Magazin Ediz Hun prens gibi bir arkadaşımdır hâlâ çok yakışıklı

Ediz Hun prens gibi bir arkadaşımdır hâlâ çok yakışıklı

Paylaş
Ediz Hun prens gibi bir arkadaşımdır hâlâ çok yakışıklı

"Sevgili Ediz, centilmenliği ve zarafetiyle tanıdığım, çok rahat çalıştığım, en sevdiğim oyuncu arkadaşlarımdan biri. Onu son derece severim. Hâlâ çok güzel filmler çekebilir."

O bir efsane, Türk sinemasının sultanı! Türkan Şoray rol aldığı 222 filmle dünyanın en çok film çeviren kadın oyuncusu ünvanına sahip. Yıllar da kendisine güzel davranıyor. Eşsiz güzelliğinden, nahifliğinden ve zarafetinden hiçbir şey kaybetmiyor. Deneyimli oyuncuyla buluştuk. Dünü ve bugünü konuştuk… Karşınızda Türkan Şoray…

Haberin Devamı

‘TÜRKAN ŞORAY KANUNLARINI’ KENDİ ELİMLE YIKTIM

Nasılsınız, sağlığınız nasıl?

Her şey yolunda şükürler olsun. Elbette günlük hayatta yaşanan bazı olumsuz öğelerden etkileniyorum. Ekonomik sorunlardan, dolayısıyla öğrencilerin içinde bulundukları barınma ve beslenme sorunlarından, tüm dünyanın gözü önünde yaşanan savaş ve zulümlerden ve kadına uygulanan şiddetten etkileniyorım. İnsan olan birinin etkilenmemesi mümkün değil.

Geçtiğimiz günlerde sizi Kadir’i İnanır ile el ele sahnede görünce insanlar dedi ki, “Bir daha bir Türkan Şoray asla gelmez.” Sizce, sizi bu kadar farklı kılan ne?

Bu sorunun yanıtı bende değil, bizi sevenlerde; yani sizde. Bizim Yeşilçam filmlerinde iyiler hep kazanıyordu. İnsanlar birbirine yardım ediyordu, kötüler mutlaka cezalarını çekiyorlardı. Belki de bunlar seyirciyle bizi birbirimize bağladı. Bu sevgi benim hayatımın en değerli hazinesi.

Haberin Devamı

Çok sevilmek bazen çok yorucudur, sizi de yorduğu anlar oldu mu?

Asla. Çünkü beni besleyen bu sevgi. Bu sevgi olmazsa ben yarım kalırdım. Bedenen yorulduğum oluyor ama ruhen asla. Hep şükrediyorum bu sevgi için.

KENDİ HAYATIMI YAŞAYABİLDİM Mİ, BİLMİYORUM

Ünlü insanların kendi hayatlarını diledikleri gibi yaşayamadıkları düşünülür hep. Doğru mu?

Evet doğru; ben hep bir sorumluluk duygusuyla yaşadım. Türkan Şoray olmanın sorumluluğuydu bu. Kendi hayatımı yaşayabildim mi, yaşayamadım mı, halen yaşayabilir miyim? Bilmiyorum... 15 yaşından itibaren bu dünyanın içinde, bu sevgiyle yaşadım ve her şey için “iyi ki” diyorum.

BENDEN GÜZELİ MUTLAKA GELMİŞTİR BUNDAN SONRA DA GELECEKTİR

Büyük bir kesim sizin için, “Türk sinemasına ondan daha güzel biri gelmez” diyor. Ne dersiniz bu yoruma?

Katılmıyorum. Mutlaka gelmiştir, gelecektir. Bizimki gönül ve kalp buluşmasıydı. O dönemin şartları içinde biz aileden biri gibiydik. Güzellik, bakanın gözündedir. İnsanlar bana sevgiyle baktıkları için sanıyorum, o kadar güzel gördüler. Belki kalbimin güzelliği yüzüme vurduğundan insanlar beni güzel buluyor olabilir ama ben normal bir güzellikte olduğumu düşünmüşümdür hep. Hiç beğenmeyenler de vardır mutlaka ama ben Türk kadını tipini temsil etmekten mutluyum. Türk kadınları çok güzeldir.

Haberin Devamı

Şimdiki jenerasyon mu daha şanslı yoksa sizler mi? İki dönem arasında nasıl farklar var?

Elbette teknik olanaklar olarak şimdiki jenerasyon bizden daha şanslı. Çok daha iyi koşullarda çalışıyorlar. Biz makyajımızı bile kendimiz yapar, kostümümüzü kendimiz ayarlar, saçımızı kendimiz yapardık. Sete gidiş gelişlerimiz ve her şey bizim sorumluluğumuzdaydı. Şimdiyse ultra lüks bir sistem var. Karavanlar, stilistler makyajlar kostümler…

HEP ÜNLÜYDÜM ‘ÜNSÜZ TÜRKAN’IN HAYATINI HİÇ BİLMİYORUM

Hiç, “Acaba oyuncu olmasaydım, ünlü olmasaydım nasıl bir hayatım olurdu? dediğiniz oluyor mu?

15 yaşında sinemaya girdim ve 15 yaşından itibaren Türkan Şoray’dım. Ünsüz yaşamadığım için bilemiyorum ama ben şöhretim varken insan yanımı yaşamayı, sıradan insan yanımı beslemeyi hiç unutmadım.

Fatma Girik, Cüneyt Arkın gibi sevdiğimiz oyuncuları kaybettik. Ölüm fikri size korkutucu geliyor mu?

Haberin Devamı

Canım arkadaşım Fatma Girik’in de Cüneyt’in de, onlar gibi nice güzel dostlarımın da öldüğüne halen inanamıyorum ki zaten ölümsüzler hepimiz için. Hepsi çok derin izler bıraktı. Doğanın kanunu bu. Ölüm sözcüğünü elbette sevmiyorum ancak kaçınılmaz son olduğunu da biliyorum. Ölüm de doğum da insan için.

BİZİM AŞKIMIZ, KAMERA ‘MOTOR’ DEYİNCE BAŞLAR, ‘STOP’ DEYİNCE BİTERDİ

Hep bir şehir efsanesi döner. Cüneyt Arkın’a aşık olduğunuz söylenir. Doğru mu?

Cüneyt Arkın dünyanın en yakışıklı adamlarından biriydi bence. Çok iyi dostumdu, çok iyi oyuncuydu, onunla defalarca iki sevgiliyi canlandırdık, bir arada olduk. Lakin bizim aşklarımız hep kameranın ‘motor’ sesiyle başlar, ‘stop’ sesiyle sonra ererdi. Cüneyt’le aramdaki aşk da bundan farklı değildi.

‘SULTAN’ ÜNVANI BENİM İÇİN ONURDUR

Size yakıştırılan ‘Sultan’ ünvanını sevdiniz mi?

‘Sultan’ gibi sıfatları kendime atfetmek haddim değil ama seyircim böyle kabul ettiyse bu benim için büyük bir onurdur.

Çok duygusal ve kırılgan görünüyorsunuz. İç dünyanızda nasıl birisiniz?

Haberin Devamı

Algılananın aksine, dışarıda kendimi bir koruma çemberine alırım. İç dünyamda çok hassas ve kırılganım. Bir ters bakış, bir ima bile beni derinden yaralar. Çünkü ben sevgi dolu ortamlarda yaşamayı seviyorum.

 

Türkan Şoray ile Ediz Hun ‘Altın Küpeler’ (1966) filminde.

EDİZ HUN PRENS GİBİ BİR ARKADAŞIMDIR HÂLÂ ÇOK YAKIŞIKLI

En çok filmi Ediz Hun’la çevirmişsiniz… Nasıldı onunla çalışmak?

Evet. Sevgili Ediz Hun, centilmenliği ve zarafetiyle, prens gibi bir arkadaşımdır. Çok rahat çalıştığım, en sevdiğim oyuncu arkadaşlarımdan biri. Onu son derece severim. Hâlâ çok yakışıklı ve çok güzel filmler çekebilir.

Meşhur ‘Türkan Şoray kanunları’ var bir de. Sizin değil de o dönemki hayat arkadaşınız Rüçhan Adlı’nın koyduğu kurallar mıydı bunlar?

Türkan Şoray kuralları Rüçhan Bey zamanında konulmuş ve artık çok geride kalmış şeyler. O kuralları ben kendi elimle yıktım, oyunculuk neyi gerektiriyorsa yaptım. Benim şu anda da kurallarım var elbette… İnsan hakkı yememek, kul hakkı yememek, kimsenin arkasından kötü bir şey söylememek, yalancı olmamak, insanlara iyiliğim dokunacakken bunu yapmak.

Neden son yıllarda ekranlardan uzak kaldınız?

Ekranlardan uzak kalma sebebim çok açık. Belli bir yaşa geldikten sonra oynayabileceğiniz karakterler çok kısıtlı oluyor. Bu bizde de, dünya sinemasında da böyle. Çok güzel bir senaryo gelirse, kalbimi çalarsa elbette kamera karşısına geçerim.

ÖNE ÇIKMAKTAN GÖSTERİŞTEN HOŞLANMAM

Gündelik hayatta utangaç biri olduğunuz söylenir, bu doğru mu?

Doğru, yapım böyle... İyi ki de utangacım. Öne çıkmaktan, gösterişten hiç hoşlanmam.

Sizi en çok ne hüzünlendirir?

Bazen bir çocuğun ağlaması, bazen şiddetle yağan bir yağmur... Hüzünlerimi anlatsam sayfalara sığmaz.

50 yıl önceki Türkan Şoray karşınıza otursa ona ne söylersiniz?

“İyi ki bir tesadüfle sinemaya başladın. İyi ki oyuncu oldun” derdim.