Cumartesi Postası 2 yaşında resme başladı 8 yaşında sergisini açtı

2 yaşında resme başladı 8 yaşında sergisini açtı

Paylaş
2 yaşında resme başladı 8 yaşında sergisini açtı

Yağmur İrem Odar 8 yaşında. İlkokul ikinci sınıf öğrencisi. Ama yaşından çok daha büyük bir işi başardı: İlk kişisel resim sergisini açtı. Hem de İstanbul'un en büyük AVM'lerinden biri olan Palladium'da

Daha da ilginci; 37 tablosundan 13’ü iki günde satıldı. Anlaşılacağı gibi Yağmur’un hayal dünyası zengin, renk paleti geniş. Rüyalarına giren güzel görüntüleri, uykusundan uyanıp not edecek kadar da resme tutkun...

İstanbul-Yenisahra’daki Palladium AlışverişMerkezi (AVM) geçtiğimiz hafta sonu minik bir ressamın sergisine ev sahipliği yaptı. Henüz 8 yaşında, ilkokul 2’nci sınıf öğrencisi olan Yağmur İrem Odar’ın farklı tekniklerle yaptığı 37 tablonun yer aldığı ‘Yağmur Esintisi’ adlı sergi iki gün boyunca ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekti. Daha da ötesi; resimlerin 13’ü satıldı. Hal böyle olunca, Yağmur’u yakından tanımak ve öyküsünün sizlere ulaştırılmasında aracılık etmek için serginin ilk saatlerinde AVM’de aldım soluğu.

O sabah erkenden kalkmış Yağmur, pür telaş ve heyecan içinde sergiye hazırlanmış. Resimlerini görmek için gelenleri sergi salonunda karşıladı, herkese bilgi verdi, ilgi karşısında mahcup ve mutlu oldu... Sarı saçları, parlak gülümsemesi, zekasını yansıtan gözleriyle Yağmur, benim de farklı ve hoş bir deneyim edinmeme yol açtı. Duydum ki; İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden bir profesör, Yağmur’un iki resmini birden satın alırken annesine “Renkleri kullanımı, tarzı çok farklı, bunun farkındasınız deği mi?” diye sormuş.

İki yaşından beri renkler aleminde...

Yağmur’un resme ilgisi iki yaşında başlamış. Evde bulduğu kağıt kalemle sürekli bir şeyler karalarmış. 4 yaşına geldiğinde resim atölyesinde ders almaya başlamış. “İlk çizdiğin resmi hatırlıyor musun?” diye sordum, “Çöp adam” yanıtını verdi. Ardından da hemen orada 5 saniyede güzel bir ‘çöp kız’ çizdi benim için.

Her cumartesi, Yağmur’un ders günü. 3 saat resim çalışıyor. Resim yapma tekniklerini, farklı boya yapınca nasıl fırça tutması gerektiğini hep atölyede öğrendiğini söylüyor. Yağlı boya, guaj boya, sulu boya, pastel, kara kalem ve kolaj gibi tüm tekniklerle resim yapmayı seviyor. Bir de füzen kalem tekniğini... “O da ne?” diye soracak oluyorum, “Kömürle yapılan resme füzen deniyor” cevabını veriyor. Ne demişler? ‘Öğrenmenin yaşı yoktur.’

“Söyleyemem meslek sırrı”

En çok mavi ve yeşili kullanmayı tercih ediyor Yağmur. “Siyah beyaz renksiz oluyor. Sarı da fazla açık, resimde belli olmadığı için sevmiyorum” diye konuşuyor. Yağmur’un kolaj tekniğine bayıldığını da hatırlatayım. “Gazeteden elime geleni yırtıyorum, üzerine resim çiziyorum” diyor. Annesi Özlem Odar, Yağmur’un, yatana kadar 3-4 saatte mutlaka bir-iki resim yaptığını dile getiriyor. Özlem Hanım’ın, resme tutkun olan kızını çoğu zaman yemek yemesi için uyarması gerekiyormuş. Ailesinin teşviki olmuş mu acaba? Özlem Odar cevap veriyor: “Teşvik etmemiz gerekmediği gibi biz onun hızına yetişmeye çalıştık. Sonunda da evin çatı katını rahat çalışabilmesi için atölye haline getirdik.”. İnsan merak ediyor; bu kadar yetenekli bir kızın arkadaşlarıyla arası nasıl, resim bilgisini onlarla paylaşıyor mu?

“Arkadaşlarım hep ‘Bana da öğretir misin? Nasıl yapıyorsun?’ diye soruyorlar. Ben de onlara ‘Söyleyemem, çünkü meslek sırrı’ diyorum.” Yağmur’un ilham kaynağı ise rüyaları. Şöyle diyor: “Gece rüyamdan etkilenmişsem, sabaha hatırlamazsam diye hemen uyanıyorum, gecenin köründe güzelce çiziyorum, not alıyorum. Sonra tekrar uyuyorum.” Yağmur’un en büyük hayallerinden biri büyüyünce İtalya ya da Fransa’ya gitmek. Nedenini “Çünkü orada ressamlar çok kaliteli şeyler yapıyorlar” diye açıklıyor. En sevdiği ressamlar ise Salvador Dali, Vincent Van Gogh ve Pablo Picasso. Söz, Yağmur’da: “Dali’nin bir resmi var. Akan saatler var. Zamanın nasıl su gibi aktığını anlatıyor (tablonun adı ‘Eriyen Saatler’). Dali’nin soyadından da belli. Dali... Deli... Resimleri çılgın, kendisi çılgın, herşeyi çılgın!”

Sergisi bittiğinde gözyaşlarına boğulmuş

Her ne kadar bir sergiye imzasını atmış olsa da Yağmur’un sadece 8 yaşında bir çocuk olduğunu hatırlatan detaylar da yok değil. Mesela ilerde 31 tane mesleği olsun istiyor. “Müzisyen de olacağım, eskici de olacağım. Çünkü eski şeyleri çok seviyorum” diyor. Yağmur, çizgi film olarak en çok ‘Şirinler’i seviyor, sevimli karakter Gargamel’i çok komik buluyor. İki kocaman kutu Barbie bebeği, bir sürü de oyuncağı olduğunu söyleyen küçük ressam büyüyünce yurt dışında eğitim görmeye hevesli.

“31 mesleğin olsun istiyorsun, nasıl okuyacaksın?” diye sormaya kalkıyorum, hınzırca cevap veriyor: “Bir yıl bir üniversite, diğer yıl bir üniversite okurum.” Sonradan öğrendiğime göre, Yağmur iki günlük sergi bittiğinde resimleri indirilirken ağlıyormuş, “Lütfen birkaç gün daha açık kalsın sergim” diye... Tatlı kız boşuna üzülmüş. Nasıl olsa bütün yaz çalışacak, ekimde ikinci sergisini açacak. Kim tutar Yağmur’u!..

(07.05.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

2

Haberin Devamı