Magazin Hayal ettiğimin hep bir adım ilerisindeyim

Hayal ettiğimin hep bir adım ilerisindeyim

Paylaş
Hayal ettiğimin hep bir adım ilerisindeyim

Elif Buse Doğan, Türk Halk Müziği’nin son dönemde en çok konuşulan isimlerinden biri. Uzun yıllardır profesyonel olarak müzik yapıyor ama geçtiğimiz yıl, kendine has bir şekilde yorumladığı ‘Samsak Döveci’ türküsüyle herkesin gönlünü çaldı. Diyor ki: Sanat belirli bir azınlığa değil, toplumun tamamına yapılır.

2015’ten bu yana profesyonel olarak müzik hayatının içindesiniz. O günden bugüne hayatınızda neler değişti?

Haberin Devamı

Daha fazla tanınmak ve sayısız konsere gitmek dışında bir şey değişmedi. Önemli olan tek şey sağlık ve huzur. Onlar olduktan sonra fazlasına hiç gerek yok. Çok şükür ki şu an her şey yolunda.

HOŞGÖRÜLÜ BİR AİLEDE BÜYÜDÜM

Sizi daha yakından tanımak isteyen birine kendinizi nasıl anlatırsınız?

Anlatmam; zamana bırakırım… Zamanla herkesi çok iyi tanırsınız. İyi ya da kötü ölçütünüz neyse siz belirlersiniz. İnsanın kendini anlatması çok zordur. Tanıyanların anlatması daha mantıklı.

Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Müziği seven, eğlenceli, herkesin birbirinin fikirlerine saygı duyduğu ve hoşgörülü bir ailede büyüdüm. İlk torun olduğum için genelde istediklerim oluyordu.

‘Samsak Döveci’ türküsüyle bir anda herkesin tanıdığı ve merak ettiği biri haline geldiniz. Bu türkünün hayatınıza böyle bir yön vereceğini tahmin etmiş miydiniz?

Haberin Devamı

Sosyal medyada farklı olan her şey çok dikkat çekiyor. ‘Samsak Döveci’nin nakaratındaki ‘Langıdı Lang Lang’ kısmı herkesin diline düştü ve bugün neredeyse bilmeyen yok. Daha fazla tanınmama vesile oldu, hayatımdaki önemli noktalardan biri.

Bu eser yüzünden tartışmalar, küslükler yaşandı… O süreçten çok kötü etkilendiniz mi?

Hepsi geçmişte kaldı. İleriye bakıyorum…

HAKSIZLIĞA UĞRADIĞIMDA DURUMU YÖNETMEYİ ÖĞRENDİM

Sektörde kadın olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?

Epey zor… Anlatması da zor. Ayrıca sadece bu sektör mü? Hayır. Kadın olmak her sektörde zor.

Peki büyük haksızlıklara uğradığınız, pes etmek istediğiniz anlar oldu mu?

Haksızlıkların biteceğini zannetmiyorum. Durup, düşünüp, kendime döndüğüm ve sonrasında motivasyonumu artırıp devam ettiğim dönemler oldu. Ama artık haksızlık değil birçok olumsuz durumun yönetilebileceğini düşünüyorum ve yönetmeye başladım.

BEN DEKOLTE GİYMEYİ TERCİH ETMİYORUM AMA İSTEYEN İSTEDİĞİ GİBİ GİYİNMELİ

Sizin gibi genç ve güzel kadınların sahnedeki kostümleri son dönemde çok tartışıldı. Bu konuda nasıl hissediyorsunuz?

Ben sahnede pek dekolte tercih etmiyorum. Ama giyinen, taşıyabilen herkese saygım sonsuz. Kim nasıl giyinmek istiyorsa öyle giyinebilir. Benim için üzerime yakışması ve giydiğim kıyafetin bana kendimi iyi hissettirmesi önemli. Herkes nasıl giyinmek istiyorsa öyle giyinebilir.

Haberin Devamı

Çok güzel bir kadınsınız, estetikle ilişkiniz nasıl?

Estetiğim yok, tercih etmiyorum ama yaptıran hiç kimseyi de yadırgamıyorum. Kim nasıl mutlu olacaksa öyle yaşasın. Ayrıca doğal görüntüyü daha da güzelleştiriyorsa ufak dokunuşlar olabilir.

SANATÇI, ÖNCE KENDİ ÜZERİNDE ÇALIŞMALI

Olmak istediğiniz yerde misiniz?

Hayal ettiğimin hep bir adım ötesinde buluyorum kendimi

Sizce ‘sanatçı duruşu’ nasıl olmalı?

Öncelikle sanatçı kendi üzerinde çalışmalı, derinleşmeli, ruhunu eğitmeli, zenginleştirmeli… Sonra toplumu iyi tanımalı, toplumun sorunlarını dile getirmeli… Belirli bir azınlığa değil, toplumun tamamına eser üretmelidir. Eserlerinde toplumun acılarını, mutluluklarını anlatmalıdır.

POPÜLER OLAN HER ZAMAN ÖNDE OLUR AMA ÖMRÜ KISA SÜRER

Türkiye’de pop müziğin her zaman diğer müzik türlerinin önünde olması, daha çok dinlenilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Haberin Devamı

Popüler olan her zaman daha önde olur ama aynı zamanda kısa ömürlü olur. Türküler popülerlikten uzak ve uzun ömürlü.

Halk müziğinin yozlaştırıldığını düşünüyor musunuz?

Yozlaştıranlar elbette var ama türküler hep değerli. İyi yorumcular ve kaliteli dinleyiciler sayesinde de gelecek kuşaklara güzel aktarılacağına inanıyorum.

Örnek aldığınız isimler var mı?

Çok fazla isim var... Türk Halk Müziği okuyan tüm ozanlarımızı çok severek dinliyorum. Hepsini saygıyla anıyorum... Musa Eroğlu, Erol Parlak, Cengiz Özkan, Nuray Hafiftaş, Erdal Erzincan, İsmail Altunsaray ve ismini sayamadığım niceleri…

AZ EŞYA, ÇOK HUZUR DEMEK...

Marka ve lüks takıntınız var mı?

Takıntım yok, beğenmem gerekiyor. Ama bir şeye çok para harcarken yaşadığınız şartları, çevrenizdeki durumu olmayan insanları da düşünmek lazım. İsrafa karşıyım. Her şeyin çok fazlası zarar. Az eşya, çok huzur demek benim için. İhtiyacın olan her şeyi al ama fazlası bence israftan başka bir şey değil

SANATÇI, ÖNCE KENDİ ÜZERİNDE ÇALIŞMALI

Haberin Devamı

Olmak istediğiniz yerde misiniz?

Hayal ettiğimin hep bir adım ötesinde buluyorum kendimi

Sizce ‘sanatçı duruşu’ nasıl olmalı?

Öncelikle sanatçı kendi üzerinde çalışmalı, derinleşmeli, ruhunu eğitmeli, zenginleştirmeli… Sonra toplumu iyi tanımalı, toplumun sorunlarını dile getirmeli… Belirli bir azınlığa değil, toplumun tamamına eser üretmelidir. Eserlerinde toplumun acılarını, mutluluklarını anlatmalıdır.

AŞK, GEÇİCİ BİR MANTIK KAYBI

Bu kadar duygulu müzik yapan birine aşkı sormazsam olmaz tabii… Aşk ne ifade ediyor size?

Aşk, tarif edilmesi imkansız bir duygu. Yaşanması lazım. Hiçbir duyguya benzemiyor. Geçici bir mantık kaybı. Akıl ve mantığın bedeni terk etmesi. Kesinlikle en güçlü duygu. Halil Cibran, “İş, aşkın görünür halidir” demiş. Ben de hayatı çalışırken daha çok seviyorum. İçimdeki delice tutkuyu aşk olarak nitelendiriyorum. Bu bir insana karşı da olabilir, müziğe karşı da olabilir. Bu his, benim içimde gerçekten hep var.

Yeni nesil, çok farklı müzik türleri dinliyor. Onlara türküleri sevdirmek zor mu?

Ailesinden dolayı bilen veya özel ilgisi olanları ayırdığımızda pek kolay değil.

Bir ara organizatör tarafından tehdit edildiğiniz yazıldı, çizildi. Neydi o işin aslı?

Sağlık çalışanlarına destek olmak adına dahil olduğumuz bir konserdi. Organizasyonu yapmaya çalışan kişinin verdiği sözleri tutmaması, bizi mağdur etmesi, kardeşime silah göstermesi ve tehdit etmesi sonucunda konuyu hukuksal boyuta taşıdık. Mahkeme lehimize sonuçlandı.