Pazar Postası Ege Kökenli: Esmer olsam kariyerim çok farklı ilerlerdi, Avrupai görünmek bizde dezavantaj
Paylaş
Ege Kökenli: Esmer olsam kariyerim çok farklı ilerlerdi, Avrupai görünmek bizde dezavantaj

Hava Muhalefeti’, “Yılın en havalı filmindesiniz, kemerlerinizi bağlayın” sloganıyla cuma günü vizyona girdi. Filmde milletvekili adayı Cemil Yıldırım’ın (Ali Sunal) sevgilisi Gözde’ye hayat veren Ege Kökenli’nin oyunculuğu gerçekten takdire şayan ama tanıyınca karakterinden de bir o kadar etkileniyorsunuz. Buluştuk; hem Gözde’yi hem Ege’yi konuştuk. Oya ÇINAR / oya.cinar@posta.com.tr

‘Hava Muhalefeti’ vizyona iddialı bir giriş yaptı. Henüz izlemeyenler için; hava muhalefeti, hikayeye yön veren bir gerçeklik mi, yoksa metaforik bir anlamı mı var?

Haberin Devamı

Aslında ikisi de doğru ve genel olarak hareketli bir hikaye. İnsanları şaşırtacak bir film. Uzun zamandır üzerine konuşmadığımız, konuşmaktan imtina ettiğimiz bazı konulara da güzel bir yerden değiniyor. Biraz da nostaljik filmlerin ruhunu taşıyor.  

Bugüne kadar genellikle ‘kötü kadın’ rollerinde izledik sizi. Gözde’ye de ‘kötü’ diyenler olabilir ama ben ‘hınzır’ derim ona en fazla. Sizdeki algısı nasıl?

Kötü bir kadın olduğunu söylemek bence de doğru olmaz. Tabii ki kendini düşünen bir karakter. Bencillikleri var ama hikayede tüm karakterlerin  tavrı da biraz böyle. Gözde, Cemil Yıldırım’ın metresi ve aynı zamanda sosyal medya danışmanı. Karakter olarak bulunduğu pozisyonla ilgili kendince inanılmaz fikirleri var ama pozisyona oturan bir karakter değil aslında. O yüzden söyledikleri hep havada ve komik kalıyor.

Haberin Devamı

Özellikle televizyon ekranında kötü rollere hayat veren oyuncular hep daha çok öne çıkıyor. Peki, sizce hangisi daha eğlenceli?

Kötü kadın oynamanın güzel kısmı, o karakterlerin durağan olmaması. İkircikli sahneler çok oluyor. Farklı bakış açıları yaratabiliyorsunuz. Ama sürekli benzer roller oynamak da oyuncu için keyifli değil. Gözde’yi oynamak bu yüzden çok keyifliydi. Komedi zaten sevdiğim bir alan.  


 

OYUNCU, EZBERE KALIPLARI YIKABİLDİĞİ SÜRECE İYİ OYUNCUDUR

Sizce bunda dış görünüşünüz etkisi ne kadar?  Mesela esmer olsanız, daha masum roller, hatta bir ‘köylü kadın’ rolü gelir miydi size bugüne kadar?

Esmer olsam kesinlikle kariyerim çok başka türlü ilerlemiş olurdu. Bunun Türkiye’de çok dezavantajlarını yaşadım. Çok Avrupai gözükmek sanırım yapımcıların kafasında bazı sınırlar çiziyor. Yeşilçam’a bakın; kötü kadınlar hep sarışındır. Esmer kadın profili, halkın kendini daha yakın hissettiği bir profil olarak görülüyor ama ben buna katılmıyorum. Oyuncu zaten bu yüzden vardır. Ezbere kalıpları yıkabildiği sürece iyi oyuncudur. Ben, bence köylü bir kadını oynayabilmeliyim. Böyle önyargılar olmamalı.

Çocuk yaşlardan itibaren setlerdesiniz. Bunun avantajını mı dezavantajını mı daha çok yaşadınız?

Haberin Devamı

Sanırım eşit. Avantajı, neredeyse kendimi bildiğimden beri setlerde olmam ve buna çok alışık olmam. Ben o yaşlarda bunu o kadar çocukça bir güdüyle yaptım ki bir yetişkin olarak, konservatuardan mezun olduktan sonra sete çıksaydım muhtemelen çok daha utangaç ve çekingen olurdum. Dezavantajı da şu olabilir; uzun süredir ekranda olduğum için belki bazılarında yaşıtlarımdan daha büyükmüş gibi bir algı vardır.


 

İNSANLARIN AŞKA BAKIŞINDA BİR SORUN VAR, TOKSİK İLİŞKİLERİ AŞK SANIYORUZ

Geçtiğimiz yıl evlendiniz… Günümüzde artık ‘evliliğin ömrü bitti’ ya da ‘evlilik insan doğasına aykırı’ diye düşünen çok insan var. Sizin için aşkın, evliliğin romantizmi devam ediyor mu?

Bu ne aradığınızla ilgili bence. Ben Lior ile 8 yıldır beraberim. 22 yaşından beri beraberiz ve hiç ayrıl-barış gibi durumlarımız da olmadı. Her gün paylaşım içinde olmak bence sevgiyi de aşkı da büyütüyor. Sen de büyüyorsun… Neticede ben de artık 22 yaşındaki o kız değilim. Bu tarz yorumlar ben de çok duyuyorum ama katılmıyorum.

Haberin Devamı

Hiç haklı bir yanı yok mu sizce bu bakış açısının?

Valla ukala ukala konuşmak da istemem tabii. (Gülüyor) Neticede herkesin ilişki dinamiği farklı, bence bizim ülkemizde aşka bakışta da bir sıkıntı var. İzlediğimiz dizilerde bile böyle. Hep daha toksik ilişkileri aşk olarak tanımlıyoruz. Bir kavuşamama, sürekli kavga, entrikalara dalma hali  nedense insanlara çekici geliyor. Aşk benim için kesinlikle böyle bir şey değil. Huzuru ve paylaşımı temsil ediyor.


 

KÖTÜ ELEŞTİRİLERE KARŞI ALINGANLIK YAPMAMALIYIZ

Sosyal medyada ciddi bir takipçiniz var. Ünlü isimler bazen bunun getirdiği ‘mahalle baskısından’ şikayet ediyor. Siz böyle bir baskı hissediyor musunuz?

Ben çok saldırıya maruz kalmadığım için büyük yorum yapıp kimseyi gücendirmek istemem çünkü herkes kendi kırılganlıklarını, yaşadıklarını biliyor. Ama bazen bizim de farkında olmadan verdiğimiz tepkiler yanlış yerlere çekilebiliyor. Kimsenin inancına, kimliğine kimse laf etmesin ama mesleğimizle ilgili bir eleştiriyi de bence kabul edebilmeliyiz. Birinin bana, “Şu sahnede kötü oynamışsın” demesi beni kırmaz, aksine üzerine düşünürüm. Katkı sağlar diye bakarım.

Haberin Devamı

“Bu rolü kötü oynamışsınız ya da bu film kötü olmuş” eleştirisine sosyal medya üzerinden sayfalarca cevap veren oyuncular da var. Siz bunu doğru bulmuyorsunuz sanırım?

Şuna çok bozuluyoruz bazen evet; “Burada bu kadar emek var ama siz görmüyorsunuz…” Ben dürüstlükten yanayım. İş konusunda bu kadar duyguya kapılmayı doğru bulmuyorum. Sonuçta biz bu işi bu kitlelere satmak için yapıyoruz. Ben arada Twitter’ı okuyorum ve bazen seyirciler gerçekten çok doğru eleştiriler yapıyor. İnsanlara bazen öyle şeyler sunuyoruz ki bir karşılığı yok yani. O yüzden yapıcı eleştirileri de gözden kaçırmamak gerek.


 

Kendinize bir konuda iltifat etseniz ve kendinizi bir konuda eleştirseniz, ne söylerdiniz Ege için?

Bence adilim. Haksız olduğumda özür dilemeyi bilirim. Ego yapmam, asla haksız olduğumu bile bile kimseyi kanırtmam. Kafamı eğerim ve özür dilerim yani. Eleştirimse düşündüğüm her şeyin dilimde olmasıyla ilgili olur. Daha çok düşünüp tartıp daha az konuşmam lazım bence. (Gülüyor)

 Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE