Siyaset Devlet Bahçeli: Bayan gazetecinin suçlanması tuhaf bir çelişki ve çarpıklıktır
Paylaş
Devlet Bahçeli: Bayan gazetecinin suçlanması tuhaf bir çelişki ve çarpıklıktır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis'te partisinin grup toplantısında konuştu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın '7 Eleştiriye 7 Yanıt' haberine ilişkin "15 Temmuz darbe teşebbüsünün püskürtülmesinde başarılı rolü olan bir bayan gazetecinin şimdilerde yaptığı haberden dolayı suçlanması tuhaf bir çelişki ve çarpıklıktır" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:

Geçtiğimiz yıldaki şiddetli çatışmalardan sonra ihlallere yol açan yegane suçlu Ermenistan'dır. Yukarı Karabağ'da adil, kalıcı ve barışçıl bir çözüm için zaman daralmakta, tahammül tükenmektedir. Azerbaycan'ın hakkı olan topraklara kavuşması milletimizin en acil dileklerinden birisidir. Bunu ertelemenin veya görmezden gelmenin, milli infiale kapı açması şimdiden ön görülmelidir. Ermenistan ateşkese uymalı, Azerbaycan topraklarından çekilmelidir. Türk milletinin kalbi Yukarı Karabağ'da atıyor. 25 yıl önce Hocalı'da kaybettiğimiz ve geçtiğimiz günlerde şehit düşen 5 Azerbaycan vatandaşına Allah'tan rahmet diliyorum.

"DARBE VARSA DEMOKRASİ YOKTUR"


Bin yıldır üzerinde yaşadığımız, kıyamete kadar da yaşamaktan başka seçeceğinimiz olmadığı vatanın bedeli şehit kanıyla ödenmiştir. Vatan toprakları namusumuza emanettir. Namusun tartışması nasıl olmazsa vatanın da olmayacaktır. Şunu bilmek lazım ki, dünyanın gözü üstümüzdedir. Milli varlığımızı kıskananlar yine hesap yapmakta, yeni senaryolar yazmaktadır.

94 yıllık cumhuriyet tarihimizde demokrasi bir çok defa kesintiye uğramıştır. Askeri darbeler on yılları kaybettirmekle kalmamış tarihin gerisine de düşürmüştür. Özellikle 141 yıldır yönetim ve iktidara musallat olmuş bir darbeci mantık ile karşı karşıya olduğumuz açıktır. Türk milleti darbelerden çok çekmiştir. Bu vatanda fazlasıyla silahlı ve kanun dışı hareketler görülmüştür. Buna son nokta koyulmalı, milli uzlaşma gerekmektedir. Darbe varsa demokrasi yoktur. İktidarların seçimle gelip seçimle gitmesi, millet dışında hiçbir iradenin olmaması gerekmektedir. Artık bu alışkanlığın Türkiye'yi karanlığa itmesine son verilmelidir.


"BİZ TÜRK ASKERİNİN HAKSIZLIĞA UĞRAMASINA İTİRAZ ETTİK"


Milletimizin hassasiyet ve tercihlerine saygı duymak herkesin asli görevidir. 15 Temmuz'da darbenin ne demek olduğunu, Türkiye'nin ne denli yıkım ve belayla karşı karşıya geldiğine şahit olduk. 15 Temmuz darbeler tarihinin en karanlık halkasıdır. Asker üniformasının altına gizlenmiş caniler o geceyi kana bulamışlardır. TSK'ya yuvalanan FETÖ artıkları silaha sarılmıştır. 15 Temmuz'un suçlusu Türk askeri değildir. Her kurumun içine sinmiş FETÖ'cüler TSK'nın içine de sızmışlardır. Yanlış hesap Türk milletinden dönmüştür. TSK'nın komuta heyeti rehin alınmış, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları derdest edilmişlerdir. Biz Türk askerinin haksızlığa uğramasına itiraz ettik. Zorlu ve çetin bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu itibarla gücünü milletten alan askeri kuvvet pahabiçilemez önemdedir.

"TSK HABERİNDE BAYAN GAZETECİNİN SUÇLANMASI TUHAFTIR"


Birliğimiz ve güvenliğimiz için devriye gezen, alçakları deviren kahraman Mehmetçiklerdir. Bölücü teröre karşı amansız şekilde karşı duran TSK'dır. Bu kadar sorunumuz varken, milli güvenliğimiz tehdit altındayken, TSK'nın sığ tartışmaların içine çekilmesi yanlıştır. TSK çok yara almış, hırpalanmıştır. FETÖ'nün emniyet ve adaletteki ayaklarıyla Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Askeri Casusluk gibi sözde davalar ve 15 Temmuz fazla söze yer bırakmamaktadır. Hürriyet gazetesi tartışmaların seyrini değiştirmiştir. 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinde etkin bir rol oynayan bayan gazetecinin suçlanması da bizim için tuhaftır. TSK ile bazı eleştirilere nasıl baktığı ortaya çıkmıştır.

"TSK, EĞER HASSASİYETLERİNİ PAYLAŞMIŞ VE SONUÇ ALAMAMIŞSA..."


Elbette olması gerekeni, doğru olanı Genelkurmay Başkanlığı'nın rahatsız olduğu konuları hükümete iletmesidir. TSK'nın doğrudan sorumlu olduğu bakan, başbakan ve cumhurbaşkanına hassasiyetlerini aktarması doğaldır. Dün Genelkurmay Başkanı önce Başbakan, ardından da Cumhurbaşkanı ile görüşmüş; olan biteni açıklamış olması gerekmektedir. Eğer paylaşmış ve sonuç alamamışsa bir sorun var demektir. Doğrudan medya ile kamuoyuyla iletişime geçilmişse bir sorunun delaletidir.

"BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI KALDIRILACAKSA NEDEN TSK'NIN GÖRÜŞÜ ALINMADI?"


Çözümsüzlüğün nedeni nedir? TSK'nın imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi neden çok görülmektedir. Medya üzerinden başlatılan karalama kampanyası doğru mudur? Başörtüsü yasağı kaldırılacaksa niye Genelkurmay'ın görüşü alınmaz? Bizim de sorularımız vardır ama bunun ne yeri ne zamanıdır. Huzur kaçarsa tutamayız, istikrar giderse geri getiremeyiz. Ne yapalım çatışıp, çürüyelim mi, kucaklaşıp kardeşçe mi yürüyelim. FETÖ, PKK, IŞİD, PYD/YPG hazır kıta infaz mangalarını Türkiye'ye yöneltmişken iç sorunlar gaflettir. Asker bizimdir, devlet bizimdir, hükümet bizimdir. Fitneye çanak tutan asla bizden değildir. Zarar ziyan büyüktür, Türkiye henüz yoğun bakımdan çıkamamıştır. Bunca patırtı gürültüye ne gerek vardır? Paylaşılmayan nedir? Geçmişten ders alınmadı mı? Milli uzlaşma, anlaşma her seviyede olması gerekirken, bu güvensizliğin gerçek manasını nasıl yorumlayalım? Devletteki çatlak sesler düşmanları sevindirecektir. Türkiye, ecdadımızın aziz şehitlerimizin mirası değil midir?

FIRAT KALKANI HAREKATI


Fırat Kalkanı harekatının 185'inci gününde El Bab denetim altına alınmıştır. El Bab'da Türk askeri destan yazmış, alnının akıyla çıkmıştır. Suriye'nin kuzeyinde 230 mahalle ve 1925 metrekarelik alanda terörist temizliği yapılmıştır. Suriyeli mülteciler ülkemizde yan gelip yatarken, Türk askeri korkusuzca, yiğitçe mücadele vermiştir. Bizim temennimiz Türk askerinin El Bab'da patlayıcı temizliğine sokulmamasıdır.

Rakka'daki IŞİD varlığına nasıl operasyon yapılacağı belirsizdir. ABD ikiyüzlü davranarak hem nalına hem mıhına vurulmaktadır. Büyük çoğunluğunu YPG'nin teşkil ettiği SGD, ABD'den silah alarak bölgenin çıban başı haline gelmiştir. ABD dönmüş dolaşmış, PKK/YPG ile suç ortaklığına heves etmiştir. Herkes IŞİD'den şikayetçidir. Ancak YPG'nin terör örgütü sayılmayarak teröre cansuyu verilmektedir.

Türkiye aktif olarak sahada olmazsa bölücülüğe karşı durmak imkansızlaşacaktır. Türkiye Fırat Kalkanı harekatını sonuçlandırmalıdır. Irak ve Suriye gerçekleri milli ve jeopolitik durumla yorumlanmalıdır. Güvenli bölgenin kurulmasına öncülük ederek, saldırı hazırlıklarını odağında yok etmelidir. MHP devletin ve Türk askerinin kaya gibi ardında duracaktır.


Tarsus Belediye Başkanı Bahçeli'ye Süleymanşah heykeli hediye etti

"EZAN SUSMAZ, SUSTURULAMAZ"


İran, Türkiye'yi tehdit etmektedir. Avusturya, Almanya'dan Türkiye aleyhtarı açıklamalar gelmektedir. Türkiye mevzi kaybetmektedir. İsrail'in ezanı yasaklaması endişe vericidir. Ezan susmaz, susturulamaz. Susturmaya da kimsenin gücü yetmez. Aksini yapmaya kalkanları Allah affetmez. Müslüman Türk milleti dünya durdukça bağışlamaz.

"KIBRIS TÜRK'TÜR"


Kıbrıs müzakereleri çıkmaza sürüklenmiştir. Rum lider müzakere masasından kalkmıştır. Bu Rumların kendi bilecekleri bir şeydir. Gerçeklerden kaçan, Türk varlığına tahammül edemeyen Rumlar şunu bilsin ki, Kıbrıs Türk'tür. Rum yönetimi illede Yunanistan'a bağlanmak istiyorsa, Atina'ya göçmesi ve bir daha geri gelmemesi samimi dileğimizdir. Kimin yurdundan kimi çıkaracaklarmış. Bu kepazeliğe Türklük rıza gösterir mi? Kbırıs konusunda bir adım önde olma hikayedir. Kıbrıs şehitlerimizin hatırasıdır.


"YUNANİSTAN YENİDEN DENİZE DÖKÜLMEK İSTİYORSA..."


Yunanistan'ın amaç ve hedefi nedir? Eğer ki yeniden denize dökülmek istiyorsa, kovalanmak istiyorsa buyursun, Türk milleti bunu yeniden yapacak imandadır. Birileri Yunanistan'a 1922'de neler olduğunu anlatmalıdır. Anlayacak ve anlatacak yoksa biz yeniden Ege'ye kurşun gibi saplanmasını bilir onlara yeniden tarihi öğretiriz. Yunanistan yönetimine diyorum ki, dedeleriniz başaramadı, akıllı olun. Siz de yapamazsınz, Türkiye'yi asla geçemezsiniz. Yunan halkı kendi yönetimlerini ikaz etmeli, densizlere haddini bildirmelidir.

ATATÜRK HAVALİMANI'NDA SÖZDE KÜRDİSTAN BAYRAĞININ AÇILMASI


26-27 Şubat'ta peşmerge başı Barzani, önce Erdoğan sonra da Başbakan ile görüşmüştür. 26 Şubat 2017 pazar günü İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki bayrak direklerinden birine sözde Kürdistan bayrağı açılmıştır. Aynı bayrağın Türk bayrağına eş tutularak asılması, skandaldır, rezlettir. İstanbul'da bu sözde bayrağın dalgalanmasına kim izin vermiştir. Önü arkası düşünülmüş bir komplonun bir parçası mıdır? Bu durumdan Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın haberi var mıdır? Barzani'nin bayrağına semalarda, başbakanlık odalarında görmeye tahammülümüz yoktur. Bu şahıs önce Türkiye'ye kurduğu tuzakların bedelini ödemelidir.

BAHÇELİ'YE OK VE YAY HEDİYE ETTİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısına katılarak konuşma yaptı. Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can, konuşmanın ardından Bahçeli'ye Süleyman Şah heykeli ile ok ve yay hediye etti.



Haberin Devamı