Ramazan Dinin düşmanı cehalet

Dinin düşmanı cehalet

Paylaş
Dinin düşmanı cehalet

İslam, ilme, okumaya, öğrenmeye büyük önem vermiş, ilim öğrenmeyi kadın-erkek her Müslüman’a farz kılmıştır. Bu konuda karşılaşılabilecek bütün zorluk ve meşakkatlere rağmen ilim öğrenmeyi tavsiye ederek, ilim rütbesini en büyük rütbe olarak kabul etmiştir.

Yüce Allah, Kuran’da “Sakın cahillerden olma!” (Enam, 35), “Cahillerden yüz çevir” (Araf, 199) buyuruyor. Kuran-ı Kerim’in pek çok ayetinde ve Peygamberimizin hadislerinde cehalet yerilmiş; ilim tahsili, okuyup-yazma teşvik edilerek övülmüştür. Sevgili Peygamberimize ilk vahiy olunan ayet de “Oku” emriyle başlamıştır. Müslümanlıkla cehalet birbiriyle bağdaşmaz. Cehaletin ve geriliğin İslam’da asla yeri yoktur. Çünkü cehalet, insanın şeref, haysiyet ve onurunu ayaklar altına düşüren en kötü sıfattır. Bu sebeple, İslam öncesi Arap toplumundan bahsedilirken o döneme cahiliyye dönemi denilmesi; müşriklerin lideri için de cehaletin babası anlamına gelen “Ebu Cehil” lakabının verilmesi çok anlamlıdır.

Haberin Devamı

ÇOCUKLAR EMANETTİR

Kuran-ı Kerim’de "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer, 9) buyruluyor. Sevgili Peygamberimiz de "İlim, müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alsın" buyuruyor. Bu ve benzeri ayet ve hadisler ilmin mutlak değerine işaret etmişlerdir.

İLİMİN ÖNEMİ

Bedir’de esir müşriklerin 10 Müslüman’a okuma ve yazma öğretirlerse serbest bırakılmaları oldukça anlamlıdır. Bu uygulama, Peygamberimizin ve O’nun tebliğ ettiği Yüce İslam dininin, okuma ve yazmaya, dolayısıyla ilim öğrenmeye ne derece büyük önem atfettiğinin en güzel göstergesidir. Unutulmamalıdır ki yeni yetişen nesiller, milletlerin geleceği ve en önemli güç kaynağıdır. Bu sebepledir ki her millet, kendi geleceğini garanti altına almak, milli ve manevi değerlerini yükseltip geliştirmek maksadıyla bilgili, görgülü, çalışkan ve üretken nesiller yetiştirmeye özen göstermektedir.

Haberin Devamı

İSLAM’IN GAYESİ

Eğer yeni yetişen nesiller eğitimden mahrum bırakılırlarsa veya iyi eğitilmezlerse uyuşturucu, alkol, tembellik, kapkaççılık veya zararlı akımların ağına düşmeye müsait hale gelirler. İslam’ın gayesi, insanı kemale erdirmektir. Bu da ancak nesillerimizi iyi eğitmekle mümkündür.

Günün ayeti

Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden yanadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nahl, 119)

Günün hadisi

Bir Müslüman’ın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o Müslüman için birer sadakadır.

İBADET ERTELENMEZ

Allah, normal bir akla ve şuura sahip olan herkesi Kuran ahlakını yaşamakla ve dinin hükümlerini yerine getirmekle sorumlu tutar. Bu ibadetleri yerine getiren bir insan hem dünya hayatında güzel bir hayat yaşar hem de sonsuz cennet hayatını kazanır. İnsanın “Gençliğimi yaşayayım, nasıl olsa ölmeme yakın ibadetlerimi de yapar, ahireti de kazanırım” düşüncesi ile Allah’a karşı olan sorumluluğunu bile bile ertelemesi ahiret hayatını kaybetmesine neden olabilir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, hiç kimse ölümle ne zaman karşılaşacağını bilemez. Buna rağmen insanın öleceği vakti biliyormuşcasına ibadetleri yerine getirmeyi belirli bir vakte ertelemesi kuşkusuz ki büyük bir hata olur.

Haberin Devamı

BENİM KALBİM TEMİZ!

Bir de “Benim kalbim nasılsa temiz” diyerek ibadetlerini erteleyenler vardır. Dünya bütün insanlar için bir imtihan yeridir. Allah “O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı...” (Mülk, 2) ayeti ile bütün insanlara bu gerçeği bildirmiştir.

Bu imtihanın gereği olarak insanlar yaptıkları her tavırdan, fiili olarak yerine getirdikleri veya getirmeyip erteledikleri tüm ibadetlerden sorumludurlar. Böyle bir durumda kalp temizliği tek başına bir ölçü olamaz. Bir insan ancak Kuran’a göre samimi niyetli, ihlaslı bir insansa “Kalbim temiz” diyebilir. Yoksa bir insanın kendi değer yargıları, kalp temizliği iddiasında bulunmasının bir anlamı yoktur.