünce II. Abdülhamit yalıyı satın alıp Mısır Hidivi (valisi) Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Emine Valide Hanım’a hediye etti. Osmanlı tarihinin en ilginç olaylarından biri de bu sırada yaşandı. Daha önce ve sonra örneği görülmemiş bir şey oldu: II. Abdülhamit, sevgisinin, saygısının bir nişanesi olarak Prenses Emine Hanım’a ‘Paşa’ unvanı verdi.

Küçük bulunan yalı ise 1902’de yıktırıldı ve dönemin modası olan ‘art nouveau’ (zarif kıvrımların ve bitkisel desenlerin kullanıldığı sanat akımı) tarzında yeniden yapıldı. Hidiv Tevfik Paşa’nın eşi olan Hidiva Emine Hanım çok güzel, çok zarif ve inatçı bir kadındı. Prenses Emine Hanım, paşa unvanına çok değer verdi, anlamlı buldu ve ‘paşa’ oluşuna sonuna kadar sahip çıktı.

‘YA BU KADINI BOŞA, YA DA YALIYA AYAK BASMA’

Emine Valide Paşa, oğlu Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’yı çok seviyordu. Ancak Abbas Hilmi Paşa, Avusturyalı bir kadına aşık olup evlenince araları açıldı. Emine Valide Paşa “Ya bu kadını boşarsın, ya da bu yalıya bir daha ayak basamazsın!” diyerek oğlunu evden kovdu. Sevdiği kadından ayrılmak istemeyen Abbas Hilmi Paşa annesiyle inatlaştı ve Çubuklu’daki ünlü Hidiv Kasrı’nı yaptırdı. Yıllarca dargın kalan anne oğulun arası daha sonra düzelince Abbas Hilmi Paşa, İstanbul’a geldiğinde bazen eskiden olduğu gibi annesinin yalısında kalmaya devam etti.

Haberin Devamı

İnat üzerine inşa edilen Hidiv Kasrı

EMİNE PAŞA’NIN ÇİĞNENEN GURURU

Emine Valide Paşa, Türkiye Cumhuriyeti kurulunca yalısını yeni devlete bağışlamak istedi. Yalının devri için yapılan yazışmalarda Emine Valide Paşa’ya ‘Ağa’, ‘Paşa’ gibi unvanlar kaldırıldığı için mecburen ‘Bebekli Emine Hanım’ diye hitap ediliyordu. Emine Valide Paşa ise II. Abdülhamit’in kendisine verdiği ve gururlandığı unvanı kullanılmadığı için çok bozuluyordu. Sonunda yazışmalardaki üsluba daha fazla tahammül edemedi ve yalısını Türkiye Cumhuriyeti’ne vermekten vazgeçti.

Daha sonra yalıyı iki şartla Mısır Hükümeti’ne bağışladı. Birinci şartı yalının daima konsolosluk olarak kullanılmasıydı. İkincisi ise kendisi ölene kadar korudaki av köşkünde kalmasına izin verilmesiydi. Şartları kabul edilen Emine Valide Paşa, 15 Haziran 1931’de ölene kadar köşkünde yaşadı. Vefatının ardından vasiyeti gereği yaşadığı av köşkü yıktırıldı. Geriye konsolosluk büroları ve çalışanlarının rezidans olarak kullandığı yalı kaldı.

Haberin Devamı

10 GÜNDE BİR DEVLET KAYBETTİ

Emine Valide Paşa’nın oğlu Abbas Hilmi Paşa, babası Tevfik Paşa’dan sonra 1893’te Mısır hidivi oldu. Boğaziçi’ni çok seven Abbas Hilmi Paşa İstanbul’a her geldiğinde ya Bebek’teki annesinin ya da Çubuklu’daki kendi yalısında kalıyordu. Paşa 1914 yazında ‘el Mahrusa’ adlı lüks yatıyla yine İstanbul’a geldi. Abbas Hilmi Paşa, İngilizlerden çok Osmanlılara yakın olduğundan ölüm tehditleri alıyordu. Paşa, 60 İtalyan ile 20 Mısır askeri muhafız ve iki keskin nişancı tarafından korunuyordu. Ayrıca Üsküdar Sertaharrisi (baş dedektif) Hidayet Bey ve ekibince ikinci bir koruma çemberi altındaydı.

Abbas Hilmi Paşa

HİDİV PAŞA’YA SUİKAST

Abbas Hilmi Paşa, 24 Temmuz 1914 günü annesini Bebek’teki yalısında ziyaret etti. Sonra Sadrazam Sait Halim Paşa ile görüşmeye gitti. Bugün İstanbul Valiliği olan binadaki görüşme bittikten sonra tören kıtasını selamlayıp faytonuna bindi. Fayton yokuşu çıktığı sırada beş el silah sesi duyuldu. Bir kişi ateş ederek faytona doğru koşuyordu. İlk mermi Abbas Hilmi Paşa’nın yanağını parçaladı. İkinci mermi ise yüzüne götürdüğü eline geldi. Halk panik içinde kaçarken iki el silah sesinden sonra suikastçı de yere yığıldı. Yanına gidildiğinde son nefesini vermişti. Suikastçı Mısırlı bir avukattı. Ona isabet eden kurşunlar da Hidayet Bey’in tabancasından çıkmıştı. Soruşturmada saldırının arkasında İngiltere’nin parmağı olduğu sonucuna varıldı ama açıklanmadı.

Haberin Devamı

AKSİLİK AKSİLİK ÜSTÜNE

Abbas Hilmi Paşa suikast girişiminden sonra güvende olduğunu düşündüğü İstanbul’da kalmaya devam etti. 28 Temmuz 1914’te 1. Dünya Savaşı başladı. 2 Ağustos 1914’te ise gizli bir Osmanlı İmparatorluğu-Almanya ittifakı imzalandı ve aynı gün seferberlik ilan edildi. Abbas Hilmi Paşa, seferberlik ilan edilince ülkesine dönmek zorunda kaldı. Paşa koruma ordusu arasında Kanlıca açıklarındaki yatına gitmek için motora binerken kalabalıktan ayrılan bir kişi hızla koşarak geldi. Hırsız, hazine ve evrak valizini yaver Şeyh Osman’ın elinden kaptığı gibi uzaklaştı. Hidiv Paşa ve adamları şaşırmıştı. Bu olay diplomatik bir krize ve dönüşün ertelenmesine neden oldu.

CENEVRE’DE BİTEN HAYALLER

Ama talihsizlikler bitmiyordu. Bu arada Osmanlı devleti savaş ilan ettiğinden Boğazlar deniz taşıtlarına kapatılmıştı. Abbas Hilmi Paşa şehirden ayrılamadı. Osmanlı Devleti, Mısır’ı işgal kararı alınca İngiltere’nin tepkisi sert oldu ve Abbas Hilmi Paşa’yı tanımadığını açıkladı. 1914’ten sonra tekrar Mısır’a dönemeyen Abbas Hilmi Paşa, 1922’de Hüseyin Kamil’in yerine I. Fuad’ın kral olması ile hidivlik haklarını kaybetti. 1931’de Mısır’a girmesi yasaklandı. Abbas Hilmi Paşa son yıllarını Avrupa’da geçirdi ve 20 Aralık 1944’te Cenevre’de vefat etti.

(07.04.2013 tarihli Posta Karnaval ekinden alınmıştır.)