Ailecek Şaşkınız filmiyle beyazperdede boy gösteren Murat Cemcir, Fakir bir ailenin çocuğuyum. Fakir doğdum, fakir büyüdüm. Para, benim için ne kadar dert olabilir ki? Bizim derdimiz kapı açmak ifadelerini kullandı Kurduğu şirketiyle yapımcılığa da soyunan Murat Cemcir Habertürk'e konuştu. ‘Ahlat Ağacı’yla Cannes’a gidecek olan Cemcir bilinmeyenlerini anlattı.Neden yapımcı oldunuz?- Oyunculuk, insanın kişiliğini geliştiriyor ama yapımcılık krizleri çözebilme, her şeye hâkim olma refleksi nedeniyle insanı diri tutuyor. Kaderin ipleri zaman zaman başkalarının ellerinde olur. Zamanı gelince o ipleri kendi eline alıyor olman gerekir. Bunu yaptığın zaman olağanüstü bir özgürlük duygusu ortaya çıkar ve her şeyi ruhunla yaparsın.Bir gelişme üzerine mi yapımcı olmaya karar verdiniz?- Tarihe mal olmuş, her daim hayatımızda kalan filmler vardır. Tarihe bir şeyler kalsın, evladıma da bir şeyler bırakmak istiyorum. Ayrıca bir telif meselesi var. Gelecek kaygısından dolayı mı yapımcı da oldunuz?- Evet, geleceğe yönelik maddi kaygılar da var. Çocukluğumda anneme 'Oyuncu olmak istiyorum' dediğimde bana 'Boş ver oğlum. O işlerin garantisi yok' derdi. Elbette yapımcılık kendi bünyesinde büyük bir riski barındırır. O riske girmek için de kişide cesaret olması gerekir. İşte o cesareti Selçuk Aydemir ile Ahmet Kural'dan aldım. 71 yıllık tiyatrocu Necdet Mahfi Ayral'ın parasızlık nedeniyle cenazesinin bir süre kaldırılamadığı yönünde bir haber yapmıştım.- Ne kadar üzücü. Erdal Tosun anlatırdı. Rahmetli babası Necdet Tosun, içinde kostümleri olan bavulla setten sete gidermiş. O dönemler oyuncular kostümlerini kendileri alırmış. Neden? Sektör oluşmadığı için. Pamuk tüccarları para kazanmış, sanatçılarsa hep geçim sıkıntısı yaşamış. Bu yüzden benim de bir şeyler yapıyor olmam lazımdı. Önce kendime, dostlarıma, sonra da bütün sektöre bir şey kazandırıyor olmalıyım. Para yatırdığınız filmler için ne kadar risk alıyorsunuz?- 'Bulunduğu kıyılardan ayrılmaya korkanlar okyanusların ötesinde kutsal toprakları keşfedemezler' diye güzel bir söz vardır ya. Bulunduğum kıyıdan ayrılıp kutsal topraklara sahip olabilmek için yapımcı da oldum. Bir de 'Riski olmayan başarı ışıldamayan zafere benzer' diye bir başka güzel söz vardır ya. Zaferin ışıldaması için ne kadar gerekiyorsa o kadar riske giriyorum. Selçuk Aydemir risk alan bir yönetmen, Ahmet Kural risk alan bir oyuncu, Necati ile ben risk olan yapımcılarız. 'Bunu biz yapmazsak, kimse yapmayacak diyerek anamorfik lens kullandık. O lensi kullanmanın maliyeti tuzlu. 'Ailecek Şaşkınız' sadece hikâyesi, yönetimi ve oyuncularıyla değil görüntü kalitesiyle de tarihe kaldı. Selçuk Aydemir, Steven Spielberg gibi enteresan bir adam. Filmlerimizi 20 yıl sonra da aynı kalitede gösterime girecek formatta çekiyor. 20 yıl sonrasını planlayan bir adamı özgür bırakmak gerek. Kendisine 'Zihninde dilediğin kadar güzel hayaller kur, biz bunlara talibiz' diyoruz. Para dert değil' diyorsunuz..- Zaten fakir bir ailenin çocuğuyum. Fakir doğdum, fakir büyüdüm. Para, benim için ne kadar dert olabilir ki? Bizim derdimiz kapı açmak. Eskiden bir ayakkabıyı 3 yıl giyerdim. Liseyi iki gömlekle bitirdim. Annem yakayı kesip tersten dikerdi, yine giyerdik. Böyle bir geçmişten gelince tek derdim zevk almak. Çalışkan adamlarız, çalışmayı seviyoruz. Bir de hepimiz memur, işçi ya da esnaf çocuğuyuz. Babalarımızdan da böyle gördüğümüz için sürekli çalışmamız lazım.