Şehrin ortasında dağ evi
InStyle Dergisi, 'Kar Leoparı' lakabıyla bilinen ünlü dağcı Nasuh Mahruki'nin, eşi Mine Hanım ile yaşadığı eve girdi. Profesyonel sporcu, yazar ve fotoğrafçı olan Nasuh Mahruki, büyükbabasından kalan Etiler'deki köşkü bir dağ evi haline getirmeyi başarmış
Everest Dağı’na tırmanan dünyadaki ilk Müslüman dağcı, ilk Türk ve Yedi Zirveler adlı projeyi tamamlayan dünyanın en genç dağcısı... Bu kadar değil elbette, pek çok dağcılık ödülüne sahip olan Nasuh Mahruki’nin tırmanma merakı, Bilkent Üniversitesi’nde işletme okurken başlamış ve hayata bakışını tamamen değiştirmiş.
Üç yıl önce evlendiği eşi Mine ile yaşadığı İstanbul-Etiler’deki köşk, 1960’lı yıllarda inşaat mühendisi dedesi tarafından yapılmış. “Kendimi bildim bileli burada yaşıyorum. Dedem Ali Cevat Mahruki, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin genç inşaat mühendisi olarak Macaristan’da okumuş. Sonra ülkeye gelip faydalı işler yapmış.” diyor Nasuh Mahruki. Köşk, üç katlı. Bir de çalışma odası olarak kullanılan çatı katına sahip. Köşkte salon, yemek odası, mutfak, banyo ve iki yatak odası var.
Evin tamamı ahşap kaplı. Mobilyaların çoğu da müzayede evlerinden alınmış. Oturma grupları rahat... Üzerlerinde renkli yastıklar... Eve loş ışık yayan ferforje aydınlatmalar ise özel tasarım. Nasuh Mahruki zaman içinde maceracı, araştırmacı, koleksiyoner ve arşivci kişiliğiyle renkli bir ev yaratmış kendine. Ve kitaplar!!! Dedesi ve babasından yadigar kitaplara kendisininkiler de eklenince 30 bine yakın kitabın arasında kalmış ünlü dağcı.
Böylece evin dört yanına kitaplık yaptırmak kaçınılmaz olmuş. Daireyi çevreleyen tüm duvarlar lambri ve boydan boya kütüphane. Mahruki’nin, dünyanın dört bir yanına yaptığı seyahatlerden aldığı aksesuarlar ve en sevdiği yer olan dağları anlatan fotoğraflar mekana sıcaklık katıyor.
Tam bir dağ evi gibi. Bir zamanlar balkon olan kısmı Nasuh Mahruki, eşiyle kendine iki kişilik bir dinlenme alanı olarak tasarlamış. Ama onun asıl karargahı evinde de ‘zirve’. Dağcımız “Evdeysem, zamanımız çoğunu, araştırmalarımı yazdığım bu çatıda geçiririm” diyor.
(03.11.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)
- İbn-i Şerif şifasını binlerce yıl önce yazmış! Gören burun kıvırıyor ama yoğurtla karıştırıp kaşık kaşık yiyen 40 yıl hastalanmıyor
- Turistler akın akın onu almaya geliyor! Kilosu 500 TL'den satılıyor: Proteinde etle yarışıyor, tıkalı damarları tek seferde açıp magnezyum, fosfor, potasyum yüklüyor!
- Pazardan alıp eve getirene kadar çürüyor! Bu yöntemle çilek günlerde taptaze kalıyor
- Pul pul dökülmeyi anında bitiriyor! Egzamadan eser kalmıyor
- Osmanlı'nın gizli şifa ambarı! Kandaki kötü kolesterolü damardan kazıyor, demir, çinko, potasyum ne varsa vücuda yüklüyor! Kuru kuru öksürüğün de kesin çözümü ondaymış