Pazar Postası 'Kendimden kuvvetli erkek istemem, etrafında kadınlar olur'
Paylaş
'Kendimden kuvvetli erkek istemem, etrafında kadınlar olur'

Çekmeköy Giardino Cappuccino'da bekliyoruz. Anadolu yakasında üstelik bir de ata binme keyfi lüksü olan kafede, yemekler de harika. İstanbul, sakin bir akşam üzeri ve randevusuna saatinde gelen yepyeni Seren Serengil! Zayıflamış, yüzünde gülücüklerle çok keyifli görünüyor...

Hep ağladığına şahit olduğum bu kız, yepyeni biri olmuş ve ses getirecek projelerle geri dönüyor. Neredeyse günü birlikte bitiriyoruz ve anlıyorum ki Seren için hayatın rotası artık yalnızca kendisine dönmüş, aramıza bomba gibi dönüyor: O’NU ARTIK HEP GÖRECEĞİZ!

Röportaj: Canan DANYILDIZ

Kız kıza eğlenmek istiyor artık, biz de mekanın altını üstüne getirdik ve şımarıp eğlendik. Hem de ne varsa konuşarak!

Nasıl bir duygu hem ünlü hem de Öztürk Serengil’in kızı olmak, ağırlığını hissettiğin oluyor mu?

Mutsuz olduğum hiçbir zaman olmadı. Türkiye’de ekol olmuş, saygınlık görmüş ve yeri doldurulamaz bir sanatçı babam. İnönü’den Demirel’e kadar çok yakın dostlukları olan biriydi Öztürk Serengil. Sevilen birinin kızı olmak hayata 1-0 önde başlattı. Okul zamanında öyle sevilen biri olmasından yararlandığım oldu!

Sana göre baban niye bu kadar seviliyordu? Çok olduğu gibi biri, tıpkı benim gibi...

Kabiliyetli bir adamdı babam, spontane oynayan biriydi. Kendi değerini iyi bilirdi, maddi anlamda da. İyi kazanabilen biriydi.

Hayal kurduğunuz, konuştuğunuz neler var? Sana akıl verir miydi?

Babam para kazanırdı, annem tutardı. Bizim evin aklı annemdi. Babam bana akıl vermezdi hiç. Ben annemle zıt kutup, babamla da birebir aynıyım. O yüzden annem hep der ki “Ben olmasam, eyvah sana!”

Senin üzerinde bir plan var mıydı? Hangi mesleği seçmeni istediler?

Onlar, piyano çalan, yurt dışına gönderip sonrasında iyi bir evlilik yapacak bir çocuk yetiştirdiler. Ama ben bütün planları bozdum. Babama, onun izinde gitmek istediğimi söyledim.

Bana “Yarın öbür gün senin hakkında bir şey yazarlar, ben biterim” dedi. Ben “Başka olur ağaların düğünü” ile meşhur oldum okurken. Dizi de tuttu, öyle devam etti. Sonra Emrah’ın içinde olduğu bir dizi teklifi geldi. Ben bütün bunlar olurken lisedeydim.

Ünlü olmayı hep istedin mi?

Armut dibine düşüyor, aynı gen bu, başka bir şey değil. Ben de çok komiğim Canan biliyor musun, babam gibi... Ama beni insanlar hep üzücü olaylarda ağlarken gördü. Ben tam Yalan Dünya’lığım.

Kusura bakma da kaç yaşındasın şimdi?

Sen hep böyle görünüyordun o dizi yıllarında da. 37 yaşındayım şimdi.

Bu frapanlık nereden geliyor?

Hep gösterişli bir kızdım, lisedeyken de, arkadaşlarımın yanında farkedilirdim. Anneannem İtalyandı, o da, annem de böyleydi. Ben hep annemi taklit ettim. Dudak kalemini annem kullanırdı, oradan kopya...

“Bu kız sahneye çıksa yer yerinden oynar”

Yurt dışında okulun nasıldı? Havana yakışır gibi mi? Okul, Montrö’de (İsviçre), zaten orası köy gibi. Rahibe okulu aynı! Hiç erkek yok, sadece kızlar ve ben. Ölüyorum sandım...

O zaman öteki arkadaşlarım Londra’ya, Amerika vs. gidiyor, Mustafa Sandal’lar filan, ben de gittim okula, bildiğin köy. Annem beni illa kontes yapmaya kalktı, ama ben bu değilim.

Eee, nasıl döndün ülkeye, anneyi nasıl ikna ettin?

Birkaç kez Noel tatiline geldim ve gazetede haberlerim çıktı. O yıllarda yine en dikkat çeken kız bendim ve Brooke Shields’a benziyorum. Pat diye Fahrettin Aslan’dan sahne teklifi geldi.

Dur anneni tahmin edeyim!

Ayy hiç kabul etmediler, sus sus!

Oyunculuk babadan onu anladım da, sahne merakın var mıydı, yoksa sen de masa sandalye aralarında uyuyarak, Maksim’in tozunu yutanlardan mısın?

Ben kulislerde büyüdüm desem doğru olur. Ama küçükken de elimde mikrofon, perde arkasından Ajda Pekkan’ı taklit ederek çıkarmışım. Eğer gülen olursa da kaçıp ağlarmışım!

Ajda Pekkan hastasıyım ayrıca. İşte sonra Maksim... Fahrettin ve Sacit Aslan “Bu kız sahneye çıksa yer yerinden oynar” diye konuşmuş aralarında benim için.

Sana göre farkın nedir? Makyajın, duruşun... Yani neden çok bir şey yapmadığın halde seni buldu bu işler?

Yani neden çok bir şey yapmadığın halde seni buldu bu işler? Tam tarif edemiyorum bu şeyi; ama ben kimseyi taklit etmedim. Kendi makyajım, kendi saçım, kendi tarzım... Ben kimseye benzemedim, hep takip edildim. Farklı bir auram olduğunu düşünüyorum.

Bana sen hep Barbie bebek gibi görünüyordun, sanki hep istediği olan bir kızdın...

Aslında hiç öyle olmadı, gazetelerde böyle yansıtıldım. Yani insanın sıkıntı çekmesi yalnızca maddi anlamda olmaz, ama ben mutsuzdum. Ben maddi sıkıntı çekmedim ama başka sorunlar yaşadım. Tek çocuktum, her istediğim oldu. Şımarmadım, aksine çok duygusal oldum.

Tüm bu varlığa rağmen ağırbaşlıydın... Ucuz başlıklı haberlerin yoktu bildiğim.

Evet, süslüydüm ve gösterişliydim ama ağırbaşlıydım ve benim hayatım kendimin olmuştur. Bana ne tek taş aldım diyen bir adam bulursun, ne de beni içkili bir halde gece kulübünden çıkarken görürsün.

O yüzden hiç öyle yansımadım size. Ama o gösterişli ve varlıklı hayatın bedelini, siz görmeseniz de ben şu güne kadar hep ödedim.

“Sibel Can, Hülya Avşar çok hırslı! İyi yetişmiş insanlarda hırs olmuyor!”

Kendiyle mi ilgili planları var artık, bu karşımda gördüğüm enerjik kızın?

Birdenbire, yalnız kalma korkum, kendini yalnız kendimle baş başa kalma hissine bıraktı. Dedim ki kendi kendime, bu yaz ben, kendi başıma tatil yapacağım; kız arkadaşlarımla vakit geçireceğim, onlarla kaynatacağım; belki erkekleri konuşacağımız kız muhabbeti yapacağız. Ben yaşamadım, bunları yapmak istiyorum.

Senin döneminin kadınları aldı başını gitti... Sibel Can, Gülben Ergen, Hülya Avşar... Sen bu birkaç isimden biriydin. Niye daha büyük yerler olmadı senin için? Başaramadın mı aslında?

Yok onunla ilgisi, hiç kimsenin güzellik ve ses olarak birbirinden farkı yoktu. Sibel Can’ı da Hülya’yı da çok severim. Ama bende hırs yok. Keşke onlarda olan hırsın yüzde 1’i bende olsaydı.

Dünyada iyi yetişmiş çocuklarda, sıfırdan gelen çocuklar kadar hırs olmuyor. Hiçbir şeyin özlemini duymadıkları için hırsları olmuyor. Ben Seren Serengil’im, kendimi yırtmak zorunda değilim.

Peki... Açık soracağım, onlar hem evlendi hem de çocuk sahibi oldu Seren ama... Kıskanmadın mı hiç?

Onlar yuva kurdu ve hepsi ayrıldılar Canan. Onların hepsi benden önce evlendi, ben bu mesleği yaptıkları için evliliklerinin gitmeyeceğini düşünüyordum. Gitmedi de...

Ama benimki de gitmedi. Keşke mesleğimi yapsaydım ben de. Onları alkışlıyorum, seviyorum. Herkes seçimini yaşadı. Yarın öbür gün ben geldim desem, kapılar açık.

Kenan İmirzalıoğlu uyuşturucu yüzünden göz altına alındı, sen tweet attın neden?

Ben sanatcıları politikacıların ve sporcuların yani halka mal olmuş insanların suçları kesinleşmedikçe emniyete götürülüş hallerinin basına haber verilerek yapılmasını özel yaşamlarına saldırı olarak nitelendiriyorum, bu durum tanınmış bir insanı itibarsızlaştırıyor!

Tavrını, duruşunu beğendiğim bir oyuncudur. Yani kolundan tutularak götürülürken görünce tweet attım.

‘Dubai’deki sevgilimden ayrılmadım, çok da mutluyum!’

Ne oldu da Dubai’den apar topar geldin? Ve seni çok enerjik buldum. Değişiklikler var gibi hayatında...

Mutluyum çünkü. Ben herkesin beğendiği güzel genç bir kadınım. Üstüne Seren Serengil’im ve bir markayım. Bunu fark ettiğimden beri güzelleştim, kilolarım gitti.

Çünkü bencil değil, ama ‘benci’ oldum, artık ilk önce kendimi düşünüyorum. Kendime bakıyorum, bütün yatırımlar kendime. Aklını aşkla bozmuş kadınlara bu ‘U’ dönüşünü öneririm.

İnşaat sektörüyle ilgilenen Oğuz Aşıcı ile Dubai’ye yerleşme kararı almıştınız ama seni bu yaz yalnız tatil yaparken görüyorum, bir sorun mu var?

Onun işleri vardı kalmak zorundaydı, ben izin alarak geldim. Burada düşünme fırsatım oldu. Biraz eğlenmek, kız kıza gezmek ve Seren Serengil olmanın tadını çıkarmak istediğime karar verdim.

Güzelliğimin, adımın tadını çıkaramadım hiç. Kim olduğumu hatırladım. Canan çok üzüldüm, çok ağladım. Onun da bu durumu anlayışla karşılamasını istiyorum.

Bu ne demek oluyor, Dubai’ye geri dönmüyor musun?

Oğuz’a 2 yıldır gösterdiği sevgi, şefkat ve bağlılık için çok teşekkür ediyorum. Mutlu etti beni. Tabii tatsızlıklarımız da olmuştur, her ilişkideki gibi. Ama genelde mutlu zaman geçirdik. Dubai süreci biraz yıprattı bizi. Bugün için her şey yolunda; ama yarın için kendime de ona da verilmiş bir sözüm yok.

Monako’da evlenecektiniz, düğüne gelemeyecek miyiz?

Bunun ikimiz de hayalini kurduk hep. Şahitlerimiz bile hazır. Ama işler güçler derken kendimizi hiç hazır hissetmedik. O kadar yorulduk ki kader diyelim. Ama evlenirsem söz, gelin çiçeğimi sana atacağım!

Eyvah! Ben ve evlilik... O zaman en iyi haliyle 3 kez! Şakası bir yana, sen şimdiye kadar başkası için mi yaşadın?

Bu yaz bana bir şey oldu, başkalarını mutlu etmişim şimdiye kadar ve artık bu bende bitti. Limitim bitti. Önceliklerim değişti, İyi bir eş ve anne olmak isterken kim olduğumu unutmuşum.

Benim gibi kimse yok, herkes bir şey olmak için tırmalıyor, ben yapmadan önüme projeler geliyor. Eskiden olsa, önceliğim hayatımdaki insan olurdu, fedakarlık yapar bu gelen teklifleri reddederdim. Şimdi değiştim.

‘Kimsenin geçmişi daha üstün biriyle evlenince unutulmuyor!’

Luxury Lovers diye 3.5 milyon takipçisi olan bir sitede, fotoğrafın konmuş. Bir Türk ilk kez mi yayınlanıyor ikon olarak? Seni niye seçtiler sence?

Seren Serengil, bir marka olmuş... Beni eleştirenlere bakıyorum; saçlarını benim gibi yapıyor, dudaklarını benim gibi boyuyorlar. Bu siteye de benim farklı tarzımdan koymuşlar diye düşünüyorum.

Bu piyasadan kime taparsın?

Ajda Pekkan’a bir şey olacak diye çok korkuyorum. Her sabah gazeteye korkuyla bakıyorum. Onun gibi biri yok bence. Ona bir şey olursa yerine gelecek biri yok. Kimse farkında değil ama 5 kuşaktır star Ajda Pekkan. Bir de Soner Sarıkabadayı ve Mirkelam. Onlar farklılar, çok seviyorum.

Sence başarı ne? Bu mu?

Bence istikrar. Birçok kadın başarılı değildi bu piyasada, ama işlerini bırakmadıkları için başarılı göründüler. Devamlılık önemli bir şey evet.

Buradan kaçmak istediğin zaman var mı hiç?

Bu sistemde bir alaturkalık var. Burada herkes bir şey, bir model, manken vs. Herkes aynı şekilde sınıflandırılıyor. Burada kim ne der derdi var, mutlu hissetmiyorum.

Bu da şöhretin bedeli...

Hayır ama ben süpermarkete gidip rahat rahat alışveriş yapmak istiyorum. Burada herkesin hayatına herkes karışıyor. Ailelerimiz de öyle. Kişilikli davranmak zor burada.

Ne istiyorsun peki?

Ben canımın istediğini yapmak istiyorum. Seren isterse bir simitçi ile bile evlenebilir. İnsanlar zannediyor ki prestijli bir soyad ile evlenince geçmişleri unutuluyor ve sınıf atlıyorlar. Kimsenin geçmişi unutulmuyor ve onlar sınıf atlamıyor aslında. Sosyete ve sanatçı camiasında da bu böyle.

Sosyetede durum farklı mı?

Onlar sanatçıları eleştiriyor ama dergilere gazetelere çıkmak için bizden daha çok mayo değiştiriyorlar. Devamlı poz veren kadınlar görüyorum, ev kadınları...

Bunlar neden poz veriyor ben anlamıyorum. Komik buluyorum bunları. En azından biz pozlarla para kazanıyoruz, onların zamanlarına yazık, para da almıyorlar.

Sen oyuncu musun, şarkıcı mı, sosyete mi?

Ben bir celebrity’im (ünlüyüm) iş yapsam da yapmasam da sevilen biriyim. Her daim bir şey yapmama gerek yok. Ben kendimi böyle görüyorum. Sevilmem için habire bir şeyler yapmama gerek yok. Köpeğimle tv’ye çıktım, herkes yaptı, saçlarımın rengi de öyle...

Dudak kaleminden vazgeçecek misin peki? Hadi söyle! Ruj olduğu sürece, dudak kalemi de olur!

Bunun modası hiç geçmez. Bu benim Seren Serengil tarzım. Kimse bunu dert edinmesin!

‘Hayatta tek isteğim kalabalık aileydi, artık istemiyorum!’

Senin babana karşı bir kırgınlığın var mı? Ayrılmış anne babanın derdini sen çektin mi?

Yok hiç kırgınlığım ya da kızgınlığım yok. Hayatımdaki en büyük hayalim ne star olmak, ne fazla para kazanmak... Sadece kalabalık bir aile. Bu benim kafamdaki resimdi. (Ağlamaya başlıyor)

Bizde öyle sofralar yoktu. Ben bunu hep zorladım. Şimdi anlıyorum ki “Hayat, sen başka planlar yaparken; başına gelenlermiş” Ben plan yaptım, ama olmadı. Kimseye kırgınlığım yok, ama hayata karşı var.

Keşke ayrılmasaydınız dedim, çünkü kız çocuğu hayatı boyunca sevgi bulmaya çalışıyor. Ayrı ayrı şefkat görüyorsun, ama birlikte yok.

Ve zaten kariyerinde yükselirken birdenbire ani kararların da var yanlış bilmiyorsam bu yuva kurma hayalleri uğruna?

Evet, İbrahim Tatlıses gibi isimlerin alt kadrosundayız. Şöhretliyim falan, ama kalkıp anneme dedim ki; ben mutlu değilim, bırakıyorum ve evlenmek istiyorum. Maymun iştahlıyım, bitti sandım o sahne. Ama öyle olmadı. Sonra evlilikler...

Neydi doğru gitmeyen evliliklerinde Seren? Sen o bahsettiğin sevgiyi ararken neden o yuva hiç kurulamadı?

Birçok kadın benim zamanımda, prestijli adamların peşinde koştu. Ben sıfırdan hayat kurmak istedim. Benim için böyle bir kriter yoktu, para pul gibi. Buradan kaynaklanıyor olabilir.

Ben de seçtiğim insana yanlış biriydim, onlar da bana yanlıştı. Pişman mıyım? Asla! Bütün bunların altında hep sevgi vardı. Ben Öztürk Serengil’in kızıyım diye Türkiye’nin en zengin adamıyla evlenmek zorunda değildim.

Ben kendimden daha kuvvetli erkek istemem, babamdan ötürü fobim var. Çünkü etrafında kadınlar olur, yağcıları, dalkavukları olur. Ben dışarıda frapanımdır, ama içerideki hayatımı ben bilirim. Evliliği yıpratacak faktörlerden uzak seçimler yaptım, olmadı.

Hata mıydı evliliklerin sence?

Ben hep evlenilmek istenen kadın oldum. Benim hayatıma 3 insan girdi ve evlendim. Eski sevgili değil, eski eş olarak anılıyorum. Bu daha doğru. Ayrılık ya da boşanmalar benim için hata sayılmaz. Geçmişimde leke sayılmaz.

Seni ne mutlu eder bir erkekte?

Güvenilir olması ve ilk tanıştığım an bunun bana geçmesi... İlk şart bu, utanan, efendi görünen çok konuşmayan, ben ona adım atana kadar adım atmayan biri beni cezbeder.

Annen bu ilişkilerin neresinde?

Annem dün de bügün de hayatımdaki kimseyi onaylamadı, onaylamıyor! Kafasında nasıl bir profil varsa artık, kriterlerini tutturamadım gitti... Ama artık bunun benim hayatım olduğunun bilincine vardı.

Fikrini söyleyebileceğinin ama müdahale edemeyeceğinin farkında. Dinlerim, saygı duyarım ama kararımı kendim veririm. 15 yaşında değilim artık.

Yalnızlığı mı sevmiyorsun sen?

Korkuyorum yalnızlıktan evet. Çok zorladım istediğim hayat olsun diye. Aslında çok şey de istemedim hayattan. Bir eş ve içinde çocuklar olan bir yuva. Şu an sorsan istiyor muyum? İstemiyorum artık, bana bir şey oldu son 2 aydır.

Sen bir marka mı yarattın kendinle? Hiçbir şey yapmasan da seni tanıyoruz, unutulmuyorsun. Neden sence, köpeğini bile biliyoruz, Tiny?

Az önce bahsettiğimiz şey. Ben işleri bıraktım ama adım kaldı, aura meselesi. Çünkü kendi hayat tarzımdan oldu bunlar. Eleştirilsem bile hayranlık duyuldum.

Sen babanın ismi altında ezildin mi?

Ben sanatçı çocuklarının içinde bunu başarmış tek insanım. Bir gün babam geldi, Beyoğlu’ndan geçerken “Seren Serengil’in babası” demişler. Bana “Sen artık oldun” dedi.

Ben babamla hiç röportaj yapmadım, birlikte iş yapmadım ve onu kullanmadım. Belki de ondan oldu kendi ismimle tanınmam. Ama babam için bir gece düzenlemek istiyorum.

Gazinoda çalışırken (Maksim’i kastediyorum), yaşadığın tatsız şeyler oldu mu? Şimdi bir kulüpte şarkı söyler misin?

16 yaşımda çıktım ben Maksim’de, ağır makyajlarla topuzlarla 22 gösteriyordum. İlk gece sahneden polis indirdi, meğer içkili yerlerde 21 yaşından küçüksen çıkamazmışsın.

Yaşım 5 yaş büyütüldü de öyle çıktım. Benim kadromda İbrahim Tatlıses, Emrah gibi dev isimler vardı; Demet Akalın, Gülben Ergen ve Hande Yener gibi şu anın starları da kadromda çıkmışlardır.

Maksim gibi bir yerden sonra gece kulübünde sahneye çıkmam artık. Ben tv’de olacağım. Çünkü gerçekten aşk temalı programları Türkiye’de ilk defa ben yaptım. Şu anda da televizyonlarla görüşmelerim sürüyor.

(18.08.2013 tarihli Posta Karnaval ekinden alınmıştır.)

4

Haberin Devamı