Hayati fonksiyonların sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için yeterli miktarda yani günde 2-2,5 litre su tüketmenin vücudun su ihtiyacını karşılayacağını söyleyen Uzm. Dr. Hayriye Belma Siber, “Suyun tadını sevmeyenler ya da mide bulantısı yaşayanlar; dilimlenmiş meyve dilimleri, salatalık, elma, tarçın veya havuç, kereviz gibi sebzelerde suyu tatlandırabilirler. Ayrıca çay, kahve gibi içeceklerin vücuttan su atımını artırdığı için suyun yerine konmaması gerekiyor. Sulama hissi yanında, idrar rengi de su dengemiz hakkında bilgi verir. İdrar miktarı azalıp, rengi koyulaştıkça su içmek gerektiğini, susama hissi beklenmeden su tüketmeli, uyanınca 1 bardak, her idrar sonrası 1 bardak su içmeli, egzersiz yaparken, sıcakta çalışırken, uzun-hareketsiz yolculuklarda su tüketimi arttırılmalıdır” şeklinde konuştu.
“YETERLİ SU TÜKETMEMENİN EN ÖNEMLİ ETKİSİ BÖBREKLER ÜZERİNDE”
Yeterli su tüketmemenin en önemli etkisinin böbrekler üzerinde görüldüğünü ifade eden Uzm. Dr. Siber, vücutta oluşan üre, kreatin, ürik asit gibi zararlı maddelerin seyreltilip vücuttan atılabilmesi için su tüketiminin hayati önem taşıdığını belirtti. Ayrıca yeterli su miktarının olmaması idrar akımını yavaşlattığı için idrar yolu iltihapları ve böbrek taşları ilerleyen durumlarda ise böbrek yetmezlikleri oluşabildiğini söyledi.
Kalp hastalıklarının özellikle de kalp krizlerinin su ile yakından ilişkisi bulunduğunu belirten İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Hayriye Belma Siber, “Yapılan araştırmalarda günlük su tüketimine dikkat edenlerle etmeyenler arasında kalp krizi bakımından belirgin bir fark ortaya çıktı. Susuz kalan vücutta kanın koyulaştığı ve pıhtılaşma eğiliminin arttığı durumlar oluşabiliyor, buna bağlı olarak da tansiyon dengesizlikleri, çarpıntı, ritim bozukluğu ve kalp yetersizlikleri görülebiliyor. Ayrıca kalbin fonksiyonlarını yeterince yerine getirememesinin karaciğer ve akciğerde de olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir” ifadelerini kullandı.