Cumartesi Postası “Şöhret manyaklığı tehlikelidir”

“Şöhret manyaklığı tehlikelidir”

Paylaş
“Şöhret manyaklığı tehlikelidir”

'Sessiz Sinema' adlı yeni albümünü piyasaya çıkaran Funda Arar “Kendinizi bu camiadan soyutlamazsanız, mutsuz olursunuz. Ben sadece işimi yaptığımı düşünüyorum ve camianın içinde olmama rağmen dışında yaşıyorum. Şöhret manyaklığı çok tehlikeli bir şey” diyor. Ve ekliyor; “Eşim Febyo en büyük destekçim. Onsuz olmuyor.”

Röportaj: Çağnur Hatipoğlu
cagnurhatipoglu@gmail.com

Sohbetimize yeni albümünüz ‘Sessiz Sinema’ ile başlayalım.

Heyecanlıyım. Albümde 10 parça var. İlk klibi, albüme adını veren şarkıya çektik. Kıyafetler ve makyajla 1930’lara döndüm.

Yine insanı alıp götüren, derin parçalarınız var mı?

Olmaz mı? Ben gelip geçici parçalar yapmaktan hoşlanmıyorum. Bununla bir önceki albüm arasında bir yıl var mesela. Buna rağmen dinleyiciler “Biz daha bir öncekini tüketmedik, yenisini çıkardınız” diyorlar.

Bu kadar kısa sürede niye albüm yaptınız o zaman?

Albüm şarkılarım oluşmuştu. Bir de Prag Filarmoni Orkestrası ile çalışacak olmak beni çok heyecanlandırdı.

Filarmoni orkestrası ile pop albümü hazırlamak, farklı bir çalışma. Nereden çıktı fikir?

Yıllardır dilimde olan bir hayaldi. Ya Prag ya da Berlin Filarmoni Orkestrası ile çalışmak isterdim. Zamanlarımız uyuştu, Prag Filarmoni Orkestrası oldu. Daha önce bir pop albüme böyle bir çalışma yapılmadı. Bu durum onların da hoşuna gitti.

Zor oldu mu?

Çok çalışan, yoğun programı olan orkestralar bunlar. Sürekli konserleri, kayıtları oluyor. Biz de bir ara zaman bulup müthiş soğuk bir kış gününde Çek Cumhuriyeti- Prag’a gittik. Donduk ama keyifli geçti. Benim şarkılarım onlara uydu, bütün yaylı parçalarda çaldılar. Çok da güzel oldu.

’Sessiz Sinema’da yine cover parça var mı?

Nedense benden cover parça yapmam beklenir oldu. Evet, var: Zamanında Mine Koşan’ın ve bir tarihte Ferdi Tayfur’un okuduğu ‘Hayat Arkadaşı’. Zamanında acayip tutmuş bir şarkıymış. Eskiler söyledi. Özellikle arabesk furyası olduğu zamanlarda.

“Başaramama korkusu en büyük bunalımdır”

Yine tüm şarkılarda eşiniz Febyo Taşel’in imzasını görüyoruz.

Onsuz olmuyor. Başından beri bu yola birlikte çıktık. Albümde onun aranje ettiği şarkılar, söz ve müziğini yaptığı parçalar var.

Eşinizle hem özel hayatta hem iş hayatında berabersiniz. Bu avantaj mı dezavantaj mı?

Benim için büyük bir şans. Beni anlaması çok güzel. Başka meslekte olanların bizim işimizin zorluklarını bilmesi çok zor. Bizim işimiz, gerçekten zordur çünkü.

Nerede zorlanıyorsunuz?

Bizim gibi halka dönük iş yapıyorsanız bedelleri daha fazla oluyor. Onbinlerin önüne çıkıp şarkı söylemek, dışardan bakan için kolay ama öyle değil aslında. “Ohhh, çalıyorlar, oynuyorlar, paraları da kazanıyorlar” gibi (gülüyor)... Sevenleriniz her defasında sizden çok iyi albümler ve sahne performansı bekliyor. O beklentileri karşılamak zorundasınız. Bu da çok ağır bir yük. Ve başaramama korkusu büyük bunalım.

İlk günden beri işinizle ve özel hayatınızla hep aynı çizgidesiniz. Bunu sağlamak zor mu?

Camianın içindeyim ama dışında yaşıyorum. Böyle mutluyum. Kendinizi bir şekilde sıyırmazsanız, soyutlamazsanız, mutsuzluklar ve bunalımlar fazlalaşır. Kredinizi daha çok tüketirsiniz. Ben işimi yapıyorum, o kadar. Şöhret manyaklığı çok tehlikeli bir şey.

Ev hayatı nasıl gidiyor?

Güzel. Bir bahçemiz var, havalar düzeldiği için bütün zamanı orada geçirebiliriz artık. Arkadaşlarımızı çağırıp mangal yaparız.

Yemek yapar mısınız?

Çok yemek yaparım, yediririm. Güzel sofralar kurarım. Yemek yapmak bana iyi geliyor. Mesela dışarı çıkmayacaksam bilin ki mutfaktayımdır.

“Hocanız yoksa spor savsaklanır”

Boyunuzun uzun olduğunu biliyordum ama daha da kilo vermişsiniz.

Boyum 1.75 cm. Kilom 60-61. 2.5 yıldır haftanın beş günü düzenli spor yapıyorum. Ama ‘nasıl olsa hayatımda spor var’ diye yemeği de abartmam.

Düzenli sporu nasıl beceriyorsunuz?

Daha önceleri gidip yapar, sonra bırakırdım. O spor aletlerinde yürü yürü... Çok sıkılıyordum. Başınızda bir hoca olması lazım. Kendi başınıza kalınca savsaklıyorsunuz. Ben, spor hocası eşliğinde, yağ yakmak için kardiyo, vücut şekillendirmek için pilates yapıyorum.

Fiziken Türk kadını standartlarına uymuyorsunuz.

Gerçekten de uymam. Mesela hazır dikilmiş gömlek giyemem. Kollarım uzun, omuzlarım ve sırtım geniş olduğu için bulamıyorum. Baharda giymek için de tiril tiril birçok gömlek diktirdim.

“Çocuk yapsam şimdi ilkokul çağındaydı”

Programda çocuk var mı?

Evlat sahibi olmak istiyorum. 8 yıldır evliyiz. Bazen düşünüyorum; şimdiye kadar yapsaymışım ilkokul çağında çocuğum oluverecekmiş.” Kurtulacakmışım.

Peki neden bu kadar ertelendi?

“Ha şimdi bu albüm çıktı”, “Yok, bu konser” derken kaldı. Hayırlısı artık. Şimdi de bu albümün koşuşturması olacak. Bu yazı da geçirelim inşallah. Hayatımda hiç bir şey tesadüfi değil. Çok çalışıyorum ve yaptığım işi seviyorum. Belki de bu yüzden çocuktan feragat etmek zorunda kaldım. Birşeyleri sağlam temellere oturtmak gerekiyor. Onun da bedeli bu olsa gerek.

( 19.05.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı