Magazin Cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdıran kadın: Nesrin Olgun

Cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdıran kadın: Nesrin Olgun

Paylaş
Cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdıran kadın: Nesrin Olgun

1970'li yıllar, 17 yaşında bir genç kız... Gazi Üniversitesi'nde öğretmenlik okuyordu. Okulun kantininde yaşadığı bir olay sayesinde hayatı değişiyor. Ağzından bir anda inatla çıkan söz, 4 yıl sonra Cumhuriyet tarihine adını altın harflerle yazdırıyor. Nesrin Olgun, Manş Denizi'ni geçen ilk Türk kadını.

Gizem Yetil / Posta.com.tr |

Haberin Devamı

Manş Denizi'nde yüzmeye karar verme hikayeniz de çok ilginç. Bir anda laf ağzınızdan çıkıyor. Hikayeyi sizden dinleyelim mi?

17 yaşındaydım ve o yıl Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi öğretmenliği bölümünü kazanmıştım. Yine yaz başında her zamanki gibi havuza gittim. Biraz yüzdüm ve havuzun kantinine oturdum. Ankara'da sigara içmeye başlamıştım. O dönemin Beden Terbiyesi İl Müdürü büyük saygı duyduğum ve sevdiğim Tuncay Şenyüz gördü beni. Yanıma geldi ve, "Oo sigara da içiliyor. Madem öyle, artık sen yüzmeyi bırak" dedi. Ben de kendimi savunmak için, "Artık üniversiteliyim ve Gazi'de okuyorum" dedim. O da, "Yaşın geçti, bir şey olmaz senden" dedi. Çok üzüldüm. Birden aklıma Erdal Acet geldi. Gazeteler, "Erdal Acet Manş'ı geçecek" diye yazıyordu ve 32 yaşındaydı. Ben de, "Erdal Acet halen yüzüyor, siz bana yaşlı diyorsunuz" dedim. "Sen kim, Erdal Acet kim!" dedi. "Ben de o zaman Manş'ı geçeceğim" dedim. "Hadi be!" dedi ve gitti Tuncay abim. 4 yıl sonra da ağzımdan birden çıkan o lafla başlayan maceramda sözümü tuttum.

Haberin Devamı

O denize girince neler hissettiniz?

Buz gibiydi. Adana’nın 30 derecelik suyunda antrenman yapıp 14 derecelik bir su ile karşılaşınca çok panikledim. Suya alışmanın beni çok zorlayacağını düşündüm. Alıştım mı soğuk suya? Hiçbir zaman! Her an üşüdüm. Üşüme ile baş etmeyi öğrettim beynime.

HEP ÜŞÜDÜ

Biraz o günlere gitmek istiyorum. Oradaki atmosfer nasıldı?

27 Ağustos günü yarışın gece 3’te yapılacağı, hava şartlarının o saatte uygun olduğu belli olunca, “İşte sona geldim” diye düşünmüştüm. Halbuki sonun başlangıcıydı o gece. Zifiri karanlıkta Dover kıyısında 18 ülkenin 18 yüzücüsü hazırlık yapıyordu. Daha az üşümek için vücuda vazelin, lanolin karışımı sürülüyordu. Ama ben hep üşüdüm.

Kimler vardı o gün yanınızda?

Denizde her yüzücü için tekneler ve hakem tekneleri vardı. 28 Ağustos gece 3’te start verildi ve ben Türk bayrağının sallandığı teknemi ancak yarım saat içinde buldum. İlk anda su sıcak gelmiş ve sevinmiştim. Gün aydınlanana kadar ışıklandırılmış tekneye bakarak yüzmeyi sürdürdüm. Tempom çok iyiydi. Teknede hakem, gözlemci kaptan, yardımcıları, dil kursuna gitmiş 3 Türk genci, Hürriyet gazetesi Londra şefi Faruk Zapçı vardı. Hepsi kenardan battaniyelere sarılmış beni izliyorlardı. Arada durup onlara kızıyordum, “Sizi öyle görünce daha çok üşüyorum” diye.

Haberin Devamı

ASIL MÜCADELE YARIŞIN SONLARINA DOĞRU BAŞLADI

Hiç mola vermediniz mi? Hiç boğazınız kurumadı mı? 

Antrenörüm Kutal Özülkü ballı çay hazırlamıştı. Durup onu zorlukla alıp içtim. Kaynar su gibi geldi ve onu içtikten sonra daha çok üşümeye başladım. O zamanlar tekneler ahşaptan ve yüksekti. Bir şey almak çok zordu tekneden. İkinci ballı çayı da içtikten sonra Kutal abiye "Başka istemiyorum" dedim. Tüm yüzüş boyunca sadece iki bardak ballı çay içtim. Şimdi ise yarım saatte bir enerji içeceği servisi var.

Peki sonlara doğru neler oldu. Çok yorulmuşsunuzdur. Neler hissetiniz?

1 saate kadar çok iyi bir tempo ile yüzdüm ve artık Fransa sahilini hatta insanları da seçebiliyordum. 750 metre kaldığını söyledi teknedekiler. Tekrar yüzmeye başladım ve iyice yaklaşmışımdır diye bir kez daha durdum ve sahilden uzaklaşmıştım. Teknedekilere baktım. “Ne oluyor?” dedim. Medcezir ters dönmüş ve kıyıdan ortaya doğru akıntı başlamış. Akıntının hızı saatte 4 km. Benim o andaki hızım en çok 3 km. Teknedekiler, hakem kaptan “Bitiremez” demişler. Antrenörüm ve Gazeteci Faruk Zabcı, “Bu kız buraya kadar geldiyse kendi istemedikçe alamazsınız tekneye” demişler. Asıl mücadelem orda başladı.  

Haberin Devamı

Fazladan yüzdünüz yani?

Pes etmeyi hiç düşünmedim öyle bir seçeneğim olmadığı için tek düşüncem her an karşı sahile çıkmaktı. 750 metrelik bir mesafe için 20 km ve 4 saat 47 dakika fazladan yüzerek 15 saat 47 dakikada Fransa kıyılarına çıktım.

Peki bitirince neler hissettiniz?

Hep diyordum ki, "Bitirince çok ağlarım" ama gücüm bitmişti, ağlayamadım. Hakem kronometreye basınca ve bitti deyince dünyalar benim oldu. Başarmış ve tarihe geçmiştim.

"BARAJ GÖLÜ VE SULAMA KANALLARINDA YÜZLERCE ŞAMPİYON YETİŞTİ"


Manş Denizi’ni Dünya rekoru kırarak geçen ilk Türk erkeği de Erdal Acet. İkinizin de Adanalı olması şaşırtıcı. Adana’nın havasından mı suyundan mı bu başarı?

Haberin Devamı

Elbette Adana yüzmenin beşiği idi o yıllarda. Ben o şampiyon yüzücüleri izleyerek yüzücü oldum. Erdal Acet benim idolümdü. 17 yıl boyunca sutopunda Adana Demirspor Kulübü Türkiye Şampiyonu idi ve ben de o kulübün yüzücüsüydüm. Denize uzak olsa da baraj gölü ve sulama kanallarından yüzlerce şampiyon yetişti.

Manş Denizi'ni geçen ilk Türk kadını olarak Cumhuriyet tarihine adınızı altın harflerle yazdırdınız. Bu hem sizin hem de bizim için gurur verici. Sonrasında yaşamınız nasıl şekillendi?

Tam 43 yıl önce bunu başarmak tüm yaşantımı etkiledi. Mücadeleci ruhum evliliğimde, anneliğimde, iş yaşantımda, yaşadığım tüm zorluklarda hep güçlü olmamı sağladı. Tarihte yer almak, üniversite öğrencileri ile deneyimlerimi paylaşırken yararlanabilecekleri ipuçları vermek, Cumhuriyetin kazanımıyla başarmak ve kurucumuz Atatürk'e layık olduğumu hissetmek... Daha ne olsun.

Şu anda bir sporcuların başarıları manşetlerde yer alıyor. Tüm ünlüler paylaşıyor ve siyasilerde tebrik telefonları alıyorlar. Sizin döneminizde nasıldı? O günlerde kıymetli olduğunuz hissettiriliyor muydu?

Ne yazık ki o yıllarda (1979) siyasi olaylar tavan yapmıştı. Her gün sokaklarda gençler öldürülüyordu. Hükümet kurulamıyordu. Çok kısıtlı yer aldı medyada. Çok da önemsemedim ben. Daha sonra belediye, doğduğum sokağa adımı verdi. Müthiş mutlu oldum.

"HARCAMALARI AİLEM KARŞILADI"


Aslında şuna gelmek istiyorum, kıymetinizin bilindiğini düşünüyor musunuz?

Şimdilerde daha çok ilgi var gibi. Allahtan ölmeden kıymetim anlaşılıyor.

Rekor kırarken ekonomik zorlukları nasıl aştınız? Sponsor desteği aldınız mı?

O yıllarda sponsorluk yoktu. Adana Demirspor Kulübü Başkanı Hacı Döner destek vermişti. Harcamaları ailem harcamaları karşıladı.

Kariyerinizde birçok başarı elde ettiniz. Hayatınıza kaç madalya sığdırdınız?

300 madalya ve 50 kupa kazandım. 

7 yaşında yüzmeye başladınız. Aynı zamanda farklı sportif faaliyetlerde de derece aldınız. Neden yüzmede karar verdiniz?

O yıllarda sadece yazları yüzülürdü. Kapalı yüzme havuzu yoktu. Kış aylarında masa tenisi oynardım. Birçok madalya aldım. 1975 yılında Manş Denizini yüzmeye karar verince tüm enerjimi yüzme antrenmanlarına verdim. 10 yıl tenis oynadım. 2015 yılında Manş Denizi'ni Kadın Takımı olarak yüzerek geçmeyi isteyen ekipten teklif geldi. Adana Büyükşehir Belediyesi'nin sponsor olmasını başarınca da "Hadi ben de yüzeyim" dedim.

"YÜZERKEN ZORLANINCA BENİ DÜŞÜN" DEDİ

Manş Denizi'ni yüzerek 16 saat 28 dakikada geçen 21 yaşındaki Aysu Türkoğlu, büyük bir başarıya imza attı. Manş Denizi'ni geçen en genç Türk yüzücü unvanını kazandı. Siz kaç yaşındaydınız?

1957 doğumluyum. 22 yaşında yüzdüm. 15 saat 47 dakika ile... 

Aysu Türkoğlu ile bir araya geldiniz. Neler konuştunuz o görüşmede?

Aysu ile 4 yıldır görüşüyorduk ve ben ona tecrübelerimi anlatıyordum. Gitmeden birkaç gün önce antrenman yaptık ve ne yazık ki benim yaşadığım zorlukları o da yaşadı. Aysu’da medcezir akıntısına yakalandı. Hemen hemen aynı zorlukları yaşadı. Yüzerken zorlanınca, "Beni düşün" demiştim ona ve başardı. Çok mutlu etti beni. En hızlı yüzen yüzücü Bengisu Avcı en hızlı ve şanslımızdı. 11 saat 29 dakika ile... 

İnsanları spora teşvik etmek için neler yapılmalı?

Türkiye’de spor gelişiyor ama daha çok kişiye ulaşılmalı. Bu bir sağlık politikası olarak da görülmeli. Ben 65 yaşındayım ve sağlık sistemine yüküm yok. Çünkü spor yapıyorum. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için spor alanlarını kolay ulaşılabilir hale getirmeliyiz. 

Genç sporculara buradan neler söylemek istersiniz?

Asla pes etmeyin. "Ya yapamazsam?" seçeneği olmasın yaşantınızda. Beyniniz hep o seçeneğe gidiyor çünkü. "Yapacağım,  kesinlikle yapacağım, ne olursa olsun başaracağım" dediğinizde başarırsınız.

NESRİN OLGUN HAKKINDA

7 yaşından beri başlayan yüzme serüveni, hayatının her anında devam etti. Gerek sporcu, gerek antrenör, gerekse havuz yöneticiliği yaptı. Nesrin Olgun hiç durmadı. Sürekli kendisine ve "Çılgın Türkler" ismini verdiği takımına yeni hedefler koydu. 2016 Napoli Capri'de yüzdüler. En iyi kadın takımı kupasını kaldırdılar. Sonrasında hedefi; Amerika Catalina Kanalını 34 km yüzerek geçen ilk takım olmaktı. Orada da tekne sponsorunu kendisi buldu. Adana Seyhan Belediyesi tekne ücretini karşıladı. Oraya kendi masraflarını karşılayan 3 kadın ve o tarihte aynı parkuru solo yüzecek 3 erkeği de ikna ederek 1 Ağustos 2017 tarihinde 11 saat 33 dakika yüzerek ilk takım unvanını kazandılar. Takımın en tecrübelisi olarak gençlerle harika işler yaptı.

Halen Masterlar kategorisinde havuz ve açık deniz yarışlarına katılıyor ve ne mutlu ki gençlere ve yaşıtlarıma ilham oluyor. En son Adana’da yapılan Masterlar Türkiye Şampiyonasına katıldı ve 6 yarışta Türkiye rekoru kırarak birinci oldu. Manş'ı geçişinin 40. yılında İngiliz Kanal Yüzme Birliği'nin başkanı davet etti ve plaket aldı. Ve dün bile Bodrum Aquamaster yarışlarında, 5 kilometrede birinci oldu.

Aklınıza gelebilecek her önyargı ile karşılaştı. Yüzme sporu her yaşta yapılacak ve çok iyi yüzücü olmadan da yarışlara herkesin katılabileceği bir branş. Yaşama müthiş bir keyif ve sağlığa olumlu katkı sağlıyor. Nesrin Olgun, çevresindeki herkesi kendisinin de içinde bulunduğu etkinliklere dahil etmek için büyük mücadele veriyor. "Ne kadar çok deniz yıldızını o muhteşem sulara atabilirsem ne mutlu bana" diyor.