Siyaset İmralı tutanaklarına çarpıcı iddia
Paylaş
İmralı tutanaklarına çarpıcı iddia

İmralı tutanaklarıyla ilgili konuşan CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Başbakan'ın bilgisi dahilinde sızdırmadan şüpheleniyoruz" dedi

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Koç, toplantı sürerken basın mensuplarına MYK'nın gündemi ve güncel gelişmeler hakkında bilgi verdi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

TBMM Grup toplantılarındaki konuşmalar başta olmak üzere son günlerde "yalancılık" tartışmalarının yaşandığını ifade eden Koç, basın mensuplarına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çeşitli konularda farklı zamanlarda yaptığı konuşmaları içeren "Bir Başbakan İki Erdoğan" başlıklı video izletti. Bu videonun Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla sosyal paylaşım sitesi Facebook ve Youtube'da yayınının durdurulduğunu ileri süren Koç, "Dünyada ilk kez bir başbakan kendi konuşmalarını yasaklatıyor, toplumla buluşmasını engelliyor" dedi.

Erdoğan'ın konuşmalarındaki çelişkilerden rahatsız olduğunu, bunların toplum belleğinde yeniden canlanmasını istemediğini öne süren Koç, bu sözlerin sahibine Türkiye'nin güvenmesinin beklenemeyeceğini savundu. Koç, son günlerde, "İmralı, süreç, barış, mektup, çözüm, Öcalan, Kandil, Avrupa, sızma, sızdırma, tutanak, belge" kelimelerinin siyasette güncel hale geldiğini ancak bunların sorgulanmasının istenmediğini söyledi.

"Koskoca AKP, seyirci"


Yaşananlar karşısında AK Parti'li milletvekillerinin ve yöneticilerin ne yaptığına bakılması gerektiğini belirten Koç, süreçle ilgili yalnızca Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Başbakan Erdoğan'ın bilgisi olduğunu savundu. Koç, şöyle konuştu: "Koskoca AKP, seyirci. 325 kişilik grup, seyirci. Böyle bir manzaradan geçiyoruz. Bir kader ortaklığı sergileniyor Türkiye'de. Bu kader ortaklarının adı Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan. Beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısı milli marşı gibiydi beyefendinin, herhalde yeni şarkısı adalardan bir yar gelir bizlere ya da ada sahillerinde bekliyorum."

"Sükut ikrardan gelir"

Çözüm sürecine ait olduğu iddia edilen belgelere ilişkin, "kim sızdırdı" tartışmasının açılmasının "cambaza bak" taktiği olduğunu ileri süren Koç, haber konusu olan ifadelerin AK Parti'li milletvekillerini rahatsız edip etmediğini sordu. Başbakan Erdoğan'ın ısrarla konuşmayacağını ifade ettiğini belirten Koç, "Açık bir çağrı yapıyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nin Sayın Başbakanı eğer hala 'konuşmayacağım' diyorsan bunun bir tek anlamı vardır. Sükut, ikrardan gelir. Bütün bu söylemlerin doğru olduğunu dolaylı olarak kabul ediyorsun demektir" dedi. "İmralı, Kandil, Avrupa ve Hükümet arasında mektupların gelip gittiğini adeta tarifeli tren seferleri düzenlendiğini" ifade eden Koç, tam bir hukuksuzluğun içine gömülündüğünü iddia etti. Türkiye'nin kritik bir dönemeçte olduğunu belirten Koç, "Türk milletiyle beraber Kürt kardeşlerimizi, Kürt yurttaşlarımızı da kandırdıkları bir süreçten geçiyoruz" iddiasında bulundu. Görüşmelerin temelinde Başbakan Erdoğan'ın kişisel siyasi hedeflerini hayata geçirmenin yattığını savunan Koç, terör sorununun, meşru siyaset zemini olan TBMM'de tartışılması, tüm görüşmelerin de hukuk devleti kuralları içinde yapılması gerektiğini söyledi.

"Hukuk dışına çıkmadan çözüm süreci planlansın"

CHP'nin çözüme karşı olmadığını ifade eden Koç, "Devlet, hukuk dışına çıkmadan çözüm sürecini planlasın dedik. Şimdi yaşadığımız süreç, son derece ilginç. Maalesef Başbakan eliyle, Başbakan oluruyla, Başbakan yönlendirmesiyle hukuk devleti kuralları çiğnenerek bir süreç yaşatılmaya çalışılıyor. Rahatsızız" diye konuştu.

İktidarın terör örgütüyle "laubali ilişkiler kurduğunu" ileri süren Koç, şunları söyledi: "Bugün başka açıklamalar var, Kandil'den bir ses yükseliyor, 'Devlet bizi muhatap almalı' diyor. Getirdiğiniz sürecin sonucunu görün. Karayılan, 'Biz muhatap alınmalıyız' diyor. Bir hukuk devletindeyiz. Yasalarımız, anayasamız var. Şimdiye kadar devlet hatalarıyla, sevaplarıyla hukuk çerçevesinde terörle mücadeleyi yürüttü. Zaman zaman görüşmeler olduğunu görüyoruz. Geldiğimiz noktada bizim altını özenle çizmek istediğimiz husus; terörle mücadelede artık hukuk dışına çıkılmıştır. Türkiye bir hukuk devleti tanımının dışında bir başka sürece savrulmuştur."

BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın "devletin elinde tutsaklar var" ifadesini hatırlatan Koç, bunun savaş hukuku terminolojisi olduğunu, Başbakan Erdoğan'ın bu terminolojinin kullanılmasına tepki göstermediğini belirterek, bunu kabul edilemez bulduklarını söyledi.

"Başbakan'ın bilgisi dahilinde sızdırmadan şüpheleniyoruz"

Koç, "Acı sonuç, devletin meşru yapısıyla terör örgütü yapısı eşit muhatap kılınmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Tutanaklar açıklansın, ortada bir takım belgeler var. Bu sıradan bir olay değil. Kamuoyunun hazırlanması için bizzat Başbakan'ın bilgisi dahilinde bir sızdırma olduğundan şüpheleniyoruz. Bir gazetemizde çıkan manşet ve akabinde yaşanan olaylar. Kamuoyu nasıl tepkisizleştirilir? Kamuoyu kabul edilmesi zor bir sürece nasıl taksitle duygusal olarak hazırlanabilir? Yani bir çeşit algı, toplum mühendisliği. Bilinçli bir şekilde çalıştırılıyor" diye konuştu.

"Devletin hukuk dışına çekilmesi suçtur"

Haluk Koç, yaşananların yasal ve anayasal boyutuyla karşılığında öngörülen cezaların vahim olduğunu da söyledi. Koç, "Devletin hukuk dışına bizzat Başbakan'ın ihtirasları çerçevesinde çekilmesi suçtur ve bu suç açıkça şu anda Türkiye'de işlenmeye devam etmektedir" dedi. Bir gazetecinin terör örgütü üyesi Murat Karayılan ile BDP heyetini aynı masa etrafında otururken gösteren fotoğrafa ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine bunun hukuksuzluğun belgesi olduğunu, bundan cesaret alan terör örgütünün devletin kendilerini muhatap almasını istediğini belirtti. Bunun acı bir tablo olduğunu ifade eden Koç, "Devlet acilen hukuk zeminine geri dönmelidir" dedi. Koç, "BDP Genel Başkan Yardımcısı Gülten Kışanak'ın 'rehineleri alacak heyete her partiden isteyen olursa katılabilir' çağrısı kapsamında, CHP'den birini göndermeyi düşünür müsünüz" sorusuna ise "Biz hukuk devletinden bahsediyoruz. Hukuk devletinde muhataplar, hukuksal kimlikler, kurumlar, yapılardır" karşılığını verdi.

Haberin Devamı