Cumartesi Postası İlkim Karaca: Cem Karaca son yıllarında dindarlaştı, besmele çekmeden sahneye çıkmazdı

İlkim Karaca: Cem Karaca son yıllarında dindarlaştı, besmele çekmeden sahneye çıkmazdı

Paylaş
İlkim Karaca: Cem Karaca son yıllarında dindarlaştı, besmele çekmeden sahneye çıkmazdı

Cem Karaca’nın aramızdan ayrılışının 15’inci yılı. 8 Şubat 2004’te 59 yaşında hayata veda eden usta sanatçıyı son eşi İlkim Karaca’dan dinledik. Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca ile yaşadıkları sorunlardan, sanatçının son yıllarında Allah inancının artmasına kadar her şeyi konuştuk

Oya Çınar

Haberin Devamı

oya.cinar@posta.com.tr

● İlk görüşte aşk mıydı sizinki?

Cem Vakfı’nın anma gününde bir otelde tanıştık. Evleneceğimizi o an hissettim. Ki ben o dönem ikinci eşimden boşanmak üzereydim. Cem de dördüncü eşinden ayrılmak üzereymiş. Ben kesin olarak bir daha evlenmeme kararındaydım. “Kendimi sadece müziğe, şiirlere, kitaplara vereceğim” diyordum.

● Ama Cem Karaca’yı görünce her şey değişti sanırım...

Cem’i ilk gördüğüm anda ürktüm. “Ben yine evleneceğim galiba, bana yine olanlar oldu” dedim. Samimiyetinden, tevazusundan ve sesinden çok etkilendim. O bana bakarken dünyada benden başka kimse yokmuş gibi hissettirirdi.

● Halbuki çapkın imajı da varmış...

Evet, orası da öyle. Daha doğrusu öyle imiş. Cem aşık olmazsa evli kalamaz, öyle dürüst bir insan. O yüzden benden önce dört kez evlenmiş. Ama beni hiç aldatmadı, eminim. Bir gün şöyle dedi. “Olur da başkasına aşık olursan, sakın beni arkamdan vurma, beni aldatma. Gel, söyle. Hemen boşanırız.” Çok üzüldüm. “Bunu da nereden çıkardın Cem?” dedim. Şu cevabı verdi: Yavrucuğum, ben çok içki içiyorum. Bir gün gelecek ve sana sadece şiir yazabileceğim. Bugün olmaz belki ama o zaman olabilir. Olursa lütfen söyle.

Haberin Devamı

CEM TARAF DEĞİŞTİRMEDİ

● Birlikte en çok ne yapmayı seviyordunuz?

Sohbet etmeyi, kitap okumayı ve tartışmayı çok severdik. İkimiz de sosyal demokrattık ama Cem, Cumhuriyet Halk Parti’sine kayıtlı bir sanatçıydı. Partiye kayıtlı olduğu halde çok eleştirirdi partiyi. Ben de “Madem eleştiriyorsun, oyunu neden veriyorsun?” derdim.“Babadan öyle görmüşüz” derdi.Ama en aykırı düştüğümüz konularda bile birbirimizi hiç kırmadık.

● Yedi yıl boyunca en küçük kırgınlık yaşanmadı mı?

Tanıştığımızda bana tüm hassasiyetlerini anlatmıştı. Kendisi anneannesini hiç görmemiş. Ama annesinin ona anlattığı kadarıyla anneannesi bir mandalinayı soyup yedikten sonra ölmüş. O yüzden mandalinaya hassasmış. Beni tembihlemişti “Evde benim gözüm mandalina görmesin” diye. Bunu bildiğim halde bir gün pazardan gelince tamamen boş bulundum. Mandalinayı aldığım gibi soyup yemeye başladım.“Senden bunu hiç beklemezdim” dedi. Birden hatırladım.“Çok özür dilerim Cem, inan unuttum” dedim. “Unuttuğun belli ama unutulacak şey mi?”dedi. O günkü mahcubiyetimi anlatamam size.

Haberin Devamı

● “Taraf değiştirdi, ezan okuyor” diye bir kesimce eleştirilmişti.

Siyasi görüşünde değişiklik olmadı. Cem ezan da okumadı. Bu vesileyle bir yanlışı daha düzeltmeme fırsat verdiniz. Biz Cem’le seyahatteyken bir televizyon programından aradılar. Orada Cem’e “Türkiye’de notalara en doğru basan kişiden ezan okumasını istiyoruz” dediler. Cem de “Telefonda doğru olmaz, şu an abdestli de değilim” dedi. Ama o kadar rica ettiler ki Cem de kırmamak için “Sadece Allahu Ekber derim, ezanı okumam” dedi ve öyle yaptı. Ertesi gün Reha Muhtar ana haberde “Marksist Cem Karaca ezan okudu” diye verdi haberi.

‘MUHTAR, MUHTAR’A BUNU YAPAR MI?’

● Reha Muhtar’ı arayıp haberi düzeltmesini rica etmediniz mi?

Çok aradık ama ulaşamadık. Hatta en son ben Cem’in şu cümlesini not olarak iletmelerini istedim. Cem’in ilk adı da Muhtar’dır. Cem Karaca, Reha Muhtar’a “Muhtar, muhtara bunu yapar mı?” diye soruyor, lütfen iletin dedim. O olaydan sonra İstanbul’a dönünce havaalanında çok kötü bakışlarla karşılaştık. “Sana yakıştı mı?” diyenler oldu. İnsanlar da şaşırmıştı haliyle. Bir sürü konseri ardı ardına iptal edildi.

Haberin Devamı

● Cem Karaca’nın vefatından sonra oğlu Emrah Karaca ile bazı husumetleriniz oldu. Mezarı açıldı, DNA testi yapıldı...

Karşı taraf, Cem’in sağlığında DNA testinin yapılmasına itiraz etti, o öldükten sonra testi yaptırmak istedi. Mezarını açtıran da onlar ama nedense bunlar benim talebimmiş gibi yansıtıldı.Miras kavgasıgibi gösterildi.Biz zatenmirası paylaşmıştık. Nemirası? ● Miras bölünmüşken onlarnedenböyle bir şeye ihtiyaç duysun ki? Yıllarca biriken kinlerine veriyorum. Çünkü Cem, Emrah’ı nüfusundan atmak istemişti. Onların mazideki röportajlarına da bakınca Toto Karaca (Cem Karaca’nın annesi) ve Cem Karaca’nın boşandığı eşi Feride Balkan ve oğluyla mahkemelerini göreceksiniz.

● Cem Karaca, Emrah Karaca’nın oğlu olduğundan neden şüphe ediyordu?

Haberin Devamı

Benimle paylaştığı çok şey var ama ben bunları söyleyince kötü oluyorum. Cem bana “Benim çocuğum olmuyor, çocukken menenjit geçirdim. O hastalıktan bana bu durum kaldı. Çocuk yapmaya muktedir değilim” diyordu. Ben de çok isterdim, ama çocuğumuz olmadı. Hatta bana derdi ki “Keşke bir kızımız olsa, adını Irmak koyardım.”“Neden Irmak?”dediğimde “Çünkü anamın adı İrma, İrma koyamam da Irmak koyarım o yüzden” derdi. Cem’in annesi Ermeniydi. Baba tarafından ise Bektaşi idi.

SELDA BAĞCAN, CEM'İN İFTİRAYA UĞRADIĞINI BİLDİĞİ HALDE SUSMUŞ

● Son dönemlerinde daha inançlı mıydı?

Gençliğinde değilmiş. Ama uzun yıllar Türkiye’ye giriş yasağı vardı. Vatandaşlıktan çıkarılmıştı. Almanya’da kaldığı sürede farklı hissetmeye başlamış. Son yıllarında dindarlaştı. Sahneye 21 kere besmele çekerek çıkardı. Eskiden Tanrı dermiş mesela, “Artık Tanrı beni kesmiyor, o yüzden Allah diyorum” derdi. “Allah’ın sevgili kuluyum. Yüce Allah izin verirse” sözlerini çok duydum Cem’den. Muharrem ayının 10’uncu gününde içki içmezdi. Namaz kılmazdı ama çok dua ederdi. Boynunda bir cevşen ve Hz. Ali’nin kolyesini taşırdı.

● Yasaklı olduğu günleri nasıl hatırlıyordu?

Üzülerek... Bazen dertlendiğinde, “Cem bunlar geride kaldı” derdim. O da “Yavrucuğum çeken bilir, izi kalır. Sen bilemezsin ki” derdi. O dönemde Turgut Özal’a mektup yazmış. O da “Evladım, vatan için kötü bir şey söylemediğin halde böyle karalanmışsan, gelir hakkında açılan mahkemelere çıkar, aklanırsın” demiş. O sayede Türkiye’ye dönebilmiş. O zaman bile türlü iftiralarla karşılaşmış. Cem’in Alman vatandaşı olduğu yazılıp çizilmiş. Halbuki Cem orada haymatlos, yani ‘vatansız’ pasaportuyla kalmış. Acı olan şu ki onun uğradığı iftiraları bilenler o yıllarda hiç konuşmamış. Cem öldükten sonra konuştular.

● Nasıl yani?

Bazı arkadaşları bu konuda yalan haberlere vesile olan kişinin, Cem’in eski sevgilisinin eşi olduğunu söyledi. Bunu söyleyen de Selda Bağcan. O yaşarken değil de Cem’in vefatından iki yıl sonra verdiği bir röportajda anlattı bunu.

● Cem Karaca ve Selda Bağcan çok yakın dost diye biliyoruz ama...

Hayır. Cem’in hiç yakın dostu yoktu. “Herkes beni nefret aşkıyla sever, kimse beni gerçekten sevmez” derdi.

● Cem Karaca’nın Selda Bağcan’a duygusal yakınlık hissettiğini, hatta ona şiirler yazdığını okumuştum.

Tam tersi Selda Bağcan ona bir şeyler hissetmiş, Cem istememiş. O dönem bir şey geçmemiş aralarında. Çok zaman sonra Almanya’da karşılaştıkları zaman çok kısa bir şey yaşanmış. O kadar.

'NAMUS BELASI' 'ISLAK ISLAK' VE 'DADALOĞLU' ŞARKILARI İÇİN PİŞMANDI

● Büyük bir pişmanlığı var mıydı?

Cem pek pişman olmayan bir insandı. Ne yaşarsa mukadderat olduğunu düşünürdü. Ama öz eleştiri yapardı. “Bazı şarkılarımı keşke hiç söylemeseydim” derdi.

● Hangi şarkılar onlar?

‘Dadaloğlu’, ‘Namus Belası’ ve ‘Islak Islak’ şarkılarını okuduğuna pişmandı. ‘Dadaloğlu’ şarkısının ülkeyiisyanateşvikgibialgılandığını, ‘Namus Belası’nı dinleyenlerin kendi adaletlerini sağlamak isteyebileceğini düşünüyordu. ‘Islak Islak’ şarkısında ise “Ben feleğin tekerineçomaksokarım”dedim.Allah’ın gücüne gitti. Anam öldü” diyordu.

● Sizi duyacağına emin olsanız ona ne demek isterdiniz?

Duyuyordur, duyduğuna inanıyorum. Ona “Sayende çok büyüdüm Cem” demek isterdim. Şimdi 59 yaşındayım; Cem’in öldüğü yaştayım. Ama kendimi bin yaşında gibi hissediyorum, öyle yorgun…