Cumartesi Postası 'Balıklar arkadaşım oldu artık yiyemem'

'Balıklar arkadaşım oldu artık yiyemem'

Paylaş
'Balıklar arkadaşım oldu artık yiyemem'

İş adamı Ömer Dinçkök'ün eşi Ayşegül Dinçkök'ü cemiyet hayatının ünlü isimlerinden biri olarak tanıdık. Yakın zamana kadar, onun su altı merakından haberimiz yoktu. Derin mavide fotoğraflar çektiğinden de habersizdik...

Ropörtaj: Ömer Gören

Haberin Devamı

Oysa yedi yıl önce ilk kez Panama’da daldı, turuncu renkli yengeci gördü ve... Su altına, canlılarına adeta aşık oldu. O zamandan beri de dalıyor ve bambaşka bir dünyayı objektifinde ölümsüzleştiriyor. Ayşegül Dinçkök ile Florya’daki Akvaryum’da buluşup ‘Derin Tutku’sunu konuştuk.

Ayşegül Hanım, lisanslı yüzücü olduğunuzu öğrendik. Dalmak nereden çıktı? Doğma büyüme Bebekli’yim. Babam Galatasaray Adası’nda yüzme okulu kurdu, ben de kurbağalamada lisanslı yüzücü oldum. 7 yıl önce Panama’daki takım adalardan San Blas’daydım. Deniz altını merak ettim, dalış merkezinde tüplü daldım. Amatörce fotoğraflar çektim. Bir arkadaşımla paylaştığımda bana dalışlarıma devam etmemi söyledi. 4 yıl önce Kaş’ta eğitim gördüm. İkinci lisansımı da Bodrum’da aldım.

Haberin Devamı

Su altı dünyası sizi büyülemiştir...
İlk daldığımda beni heyecanlandıran minicik denizatı olmuştu! Tetikleyen de kameramın pili bittiği için çekemediğim turuncu renkli yengeçti. Göz göze geldik, bana baktı, “Bir daha gel, seni bekleriz” der gibiydi. O an yengece de derinliklere de aşık olmuştum. Su altının kademe kademe sonsuzluğu büyüledi beni! Saatim dolup yukarı çıkmam gerektiğinde “Allah’ım niye çıkıyorum, balık gibi yüzgecim olsa da burada kalsam” diyorum. Çünkü su altında kendimi çok daha rahat hissediyorum. Ne eşim, ne sevgilim, ne kızlarım, ne dostlarım!.. Hiçbir şeyi gözüm görmüyor. “Son kararın ne?” deseler her şeyi bırakıp kuyruk ve yüzgece sahip deniz kızı olmak isterim.


Dalmak sizin için ne anlam ifade ediyor? Çok ciddiyet gerektiren bir iş! Riskleri ve kuralları var. Önceden hız için yüzerdim, şimdi dalıyorum. Bana sabretmeyi ve yavaş yaşamayı öğretti. Evimde misafirim bile olsa sabah 7’de kalkar, çantamı hazırlayarak yola düşerim.

Nerelerde daldınız? Yurt içinde Kaş, Bodrum, Kalkan, Datça, Foça, Ayvalık, Gökova... Yurt dışında ise Fransa, İtalya, Yunanistan, Korsika, Hırvatistan, Endonezya ve Akdeniz ülkeleri kıyılarında...


“Dalışa sporcu gibi hazırlanmak gerek”

Dalışa nasıl hazırlanıyor, neye dikkat ediyorsunuz? Dalıştan birkaç hafta önce kampa girerim. Alkol kullanmaz, yediğimeiçtiğime dikkat ederim. Sabah çok erken kalkar, akşam 9’da yatarım. Kamerayı suda rahat taşımak için düzenli ağırlık çalışırım.

Dalmakla yetinmiyor, su altındaki güzellikleri de paylaşıyorsunuz. Liseden beri fotoğraf çekerim. Fakat su altı fotoğrafçılığı bambaşka! Deniz altında gördüğüm canlılar o kadar enteresan ki yukarı çıktığımda arkadaşlarıma anlatacak kelime bulamıyorum. O güzelliği ancak fotoğraf kareleriyle anlatmak mümkün.

Tehlikeli bir şey yaşadınız mı? Hayır. Karadan baktığınızda denizin altı tehlikeli gibi görünüyor ama nerede duracağınızı bilirseniz bir şey olmaz. Karadakiler, denizdeki köpek balıklarından daha tehlikeli.

Haberin Devamı

“Sualtında olmak meditasyon gibi”

Daha çok hangi tür canlılara odaklanıyorsunuz? Başta her gördüğümü çekiyordum. Bir arkadaşım beni paparazziye benzetti, ondan sonra ender rastlanan, etkilendiğim ve göz teması kurduğum canlılar üzerine yoğunlaştım. Onların ahengine ayak uydurmak ibadet gibi. Her seferinde secde ediyor, Allah’a şükrediyorum. Onları izledikçe meditasyon yapıyorum.

Artık deniz ürünleri yiyemiyorsunuzdur. Denizdeki canlılarla göz göze geldiğimde daha önce yediğim balıkları hatırlıyorum. Bir yemekte önüme pişmiş getirilen deniz ürünlerini arkadaşım olarak kabul ettiğim için yememeye gayret ediyorum. Özellikle aşık olduğum yengeç ile ıstakozu artık yiyemiyorum.

Haberin Devamı


Mardinli kadınlar Ayşegül Hanım’ın su altında çektiği fotoğraflardan esinlenerek halı dokudu.

“Van’da sergi açacağım”

‘Derin Tutku’ projesi nedir? Endonezya’nın Sulawesi Adası’nda çektiğim fotoğraflarla başlayan bir proje. Nisan 2012’de Tophane-i Amire’de 33 fotoğraf sergiledim. Gelirinin bir kısmını ‘Yarım Kalan Hayatlar’ projesine, bir kısmını da zor şartlar altında çalışan Ege’nin kadın balıkçılarına ayırdığım fona aktardım. Ardından da Güneydoğu Anadolu’da su altını hiç görmemiş çocuklara yönelik projem için Mardinli çocuklarla buluştum. Çektiğim fotoğrafların resmini yapan 50 çocuğu İstanbul’a davet ederek Akvaryum’da ödüllerini verdim.

Bundan sonraki amacınız ne? 22 Mayıs’ta Van’da sergi açacağım. Aynı sergi, 2014 yılının Nisan ayında Mardin’de tekrarlanacak. Mardinli hanımların, fotoğraflarımdan esinlenerek altı ayda dokuduğu iki adet halının gelirini de bu hanımlara vereceğiz. İsteyen çocukların dalış kursu masraflarını karşılamak, onlarla birlikte dalmak istiyorum.

Haberin Devamı

(04.05.2013 tarihli Cumartesi Postası ekinden alıntıdır.)