Ahmet San: Ünlüler 'Kimse benim paramı ailem kadar iyi yönetemez' dediğinde amatör kalıyorlar

Türkiye Ahmet San’ı ‘ünlülerin menajeri’ olarak tanıdı. Aynı zamanda en iyi organizatörlerden biri oldu hep. Tarkan’dan Sezen Aksu’ya pek çok ünlü ismin menajerliğini yaptı. Birçok dünya starını Türkiye’ye ilk o getirdi. Şimdi yılların deneyimini ve anılarını ‘San’ kitabıyla okuyucuya aktarıyor.

Anılarınızı ve deneyimlerinizi aktardığınız ‘San’ kitabını elime alınca, neden kitaba kendi adınızı verdiğinizi merak ettim önce. Bu da marka olmanın anahtarlarından biri mi?
Bu kitap benim iş hayatımdaki 50 yılımı anlatıyor. Yaşadıklarım, tecrübelerim ve o tecrübeler ışığındaki hayat çıkarımlarım var içinde. “Hiçbir şey imkansız değildir” alt başlığıyla çıktı. Marka olacağım diye bir sevdam, bir hedefim hiç olmadı ama hayat böyledir. Siz bir şeyler yaparsınız, insanlar da sizi iyi ya da kötü ödüllendirir.

Bugüne kadarki deneyiminizle bakınca, en büyük sermayeniz ne? İsminiz onlardan biri mi?
Herkes bir ismin sahibidir ve bir namı vardır. Kimi mahallesinde herkese gazoz ısmarlayan Ahmet abidir, bazısı halı sahaların vazgeçilmezidir. Bir başkası sınır tanımaz ve mesleğinde dünyaca ünlü Ahmet olur. Fakat nerede, nasıl konumlandığınızı ismimiz değil, yaptıklarımız belirler. Ben psikolojik sermayeme inandım. Gençken cesurdum, hayat ilerledikçe tecrübeyi de yanına ekledim. Zamanla psikolojik sermayem büyüdü ve bulunduğum noktaya geldim.

REKABETİN OLMADIĞI ŞARTLARI BENİM BELİRLEYECEĞİM ALANLARI SEÇTİM
Yarattığınız Ahmet San markasının en belirgin üç özelliği ne?
Ben, rekabetin yıpratıcı özelliğini sevmedim ve rekabetin olmadığı, şartları kendim oluşturacağım alanı ve işleri seçtim. Herkesle iletişim kurulabileceğime inandım. Ve doğru uçları birleştirerek her alanda doğru organizasyonları, ne tür engeller çıkarsa çıksın bilgi, akıl, muhakeme ve sabırla aşarak sağlayabileceğime inandım.

TARKAN YURT DIŞINDA TANINIYOR AMA OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ DEĞİL
Tarkan öyle ya da böyle yurt dışında da tanınan bir isim, mega starımız olarak anılıyor. Siz, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Tarkan bir dünya starı olmalı mıydı?
Elbette olmalıydı. Ama bence olamadı. Bunu hak ediyordu. Yurt dışındaki birçok müzik pazarında biliniyor ama pazarda olması gerektiği gibi bir star olarak yer almıyor. Gerçekleşen her şey, kişilerin kendi seçimidir.
Sizce neden olması gerektiği yerde değil peki?
Bir değer, kendi yeteneklerini bilerek hareket etmeli. Mesela bir şarkıcı çok iyi bir ses olabilir. Star olmak için her türlü özelliği bulunabilir. Ancak hiçbir şekilde, “Kimse benim kariyerimi, paramı, benim kadar, ailem kadar düşünemez” dememeli. Çünkü o zaman profesyonelleşmiyorsun. Ve bu itimatsızlık onu kendi becerisi ile sınırlıyor. Limitlerini ve sıradanlığını aşamıyor.

MADONNA’NIN OTEL LOBİSİNE İNİP ORTADAN KAYBOLMASINI UNUTAMAM
Dünya starlarıyla ilgili de onlarca anınız var; hafızanızda en çok yer edenlerden birini bizimle paylaşır mısınız?
Gençler hatırlamaz. 1990’ların başında Türkiye’de ‘Hayat Ağacı’, orijinal adı ‘Generations’ olan bir dizi vardı. Dizinin başrol oyuncusu Kelly Rutherford, herhalde Türkiye’de tanındığı kadar dünyanın başka bir noktasında tanınmamıştır. Kendisini Türkiye’ye getirdiğimde gördüğü ilgiyi unutamam. Bakanlar ve Türkiye’nin en ünlü isimleri dahi kendisiyle tanışmak için beni aramıştı. Şu an Amerika’da çok iyi bir oyuncu konumunda ama o yıllarda Amerika’da vasat bir çizgisi vardı. Yine Madonna’nın Conrad Otel’in lobisine inip bir anda ortadan kaybolması ilginç anlar yaşatmıştı.

GÜZEL BİR YEMEĞİN TADINA VARMAK İÇİN İSTEMEK YETMEZ BİRAZ DA AÇ OLMALISINIZ
Tarkan, Sertab Erener ve Sezen Aksu gibi isimler için, “Hepsi yurt dışında var olabilirdi ama kendi potansiyellerinin farkında değillerdi” diyorsunuz. İstemek ve çok çalışmanın dışında başka değişkenler yok mu?
Değişkenler hayatın her anında vardır ve herkes için geçerlidir. Bir parayı yazı-tura için 10 kere havaya atarsanız, yüzde 70’e 30 gibi bir oranla karşılaşabilirsiniz. Fakat deneyim sayısını artırırsanız yüzdelik dilimlerin 50’lere yaklaşacağını göreceksiniz. Siz potansiyelinizi bilir, işin gerçeklerini ve oyunun kurallarını özümseyerek doğru ekiplerle, doğru hamleleri yaparsanız, başarmamanız için hiçbir neden yok.

Geçtiğimiz hafta Betül Demir ile röportaj yaptım. Bundan sonra tüm çabasını yurt dışında var olmaya vereceğini söyledi. Bu cümleyi size söylemiş olsa, cevabınız ne olurdu?
Güzel bir sofraya oturmak için istemek yetmez, tadına varmak için biraz da aç olmak gerekir. Ama bu açlık seni oburluk derecesinde, masadaki her şeyi yalnız yemek için saldırtmamalı.

HEDEFLERİMİ PAYLAŞMAM ÇÜNKÜ ‘KİRLİ İNSANLAR’ YÜZÜNDEN SEKTEYE UĞRAYABİLİYOR
Kitapta, “Hayat her insana bir misyon yüklüyor, misyonu yerine getirenler için yeni hedefler gerekir” diyorsunuz. Sizin bundan sonraki hedefiniz ne?
Ben hep büyük resmin peşinde oldum. Bu da doğal olarak hep zorlukları getirdi. Benim için sorunlar ve engeller aşılması gereken yaşamın rutinidir. Ancak hedeflerinizi geciktirebilirsiniz ve belki de yolunuzu değiştirmeniz gerekir. Bu nedenle ben hedeflerimi paylaşmam.

Neden?
Süreçlerde maalesef ‘kirli insanlarla’ karşılaşıyorsun ve bu hedeflerini sekteye uğratabiliyor. Eskiden ‘yanlış insanlar’ vardı. Af dilemek ve özür geçerliydi. Şimdi yerini hadsizlik ve kirlilik aldı. Bu kirlilik o kadar fazlalaştı ki 50 yılda görmediğim, akla hayale sığmayan sorunlara sebep oldu. Yurt içi ve özellikle burada yapmak istediğim ama yurt dışına taşıdığım hedeflerim yakında gün ışığına çıkar. O zaman yaşanılan dertleri ve varılan hedefleri anlatırım. Aynı bu kitapta yaptığım gibi…