Cumartesi Postası 'Bırakın, erkek sizi kovalasın'

'Bırakın, erkek sizi kovalasın'

Paylaş
'Bırakın, erkek sizi kovalasın'

Doktor ya da hemşire değil ama çok sevilen 'Doktorum' programını Op. Dr. Aytuğ Kolonkaya ile birlikte sunuyor. Zahide Yetiş son olarak bir de kitap yazdı...

‘Hayat Sana Fısıldıyor’ adlı kitabında kadın-erkek ilişkilerini masaya yatırmış Zahide Hanım. Bu konuda uzman değil ama çok doğru saptamaları ve enteresan tüyoları olduğunu itiraf etmeliyiz....

Haberin Devamı

Ropörtaj : Nehir Çağrı

“Erkek, bakımlı kadına dayanamıyor”

Sizin başınızdan geçen bir şey var mı kitapta?

Evet. Yıllar önce bir şoförün yaşadığı olaya tanık olmuştum. Şoför, evliydi, eşini memlekette bırakmış, çalışmak için buraya gelmişti. Kendisinden büyük ve dikkat çekici bir kadına aşık oldu. İlişkisi duyuldu, ailesi gelip memleketine geri götürdü. Ardından ne oldu biliyor musun? Adam yıllar sonra zengin oldu ve o bakımsız karısını, İstanbul’da tanıyıp beğendiği kadına benzetti. Erkekler böyle işte. Bakımlı kadın görünce dayanamıyor

’Doktorum’ programıyla söze başlamak istiyorum. Sabahları çok erken saatte canlı yayına çıkmak zor olmuyor mu?

Evet. Her sabah saat 05:47’de kalkıyor, akşam 24:00’te yatıyorum. Gün içinde fırsat bulduğum her yerde aralıklarla uyumaya çalışıyorum. Çünkü biliyorum ki uykusuzluk vücut için büyük denge bozukluğu yapıyor. Sizi kilonuzdan, sinir ve sindirim yapınıza kadar etkiliyor.

Haberin Devamı

Programın sevilmesinde katkınız büyük.

Çok mutlu oldum bu cümlenize. Her yerde olduğum gibiyim. Ekran önünde başka, dışarıda başka olsaydım izleyici bunu hissederdi. Programda selülütimden, o gün ailemle yaşadığım soruna kadar herşeyi paylaşıyorum. Ve hayatta mutlu olmayı tercih edenlerdenim. Mutlu olmak bir tercihtir bence. Engelli olup mutlu olan da var, herşeye sahipken mutsuz olan da... Tabii ki hayatta bazı şeyler kötü gidecektir ama etkilenmeyip kendinize en az zararı vererek yolunuza devam etmek zorundasınız. “Evlilikten kaçmıyorum”

Konuklar sizi seviyor, her fırsatta sarılıp öpmek istiyorlar.

Evet. Geçen gün bir anne oğluyla geldi programa. Bana “Kızım, belki bekarsın belki değilsin ama oğluma senin gibi bir kız arıyorum” dedi.

Peki bekar mısınız evli mi?

Boşandım. Şu anda bekarım.

Dört dörtlük bir kadın imajınız var, neden olmadı?

Olmayınca olmuyor işte. Ama evlilikten kaçmıyor, korkmuyorum. Hatta herkese evliliği övüyorum. “Hepsi yaşanmış hikaye”

‘Hayat Sana Fısıldıyor’ adlı kitabınızda kadın-erkek ilişkilerini, sadakatsizliği, yapılan hataları anlatıyorsunuz. Bu anekdotlar yaşanmış hikayeler mi kurgular mı?

Haberin Devamı

Hepsi çevremdekilerin yaşadıkları. Örneğin kadınların daha sevgiliyken evlenme ve çocuk yapma hayallerini, erkeklerin bakımlı kadınları tercih ettiğini, erkeğin aldattığını ama kadının da aynı şeyi yaptığını anlatıyorum.

Kitabınızı yazmaya başka ne teşvik etti?

Hayatta hep bir şeyin eksikliğini duydum. Annem ve babam ayrıldı. Babamın bir kadın arkadaşı olduğunda da ben hep istenmeyen, fazlalık biriymişim hissine kapıldım. Çünkü ben, kadının sevdiği adamın sevdiği karısından olan kızıydım. Bazen bir düşmandım yani. Bu düşünce bir çocuk için çok ağırdı. Beni çok seven babaannemle büyüdüm. Kitabımı ona ithaf ettim.

Kitabınıza dönelim; erkekkadın ihaneti farklı mı sizce?

Erkek hiç düşünmeden, hemen aldatabiliyor. Kadın duygularını devreye sokuyor. Kendi sevgisini, dokunmasını, bakışını inceliyor, sonra aldatıyor

“Sohbet yoksa büyük eziyet”

Doğru ilişki nasıl başlar?

Doğal akışına bırakmak gerek. Fakat kadın, bir adamla buluşuyor, ertesi gün adamın onu aramasını bekliyor. Hatta aramadığında krize girip bir süre sonra kendi telefon ediyor. Bu, karşınızdaki adama kendinizi aciz hissettirmekten başka bir işe yaramaz. Erkeklerin genetik hafızasında avcılık var, bu yüzden kovalamayı isterler. Kadınlar, erkeklerle tanışır tanışmaz evlilik ve çocuk hayalleri de kuruyorlar. Oysa karşınızdaki insan bu durumu fark ederse ilişki başlamadan bitebilir.

Haberin Devamı

Hiç olmayacak şeyler duyuyoruz. Dünya güzeli bir kadın, eşinin ihanetine uğruyor. Ya da çirkin bir kadın dünya yakışıklısını kendine aşık ediyor.

Mesele; ne güzel ve ünlü bir kadın olmak ne de yakışıklı bir adam olmak... Asıl olan, o kişinin sizin yanınızda kendisini ne kadar iyi hissettiği. Farkınız ve avantajınız ona kendini güçlü, huzurlu, arzulanır, mutlu hissettirmek olmalı.

Biz kadınlar, erkekte öncelikli olarak ne aramalıyız?

Teyzem bir gün bana şöyle demişti; “Evleneceksen, adamın ne tenine ne cüzdanına bak. Konuşmasını dikkate al. İyi yürekli, iyi niyetli ve sohbeti ballı bir adamsa, kaçırma. Çünkü hayal edebileceğinden daha kısa süre sonra sadece bunun kaldığını göreceksin. Hepsi bitiyor: Cinsellik, ihtiras, kavgalar, kıskançlık... Hayat mücadelesi, bir yerde tamamlanmış oluyor. Sana sadece gerçekten sohbet edebileceğin bir adam-kadın kalıyor. Zaten kalıyorsa devam da ediyor. İşte o zaman doğru yatırımı yapmışsındır.” Kadınlar bu gerçeği unutmamalı. Çünkü erkek kadınla konuşmuyor, sohbet etmiyorsa bu kadın için büyük eziyet olacaktır.

Haberin Devamı

(01.06.2013 tarihli Cumartesi Postası ekinden alınmıştır.)