Pazar Postası Nursel Köse: Biz eskiyen her şeyden vazgeçiyoruz
Paylaş
Nursel Köse: Biz eskiyen her şeyden vazgeçiyoruz

Nasıl yapıyorsa yapıyor oynadığı her karakteri bir fenomen haline getiriyor. Daha önce ‘Paramparça’da Keriman rolüyle büyük beğeni toplayan Nursel Köse’yi bir süredir ‘Avlu’da Kudret rolünde izliyoruz. Şimdilerde ise hikayesini kendi yazdığı ‘Gazino Dev Kadro’nun heyecanını yaşıyor

● Nasılsınız? Her şey nasıl gidiyor?

Haberin Devamı

Çok yoğun, zaman akıp gidiyor. Bu yoğunlukta hiçbir özel meseleye zamanım yok. Dizi ve prova arasında mekik dokuyorum. Ama halimden çok memnunum.

● Uzun zamandır ‘Avlu’da Kudret rolünde izliyoruz sizi.

Kudret’i çok seviyorum. Bugüne kadar oynadığım tüm karakterleri çok savunarak, içselleştirerek oynadım. Kudret bunların içinde savunması en zor karakter belki de. Ama ona rağmen savunuyorum (Gülüyor).

● ‘Avlu’ hem fiziki koşulları hem de psikolojik yanı ağır bir dizi. Çok zorlanıyor musunuz?

Kesinlikle öyle. Şu an büyük acılar, ölümler var. Malum hava soğudu ve biz hapishanedeyiz. Ama öyle geri dönüşler alıyoruz ki, ne kadar zorlanırsak zorlanalım “Her şeye değer” hissi baskın.

● Çok beğenilerek izleniyor ama şiddet içerdiği için diziyi eleştiren de var...

Haberin Devamı

Valla “Dizide şiddeti gösteriyorsunuz, kötü örnek oluyorsunuz” diyenlerin oradaki şiddet üzerinden hayatın içindeki şiddeti yumuşatmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Bu yersiz bir karşılaştırma. Dizideki şiddetin gerekliliği şudur. Orası bir hapishane. Oranın kendi gerçeği var. Başka bir dünyası var. Cezaevleri bal badem yaşanılan yerler değildir. Bazen fanlarımız da “Yeter artık, barışsın herkes. Kudret de ölsün, gül gibi yaşasınlar” şeklinde yorumlar yapıyor. Ama bahsettikleri dünya bir yalan. Biz oranın gerçek koşullarını vermeye çalışıyoruz.

● O zaman dizilerdeki şiddet içerikli konuların özendirici olduğu fikrine katılmıyorsunuz...

Katılmıyorum, çünkü diziler değildir bizim hayatımıza yön veren. Biz televizyondan gereğinden fazla beklenti içindeyiz. Dizi dediğiniz bir hayal alemidir. Yerine göre ders verir, soru işaretleri yaratır, yerine göre de eğlendirir ama hepsi bu. Bir toplumun şiddet eğilimini çözmek için diziden medet umarsanız bu olmaz. Şiddetin gerçek nedenlerini, çıkış noktalarını araştırmak yerine böyle tespitler yapmak biraz işin kolayına kaçmak oluyor.

ANA OKULUNDAN LİSEYE KADAR DAYAK YİYORUZ

● Sizce şiddet eğiliminin gerçek nedenleri neye dayanıyor?

İlk aklıma gelen normalleştirme çabası. Bir toplumda “Hem döver hem sever” gibi deyimlerin olması çok düşündürücü. Bu bize şiddetin benimsendiğini gösteriyor. Bizim gelenek ve göreneklerimize yerleşmiş bir mesele. Daha ana okullarında başlıyor şiddet. Kurslarda, okullarda hep şiddet var. Liseye kadar dayak yiyerek geliyoruz. Özellikle kadınlar her an şiddetle karşı karşıya. Dünyada yok mu? Elbette var. Ama bizde çok yoğun. Orada yılda bir iki kadın öldürülüyorsa bizde her gün bir kadın cinayeti işleniyor.

Haberin Devamı

● Bizdeki en temel sorun ne sizce?

Bir kere bizde erkekler kadına şiddeti kendine hak görüyor. Kadınlarımızın çoğu da kendini ezilmeye mahkum olarak görüyor. Kabul edilmiş bir çaresizlik var.

NÜKHET DURU İLE AYNI SAHNEYİ PAYLAŞMAK HEP HAYALİMDİ

● Hikayesini sizin yazdığınız ‘Gazino Dev Kadro’ Dada Salon’da başladı. Fikir nasıl oluştu?

Ben gazino dönemlerine yaşım itibarıyla yetişemediğim için hep içimde kalmıştı. Hep, “Keşke o döneme yetişsem de gazino zamanlarında sahneye çıkabilseydim” derdim. Nükhet Duru ile birlikte sahneye çıkmak, birlikte bir şeyler yapmak da hep hayalimdi. Benim bu huyum meşhurdur zaten. Hep James Bond olmayı istemişimdir mesela. Hollywood’dan bana öyle bir teklif gelmeyeceğine göre Almanya’da yaşarken oturup kendim bir tiyatro yazıp James Bond kızı olmuştum. Bu fikir de aynı şekilde gelişti. Sevgili Nükhet de o dönemi yaşamış biri olarak çok yardımcı oldu.

Haberin Devamı

● Aynı zamanda interaktif bir oyun değil mi?

Evet, seyirci de işin içinde. Sadece sahneye bağlı kalmıyoruz. O yüzden esneyerek uyuklamalarına imkan yok, (Gülüyor). Yemeli içmeli müzikli bir gösteri ‘Gazino Dev Kadro’. ‘Alamancı’ bir kadın yurt dışında biriktirdiği paralarla burada bir gazino açmak istiyor ve tüm olay gazinonun açılmasından önce, son iki saat yaşanan provalarda geçiyor.

● Yeni, modern bir hikaye anlatmaktansa neden hep eskiyi hatırlamaya çalışıyoruz?

Çünkü kaçırdığımız trenlerin ardından bakarız her zaman. Hep böyledir. “Ne kaçırdık?” duygusu hepimizin içinde baskın bir duygudur. Bu bir döngü aslında. Hayatın geneline bakınca da 20 yılda bir tüm zevklerimizin tekerrür ettiğini görürüz.

Haberin Devamı

● Uzun yıllar yurt dışında yaşamış biri olarak Türk kültürüne nasıl bu kadar hakimsiniz?

Aslında hakimim diyemem. Hasretini çektiğim şeyler var ve onlara özel ihtimam gösteriyorum. Ama gelenek ve göreneklerimizi yeme içme kültürümüze iyi hakimim tabii.

GAZİNO KÜLTÜRÜ BİZ TÜRKLERE ÇOK UYGUN

● Sizce gazino kültürü neden artık yok?

Çünkü biz eskiyen her şeyden hemen vazgeçiyoruz. Halbuki Türkler’in ruhuna çok hitap eden bir kültür gazino kültürü. Biz hem müziği, hem yemeği, ailece eğlenmeyi çok severiz. Bu kadar güzel bir geleneğin şu an yok olması çok üzücü. Batıya hayranlığımdan değil ama batıda yerleşmiş kültürler hep yaşatılır. Gidin Paris’e, Berlin’e kabareler yaşıyor. Biz hemen eskiyeni atıyoruz. İnşaatlarımız gibi. Eski binaları bile sevmeyiz biz. O yüzden bu kültürün eskide kalmasına çok üzülüyorum.

ŞARKICI OLMAYI ÇOK İSTERDİM AMA SESİM KARGA GİBİ

● Oyunculuğunuz hepimizin malumu. Yazar kimliğinizle de tanıştık. Türk izleyicisini başka nasıl sürprizler bekliyor? İleride bir de albüm gelir mi mesela?

Maalesef sesim karga gibi, “Bunu yazma” dermişim, hahaha! Şaka tabii. Ben hayatım boyunca şarkıcı olmak istedim şekerim. Çocukluğum, ilk gençliğim bu hayalle geçti. Tüm şarkıcıların anlattığı fırçayla şarkı söyleme anılarını ben de yaşadım ama sesim çok kötü olduğu için bu hayalimi gerçekleştiremedim. Tabii şimdi böyle söyleyince kabarede nasıl sahneye çıktığımı merak edecek insanlar ama sahnede bunu komedinin ve Nükhet Duru’nun arkasına saklanarak yapacağım için kimseye batmayacak.

● Enerjiniz çok yüksek. Dışarıdan çok mutlu görünüyorsunuz. Gerçekten göründüğünüz gibi misiniz?

Ben mutlu bir insanım. İşim hobim. İşimi çok severek yapıyorum. Evet bazen inanılmaz yorucu oluyor. Zamansızlık büyük problem oluyor. İstediğim her şeyi yapmaya vakit kalmıyor. Ama yine de totalinde çok mutlu hissediyorum. Bir de zaten belli bir yaşa geldikten sonra insanda bir doyum başlıyor. “Şunu da yapayım, bunu da yapayım” hezeyanları bitiyor. O da insana ruhen bir hafiflik veriyor. Ama hayaller uçsuz bucaksız tabii. O ayrı bir konu.

● Neler hayal ediyorsunuz?

Mesela bir sinema filmi yazsam çok mutlu olurum. Ben bir komedyenim aslında ama bu Türkiye’de henüz yeteri kadar öne çıkmadı. Dram rollerinde oynadığım için insanlar daha çok o yanımı tanıyor ama gelecekte komedi yanımı daha ön plana çıkarmayı çok istiyorum.

Oya ÇINAR

oya.cinar@posta.com.tr