Beden Sağlığı Kısırlığa neden olabilecek 5 şey

Kısırlığa neden olabilecek 5 şey

Paylaş
Kısırlığa neden olabilecek 5 şey

İstatistiklere göre, her 100 kadından yaklaşık 10'unun hamilelik konusunda problemleri var. Bazen en önemsiz şeyler dahi doğurganlığı azaltabilir ve hamile kalma şansınızı elinizden alabilir. Kısırlığın birçok kadın için hassas bir konu olduğunu anlıyor, bu yüzden doğurganlığı etkileyebilecek faktörlere ışık tutmak ve sizi bu konu hakkında uyarmak istiyoruz.

Aşırı egzersiz

Egzersiz doğurganlığı artırabilirken, özellikle obeziteye sahip kadınlar arasında fazla egzersiz yapmak yarardan daha fazla zarar verebilir. Doktorlar, yoğun ve aşırı antrenmanların hormon seviyelerini etkileyebileceğini ve adet döngüsüne müdahale ederek düşük progesteron seviyelerine neden olabileceğini öne sürüyorlar. Bu döllenmiş bir yumurtanın implantasyonunu önleyebilir.

Sık egzersiz yapan ve kilo vermeyi hedefleyen kadınların kalori alımını sınırlandırması ve dengesiz bir diyet yapması daha olasıdır. Bir kadın vücudunu egzersiz ile çok zorlarsa, bu durum vücutta stres yaratır ve doğurganlığı azaltır. Fakat elbette ki bu, kadınların egzersiz yapmayı bırakması gerektiği anlamına gelmez, ancak vücudu dinlemek ve gerekirse yavaşlatmak daha fazla sonuç getirecektir.

Yüksek stres seviyeleri

Kısırlık ve stres arasındaki kesin bağlantı hala bilinmemektedir, ancak birçok araştırmacı psikolojik stres ve kaygının gebe kalma şansını etkilediği sonucuna varmıştır. Bazı kadınlar stresten diğerlerine göre daha fazla etkilenebilir. Ayrıca birçoğu, bir kadın için depresyona ve aşırı strese neden olan ve kısır bir döngüyü başlatan hamile kalmama endişesi duymaya başlar.

Yüksek kortizon ve adrenalin seviyeleri vücudun çalışmasını etkileyebilir. Bu, kronik sağlık koşullarını kötüleştirir ve obezite ve metabolik işlev bozuklukları gibi yeni hastalıklar olasılığını açar. Stresle başa çıkma teknikleri hakkında daha fazla şey öğrenmek, stresin vücut üzerindeki etkisini ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir.

Yaş

Bir kadının yaşamı boyunca sahip olacağı yumurta sayısı, doğduğu an belirlenir. Bir kadın yaşlandıkça yumurtası da yaşlanır ve kalitesi kötüleşir. 20'li yaşlarındaki bir kadının her ay hamile kalma şansı %25-30'dur. Bu olasılık 40 yaşına gelinceye kadar %5'e düşer.

Elbette her kadın farklıdır ve hamile kalma girişiminin sonucunu kesin olarak tahmin etmek imkansızdır. Bununla birlikte doktorlar, yaşın doğurganlığı etkileyen önemli bir faktör olduğunu ve IVF tedavisinin bile her zaman yaş komplikasyonlarının üstesinden gelemeyeceği konusunda uyarıyorlar.

Sağlıksız kilo

Amerikan Üreme Tıbbı Derneği'ne göre, hem aşırı şişman hem de aşırı zayıf olmak kısırlığın başlıca nedenidir. Sağlıksız kilo hormon seviyelerinde, yumurtlama bozukluklarına, düzensiz adet döngülerine neden olan ve hamilelik esnasında düşük yapma riskini artıran sorunlara neden olabilir.

Neyse ki bu kısırlık nedenine bir çözüm getirilebilir. Kilolarını normale döndüren kadınların %70'i ek bir tedavi olmadan gebe kalmayı başardı. Kadınlar vücut kitle indeksinin sağlıklı bir aralıkta olduğundan emin olmalı ve diyet planı için bir diyetisyene danışmalıdır.

Kimyasala maruz kalma

Vücudumuza uyguladığımız kozmetik ürünlerinin ve kullandığımız ev temizlik kimyasallarının güvenli olduğunu varsayıyoruz, ancak bu durum her zaman böyle olmuyor. Araştırmalar, paraben gibi bazı kimyasalların vücutta sorunlara yol açabileceğini vurguluyor. Çalışma, bu kimyasallar laboratuvarda test edildiklerinde güvenliyken, vücuda temas ettiklerinde birbirleriyle nasıl etkileşime girdiklerinden emin olunamadığını ileri sürüyor.

Yine de bu konu hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulurken, tedbiri elden bırakmamak her zaman için daha yararlı olacaktır. Doğal kozmetik ürünler seçmeye çalışın ve temizlik kimyasallarına maruz kalma riskinizi sınırlandırın. Sert kimyasalların yerine kullanabileceğiniz birçok doğal temizlik ürünü mevcut.

Peki, doğurganlığı nasıl artırabilirim?

Yoga

Yoga, fazla egzersiz yapmadan aktif kalmak için harika bir yol, ayrıca hamile kalmakta güçlük çeken kadınlar için de etkili. Özellikle bazı yoga pozları kan akışını arttırır ve endokrin sistemin çalışmasını iyileştirir. Ayrıca yoga, doğurganlığı olumsuz yönde etkileyen stres ve kaygı düzeylerini de azaltır.

Yoga, doğurganlığı artırmak için sizlere çeşitli pozlar sunar. Örneğin, kan dolaşımını iyileştirmek için Setu Bandhasana ve Viparita Karani yöntemleri ile çalışmaya başlayabilirsiniz. Sonra da vücudunuzdaki hormonları dengelemek için Uttanasana'yı deneyin. Bedeninizi ve zihninizi gevşetmek için ise egzersizinizi Balasana pozu ile bitirin.

Vajinal bölgeniz için kullandığınız ürünlere dikkat edin

Bazı ürünler bir kadının vajinal pH seviyesini etkileyebilir ve hamile kalmayı engelleyebilir. Örneğin, duş alma vajinal enfeksiyonların ve CYBE gelişimine katkıda bulunabilir.

Yanlış jel maddelerin seçilmesi, hamile kalmak için tüm çabalarınızı engelleyebilir. İçinde zararlı içerik barındırmayan "doğurganlık dostu" jelleri tercih etmek daha iyidir. Bu jeller, mukusu taklit eden, spermlere zarar vermeyen ya da hareketliliğine müdahale etmeyen nötr pH içerir.

Çeşitli ve dengeli beslenin

Temel beslenme kurallarına uymanın yanı sıra, bol miktarda lif ve sağlıklı yağ tüketmek ve abur cuburdan uzak durmak gibi menünüzü çeşitlendiren ve gerekli vitamin ve minerallerle zenginleştiren ürünler tüketmeye gayret gösterin. Örneğin, greyfurtlar yumurtalıklarınızın sağlığını ve düşük C vitamini seviyelerini iyileştiren ve hormonal dengeye katkıda bulunabilecek olan poliamin putresin bakımından zengindir.

Ayrıca, yiyeceklerinize baharat katmayı da unutmayın! Bir araştırma çalışması tarçının, kadınların yumurtlamasını hızlandırdığını ve adetlerini düzene soktuğunu gösterdi.

Bol vitamin tüketin

Bazı vitaminlerin eksikliği doğurganlığı azaltabilir. Vücuttaki tüm vitaminler dengede olmalıdır. Folik asit, çinko, omega-3, demir gibi vitaminler hamile kalma ve sağlıklı bir gebeliğin korunmasında ayrıca önemli bir rol oynamaktadır.

Daha az kahve için

Kafeini tamamen hayatınızdan çıkarmak zorunda değilsiniz. Ancak uzmanlar kafein alımını sınırlamanın iyi bir fikir olabileceğini öne sürüyorlar. Günde 2 fincandan fazla kahve içmemeye çalışın (yaklaşık 200 mg kafein).

Unutmayın ki kahve, kafein içeren tek ürün değildir. Çay, soda, çikolata ve enerji içecekleri de kafein içerir, bu nedenle tükettiğiniz tüm ürünlere dikkat edin ve günlük alımınızı sayarken bunları da dahil etmeyi unutmayın.

Posta.com.tr

Haberin Devamı